Examples of using "أهم" in a sentence and their turkish translations:
insanlığın en önemli ihtiyacı olan su
- Sağlık zenginlikten daha önemlidir.
- En büyük servet sağlıktır.
Yapacak daha önemli şeylerim var.
diğer şeyler daha önemlidir,
ve bu hayatımın en önemli parçası.
yaşamımın en önemli araba yolculuğunu yaptım.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
Sosyal psikolojinin vakıfsal iç yüzlerinden birisi de
ve farkında olmadığım halde en önemli ders olmuştu,
ulan iyi de adamlar dünyanın en önemli toplantılarını yapıyorlar en gizli bilgileri onlarda
Ne olduğun neye sahip olduğundan daha önemlidir.
“Behçet olmamış. Benim en önemli kişiliğim,
bu bizi insan yapan asıl şeyi baskıladı.
muhtemelen de en önemli kısmı:
Fakat burada bilmemiz gereken en önemli şey
Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.
Ama hayatımızdaki belki en önemli şey bu
En önemli kısım eğitim, buradan çıkmayacağım.
Ama o gezide öğrendiğim en önemli şey
Halatla inişte dikkat etmeniz gereken en önemli şey bu. Onu neye bağladınız?
dünyanın en önemli yapılarından sayılan Ayasofya şimdilerde yine tartışma konusu oldu
Çöldeki en önemli şeylerden biri, su bulabileceğiniz şeylere karşı gözünüzü açık tutmaktır.