Translation of "Geriye" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Geriye" in a sentence and their japanese translations:

- Geriye bakma.
- Geriye bakmayın.

- 後ろを振り返るな。
- 過去のことを振り返るのはやめろよ。

Geriye dönüş yok.

もう戻れない。

O geriye düştü.

彼は仰向けに倒れた。

O geriye baktı.

彼は後を見た。

Geriye kalan tek şey

そこで 残るものは

Döndü ve geriye baktı.

彼は振り向いて後ろを見た。

Kimse zamanı geriye alamaz.

寄る年波には勝てない。

Hikayenin geriye kalanını bilirsin.

- その後の話はご存じでしょう。
- その後の話はご存知でしょう。

Geriye kalanını sana bırakacağım.

残りはあなたにおまかせします。

Şimdi geriye dönüş yok.

いま引き返せっていっても無理だ。

Köpek geriye doğru yürüdü.

犬は後ずさりした。

Ben seslendiğimde geriye döndü.

私が呼んだとき彼は振り向いた。

Bakın, geriye doğru kıvrıldığını görebilirsiniz.

しっぽを巻き始めてるぞ

Beni listede geriye almanı istiyorum.

また、リストに名前を戻して欲しいのですが。

Sen önceliklerini geriye doğru aldın.

それって本末転倒だろ。

Koltuğunuzu biraz geriye çeker misiniz?

倒した座席の背を少し戻していただけますか。

Onun sesini duyduğunda geriye döndü.

彼女は彼の声を聞いて振り向いた。

Lütfen birkaç adım geriye gidin.

二、三歩下がって下さい。

Lütfen alfabeyi geriye doğru söyle.

アルファベットを逆から言ってください。

Aktris sahneden geriye doğru düştü.

女優は後ろ向きに舞台から落ちた。

Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.

女優は後ろ向きに舞台から落ちた。

Sizi birkaç yüzyıl geriye götürmem gerek.

数百年さかのぼって お話ししなければなりません

Gürültü benim geriye fırlamama neden oldu.

その音で私はおもわずとびのいた。

O, geriye baktı ve bana gülümsedi.

彼は振り返って私に微笑みかけた。

Eğer işinizi bırakırsanız, geriye dönüşünüz olmayacak.

仕事を辞めたらもう二度と戻れないよ。

Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.

クリスは理科の授業で落ちこぼれそうです。

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri

頭を下げると危険だ

Sarmal hâline gelip kafalarını böyle geriye çekmeleri

頭を下げると危険だ

Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.

- 自分の人生を振り返ってみたとき、彼女は深い後悔の念にかられた。
- 彼女は自分の人生を振り返って深く後悔した。

Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.

その老人はふと立ち止まって振り返った。

Ben atalarımı 200 yıl geriye kadar izleyebilirim.

私は自分の祖先を200年遡ることができる。

El arabası sisteminden geriye kalan tek şey bu.

トロリーのシステムで 残(のこ)ったのは― これだけだ

Geriye dönüp biraz su alacağım ve bunu deneyeceğim.

戻って水を取ってこよう

Anlam, her şey soyup çıkarıldığında geriye kalan şeydir."

全てを剥ぎ取り 残ったものの中に意義があるのです」

Ve bir adım geriye gidip büyük resme bakmak

それで 現場から離れて 広く世界を知り

Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.

私はミルクを少し飲んで、残りは冷蔵庫にしまっておいた。

Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.

人生は、後ろ向きにしか理解できないが、前を向いてしか生きられない。

Bazı yumurtalar çürük değildi ama onların geriye kalanı çürüktü.

腐っていない卵もいくつかあったが、残りの卵はみな腐っていた。

Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.

子供のころの時間の過ごし方が、その後の人生を左右する。

Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.

トムさんは一生ボストンに住むつもりはありません。

Hayatın geriye kalan kısmını ideallerimin peşinde koşarak geçirmek istiyorum.

余生は自分の理想の追求に費やしたい。

Büyükbabam hayatının geriye kalan kısmını sakin bir şekilde yaşamak istiyor.

祖父は静かな余生を送りたいと思っている。

Hayatımda geriye baktığımda, ben ne kadar çok zamanı boşa harcadığımın farkındayım.

人生を振り返ってみると、私はいかに多くの時間を浪費したかがわかる。

Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.

レギュラーになるなら、人一倍頑張らなくっちゃ。

Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.

地震では地面は上下、そして横に揺れる。

Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.

起床する前に、その日一日何をするか少しの間だけ考えるようにしている。

Napolyon, Davout'a - geriye dönüp bakıldığında - yeteneğini feci bir şekilde boşa harcayan bir rol verdi.

ナポレオンはダヴーに役割を与えました-後から考えると-彼の能力の悲惨な浪費のようです。

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

頭を下げると危険だ ものすごい力で 攻撃してくるぞ

Bir adamın 11 tane koyunu varsa ve onların 9'u öldüyse geriye kaç tane koyunu kalmış olur?

男の人が羊を十一匹飼っていましが、九匹を除いて全部死んでしまいました。羊は何匹残っているでしょうか。

"Ben şimdi Fransızca 1'den 100'e kadar sayabilirim." "Vay bu harika. Peki 100'den 1 kadar geriye doğru saymaya ne dersin?" "Hayır, o benim için hala imkansız."

「フランス語で1から100まで数えられるようになったよ」「おお、すごいじゃん。じゃあ今度は逆に100から始めて1まで言える?」「えー、それはまだ無理」