Translation of "Konuşmacı" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Konuşmacı" in a sentence and their japanese translations:

Konuşmacı konudan uzaklaştı.

講師は本題から脱線してしまった。

Konuşmacı bazen notlarına başvurdu.

講演者は時々メモを参照した。

Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı.

講演者は言いたいことを聴衆に理解させることができなかった。

Konuşmacı, teoriyi örneklerle açıkladı.

話し手は例を用いてその理論を説明した。

Konuşmacı, tanıtılacak kadar ünlü değildi.

その講演者はとても有名なので紹介する必要がなかった。

Konuşmacı ara sıra notlarına başvurdu.

講演者は時折メモを参照した。

Konuşmacı konuşma sırasında notlarına bakmadı.

講演者は話の間中メモを参照しなかった。

Bayan Lee büyük bir konuşmacı.

- リー夫人は大の話好きである。
- リイさんは話上手です。

Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.

演説者は民衆をそそのかして反乱を起こさせようとした。

Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.

講演者は政界の腐敗をほのめかした。

Burada bir İngiliz konuşmacı var mı?

誰か英語を話す人はいますか。

Konuşmacı tasarruf ihtiyacı üzerinde stres attı.

講演者は節約の必要を強調した。

Konuşmacı öyle söylediğinde seyirci kahkahalara boğuldu.

講演者がそう言った途端、聴衆はどっと笑った。

Konuşmacı herkesin onu görebileceği bir yerde durmalı.

演説する人はみんなに見えるところに立つべきだ。

İyi bir dinleyici fakat kötü bir konuşmacı.

彼は聞き上手だが、話すのは下手だ。

Konuşmacı her beş dakikada bir notlarına başvurdu.

- 講演者は数分後とにメモを参照した。
- 講演者は数分ごとにメモを参照した。

Konuşmacı bazı kolej günlerinin anıları üzerinde durdu.

講演者は自分の大学時代の思い出を詳しく話した。

Konuşmacı konuyu çok kısa bir sürede işledi.

講演者はその問題をきわめて簡潔に論じた。

- O iyi bir konuşmacı.
- O iyi bir spiker.

彼は話が上手い。

Konuşmacı durakladı ve sonra tekrar konuşmaya devam etti.

講師は一息入れてから、また話し続けた。

Konuşmacı hızlı konuştuğu için az sayıda kişi onu izleyebildi.

講師が早く話すので分かる人がすくなかった。

O kadar çok gürültü vardı ki, konuşmacı kendisini duyuramadı.

- 騒音がひどかったので演説者の声は聞こえなかった。
- あまりにも多くの騒音があったので、話し手は自分の声が通らなかった。

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

生い立ちを知らない人にネイティブみたいに聞こえるよって言われたら、それはおそらく、あなたの喋り方のどこかが、ネイティブじゃないと感じさせたってことだよ。つまりね、ネイティブのようには聞こえないということなんだよ。

Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?

もっとネイティブスピーカーみたいに聞こえるには、どうすればいいの?

İyi bir hoşsohbet olmak sadece İngilizcede iyi bir konuşmacı olmak anlamına gelmez.

会話上手であることは英語がうまいということにはならない。

Konuşmacı konuyu bilmiyordu ne de iyi konuşuyordu; kısaca o hayal kırıklığına uğratıcıydı.

講演者は自分の論題がわかっていなかったし、話もうまくなかった、手短に言うと、彼にはがっかりさせられた。