Translation of "إحدى" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "إحدى" in a sentence and their turkish translations:

‫أسقطت إحدى عدساتي‬

Lenslerimden birini düşürdüm

إحدى حقائبي مفقودة.

- Valizlerimden biri kayıp.
- Çantalarımdan biri kayıp.

في إحدى الشركات الناجحة

yönetim kuruluna katılmak üzere

في إحدى أفقر المناطق.

bunları inşa etmeye başladık.

إحدى ميزات هذا الفيلم

bu filmin bir özelliği de şu

إحدى الحقائب فارغة تماماً.

Bavullardan biri tamamen boş.

خلع توم إحدى قفازيه

Tom eldivenlerinden birini çıkardı.

‫يخص إحدى مفترسات الليل الأولى.‬

Gecenin en üstün avcılarından birine aittirler.

وأتذكر عبارة قالتها إحدى الأمهات،

Bir annenin bir sözü aklıma geliyor:

ستلقي إحدى هذه التحيات وتعبر.

birini yapıştırıp geçeceksin dedi.

أردت شراء إحدى لوحات توم.

Tom'un resimlerinden birini almak istedim.

الإجحاف إحدى القضايا الظاهرة في مجتمعنا.

Adaletsizlik toplumumuzu tanımlayan sorunlardan biri,

‫يمكنني استخدام إحدى هذه العصي المتوهجة.‬

Şu parlayan çubuklardan kullanabilirim.

إحدى أهم اكتشافات علم النفس الاجتماعي

Sosyal psikolojinin vakıfsal iç yüzlerinden birisi de

‫ستكون هذه إحدى آخر سباحاتها معًا.‬

Bu, birlikte son yüzüşlerinden biri olabilir.

‫نجمة بحر.‬ ‫إحدى زوار الليلة النهمين.‬

Bir denizyıldızı. Bu akşamın en açgözlü ziyaretçilerinden.

ستكون إحدى تلك الواحد من عشرين.

20'de 1'den biri olacaktı

باريس إحدى أكثر مدن العالم زيارةً.

- Paris dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biridir.
- Paris dünyanın en fazla ziyaret edilen kentlerinden biridir.

كانت الغسّالة إحدى أعظم اختراعات البشرية.

Çamaşır makinesi tüm zamanların en büyük icatlarından biriydi.

إنها إحدى أُول الأشكال من تكنولوجيا الاتصالات.

Birleştirici teknolojinin en eski biçimlerinden biriydi.

وفي إحدى المرات قدم شخص إلي وقال:

Biri bana geldi ve dedi ki:

‫أو نحاول الوصول إلى إحدى هذه الأشجار‬

Ya da bu ağaçlardan birine gidip

‫حسناً، لنجرب حظنا مع إحدى هذه الأشجار.‬

Tamam, şimdi bu ağaçlardan biriyle şansımızı deneyelim.

إحدى أمنياتي هي أن أتعلم اللغة الآيسلندية.

Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

إحدى المرات شرب توم علبة نبيذٍ كاملة.

Tom bütün bir şişe şarabın tümünü tek başına içti.

‫لنضع الخوذة.‬ ‫يمكنني استخدام إحدى هذه العصي المتوهجة.‬

Bir kask takalım ve sonra da fosforlu çubuklardan kullanabilirim.

‫أين هي؟‬ ‫يمكنني استخدام إحدى هذه العصي المتوهجة.‬

Nerede? Şu parlayan çubuklardan kullanabilirim.

لكن دعوني أولًا أبدأ بالحديث عن إحدى مرضاي.

Fakat ilk önce size bir hastamdan bahsedeyim.

وفي إحدى الليالي، عندما كنت مستلقياً على ظهري،

Bir gece, sırtüstü yatarken

‫هذه إحدى مشاكلها‬ ‫في التكيّف مع العالم المضيء.‬

Daha aydınlık bir dünyaya adapte olmakta zorlandıkları pek çok noktadan biri bu.

