Translation of "öylesine" in Russian

0.004 sec.

Examples of using "öylesine" in a sentence and their russian translations:

Öylesine bakınıyoruz.

Мы просто смотрим.

Öylesine bir şoktu.

- Это было такое потрясение.
- Это был такой шок.

Öylesine yorgunum ki...

Я так устал...

Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

- Это такая печальная история.
- Это такая грустная история.

Ağrı öylesine şiddetliydi ki uyuyamadım.

Боль была настолько сильной, что я не мог спать.

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

Подобный план обречён на провал.

Bu öylesine iyi bir fikir değildi.

Это была не такая уж хорошая идея.

O, öylesine kötü bir fikir değil.

Это не такая уж плохая идея.

öylesine hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz ki.

когда мир вокруг меняется так быстро.

Fakat öylesine büyük bir yangın çıkmıştı ki

но вспыхнул такой большой пожар

Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.

День был настолько жарким, что мы пошли плавать.

Amerikan zihniyeti için öylesine temel bir konsept ki

Понятие настолько фундаментальное для американской души,

Hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki

так глубоко вросла в наше сознание и наше общество,

Film öylesine sıkıcıydı ki seyirciler tek tek ayrılmıştı.

Фильм был настолько скучным, что зрители один за другим ушли.

Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

Я бы скорее умер, чем сделал что-то настолько нечестное.

Belki de o öylesine iyi bir fikir değil.

Возможно, это не такая уж хорошая идея.

Belki de bu öylesine iyi bir fikir değil.

Возможно, это была не такая уж хорошая идея.

Bunun öylesine parlak bir fikir olduğundan emin misin?

- Ты уверен, что это такая уж блестящая идея?
- Вы уверены, что это такая блестящая идея?

Tom, Mary'nin öylesine iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordu.

- Том и не знал, что Мэри такая хорошая повариха.
- Том не знал, что Мэри так хорошо готовит.

Öylesine soğuk bir gündü ki caddede hiç kimse yoktu.

Был такой холодный день, что никого не было на улице.

Öylesine soğuk bir gündü ki dışarı çıkmamaya karar verdik.

День был такой холодный, что мы решили никуда не выходить.

Öylesine güzel bir gündü ki birçok çocuk parkta oynuyordu.

Был такой хороший день, что многие дети пошли играть в парк.

Öylesine güzel bir gündü ki biz piknik yapmaya karar verdik.

День был настолько хороший, что мы решили устроить пикник.

Bu nehir öylesine kirli ki, balıklar artık onun içinde yaşayamıyorlar.

Эта река настолько загрязнена, что рыба в ней уже не водится.

O bize öylesine komik bir hikaye anlattı ki biz hepimiz güldük.

Он рассказал нам такую смешную историю, что все мы рассмеялись.

Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.

Мой брат был так поглощён чтением, что не заметил меня, когда я вошёл в комнату.

Tom öylesine yaşlıydı ki köydeki en yaşlı bile önceleri onu yaşlı bir adam olarak biliyordu.

Том настолько стар, что даже самый старый человек в деревне знал его стариком.

Thomas A. Edison işini öylesine sever ki ortalama olarak 24 saatte 4 saatten daha az uyur.

Томас А. Эдисон так любит свою работу, что из каждых двадцати четырёх часов в среднем спит менее четырёх.

- Bu durumun kötü niyetle bir alakası yok, tamamen tesadüfi olarak meydana geldi.
- Bunun kasıtlı olarak yapılmadığına, kesinlikle ama kesinlikle öylesine denk geldiğine inanıyorum.

Я уверен, что это не чей-то злой умысел, а чистая случайность.