Translation of "Canı" in Polish

Tom'un canı vazgeçmek istedi.

Tom miał ochotę się poddać.

Artık onların canı oynamak istemiyordu.

Nie mieli już ochoty na zabawę.

Tom'un canı dans etmek istedi.

Tom miał ochotę tańczyć.

Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.

Tom nie ma ochoty na gotowanie.

Tom'un canı tekrar Boston'a gitmek istedi.

Tom znów chciał pojechać do Bostonu.

Tom'un canı neden gittiğini herkese söylemek istemiyordu.

Tom nie miał ochoty mówić wszystkim, czemu wychodzi.

Tom'un canı yürüyüş için dışarı çıkmak istedi.

Tomkowi zachciało się wyjść na spacer.

- O elinden geleni yaptı.
- O canı gönülden yaptı.

Włożył w to całą duszę i serce.