3 إصابات في إحدى ساقيّ، وإصابتان في البطن.

Bir bacağımda üç yara, karnımda da iki yara vardı.

قرر نابليون لصالح مراد ، وأعطاه إحدى فرق دافوت.

Napolyon Murat'ın lehine karar vererek ona Davout'un tümenlerinden birini verdi.

اخترت حارس مرمى كولومبي، أمريكا الجنوبية في إحدى السنوات.

Bir senesinde Kolombiya, Güney Amerika'dan bir kaleci aldım.

وزعت إحدى الشركات وهي (أزوري) عشرات الآلاف من وحداتها

Azuri isimli bir şirket, on bir ülkede on binlerce birimini

لأنني خبير في إحدى المشاكل التي يصعب عليهم حلها:

çünkü ben onlara çözülmesi imkansız görünen bir problemin uzmanıyım:

‫إحدى مزايا القوة التي تمتعت بها "أوماكادي"‬ ‫هي لدغتها السامة‬

Ōmukade'nin güçlerinden biri zehirli ısırığıdır

وثم شعرت إحدى الفتيات بأن لدى الفتاة الأخرى وقتًا أطول.

ama kızlardan biri diğerinin daha fazla masaj yaptığını hissetti.

طفلٌ أسودٌ نحيف، في إحدى المدن العنصريّة إلى حدٍّ ما.

ırkçı sayılabilecek bir kentte cılız siyahi bir çocuktum.

في ذلك اليوم ستتطوع إحدى هؤلاء الأمهات وتطعم جميع الأطفال

o gün o annelerden bir tanesi gönüllü olur ve bütün çocukların karnını doyururdu

منذ ١٩٩۰م و حتّى الآن ، استلم الجائزة إحدى عشرة طالبةً.

- 1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.
- 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

- عائلتي مشتركة في جريدة.
- لدى عائلة اشتراك في إحدى الجرائد.

Ailem bir gazeteye abonedir.

لكن إحدى أحدث الابتكارات التي يتم تطويرها في مجال إنتاج الطعام

Fakat gıda üretimindeki en yeni buluşlardan biri;

لأني نشأت فتىً أبيضاً فقيراً في إحدى أثرى مدن الولايات المتحدة.

çünkü ABD'nin en zengin kasabalarının birindeki çöplüklerde büyüdüm.

إحدى نقاط قوة العلم هي أن الناس هم مَن يقومون بإنجاره

Bilimin güçlü yanlarından biri, insanlar tarafından yapılması

كنت أعتقد أنني صنعتُ إحدى أكبر الاكتشافات أهمية في الذكاء الاصطناعي،

En büyük ve en önemli yapay zekâ keşiflerinden birini yaptığımı sandım,

‫هذه إحدى أزحم المدن على الكوكب.‬ ‫تعداد سكانها  20 مليون نسمة.‬

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

غزّة هي إحدى المستعمرات الأكثر اكتظاظا و الأكثر فقرا في العالم.

Gazze dünyanın en aşırı kalabalık ve fakir sömürgelerinden biridir.

‫تقول "كلير كامبل"، إحدى مناصري حماية‬ ‫البيئة والمحامية المدافعة عن وحيد القرن،‬

Çevreci ve gergedan savunucusu olan Clare Campbell böyle durumlarda

تقول إحدى الروايات المبكرة لإنقاذه أن عبداً من الليغوريين أنقذ القنصل الروماني

Nasıl kurtarıldığıyla ilgili ilk söylenegelen, Liguryalı bir kölenin Romalı Konsülü kurtardığı.

‫إن وجدت إحدى عقارب "بارك"،‬ ‫وهي عقارب صغيرة، فهي شديدة السمية‬ ‫ويمكن أن تقتلك.‬

Küçük akreplerden birine denk gelirseniz çok zehirlidirler ve sizi öldürebilirler.