Translation of "Tek" in Japanese

0.019 sec.

Examples of using "Tek" in a sentence and their japanese translations:

Mary yumurtaları tek tek çıkardı.

- メアリーは卵を一つずつ取り出した。
- メアリーは卵を一個ずつ取り出した。

- Tek çocuk musunuz?
- Tek çocuk musun?

あなたは一人っ子ですか?

O, tek çocuk olduğu için, tek mirasçıydı.

彼は一人っ子だったので、唯一の相続人だった。

Tek çocuk olduğu için, o tek varisti.

彼は一人っ子だったので、唯一の相続人だった。

- Güvenebileceğim tek kişisiniz.
- Sen güvenebileceğim tek insansın.

あなたは私が信用できるたった一人の人です。

tek gezegen Dünya'dır

生命が誕生した惑星です

Tek gördüğüm insanlardı.

人しか見えませんでした

Tek seçeneği... ...saldırmak.

‎追い払うには ‎攻撃するしかない

Tek savunmaları, sayıları.

‎彼らの武器は数だけだ

Tek bir bütün

Tek kelimeyle, gülünç.

一言で言えばそれはばかげている。

Tek başıma yürüdüm.

私は独りで歩いた。

Güvenebileceğim tek kişisin.

あなたは私が信用できるたった一人の人です。

Kazanın tek tanığıydı.

彼はその事故のたった一人の目撃者だった。

Tek yapabileceğim beklemek.

- 私が今出来るのは待つことだけだ。
- 私にできることは、ただ待つことだけ。

Dünya'da tek olacağım.

俺はこの世にただ一人になる。

Tek kurşunla öldürüldü.

彼は一発の弾丸で殺された。

Bu tek alternatiftir.

- 他に取るべき道は無い。
- 選択肢は他にない。

Tek başınıza düşünmelisiniz.

あなた方は独力で考えなくてはいけない。

Ben tek çocuğum.

私は一人っ子です。

Tek çocuk musun?

あなたは一人っ子ですか?

Film öylesine sıkıcıydı ki seyirciler tek tek ayrılmıştı.

映画がつまらないので観客は一人また一人と出ていった。

- Tek oğlunu savaşta öldürttü.
- Tek oğlunu savaşta kaybetti.

彼は一人息子を戦争で亡くした。

- Sen benim tek umudumsun.
- Sen benim tek ümidimsin.

あなたは私の唯一の希望だ。

- Tek yumurta ikizleri doğurdum.
- Tek yumurta ikizleri dünyaya getirdim.

一卵性双生児を出産しました。

O tek bir tek hatada cesaret kaybedecek insan değil.

彼はたった一回の失敗で失意落胆するような人間ではない。

Dünya bizim tek evimiz.

地球は私達の唯一の家です

Düşünebildiğim tek şey şuydu:

その時 私の 口をついたのは

Geriye kalan tek şey

そこで 残るものは

Tek tipleştirilmiş bir test.

これは全国統一テストの話です

Tek bir not düşürmedim.

少しも成績を下げたりせず

Orada tek başıma otururken

そこに1人で座っていると

İspanya'da kazanılan tek kişi .

。これはスペインで 唯一 獲得したものです。

Odadaki tek kadın bendim.

その部屋の中で私は唯一の女性でした

Tek kıt olan paraydı.

ただお金もありません

İnsan konuşabilen tek hayvandır.

人間は話す事の出来る唯一の動物だ。

Onu yapabilecek tek kişisin.

君しかそれをできない。

Tek başıma yaşamaya başladım.

一人暮らしをはじめた。

Piyanoyu tek başına kaldıramazsın.

一人ではピアノは運べません。

Tek tük delikler buldum.

あちこちに穴があいていた。

Tek kelime söylemeden çıktı.

- 彼女は一言も言わないで、出て行った。
- 彼女はひとことも言わずに出て行った。

Onun tek oğlu öldü.

彼女は1人息子に死なれた。

O tek başına ağlıyordu.

彼女は1人で泣いていた。

Ormanda tek başına bırakıldı.

彼は全くひとりで森にとり残された。

Tek başına orada yaşadı.

- 彼は一人でそこに住んでいた。
- 彼はひとりでそこに住んでいた。

Tek kelime söylemeden gitti.

- 彼は一言も言わずに行ってしまった。
- 彼は何も言わずに立ち去った。

İş için tek kişidir.

彼こそその仕事にうってつけの人物だ。

Saflık onun tek özelliğidir.

天真爛漫なところが彼の唯一の取り柄だな。

Kimse tek başına yaşayamaz.

誰も1人では生きていけないものだ。

Onu tek başıma yapabilirim!

- 私は一人でそれができる。
- 一人で出来るよ。

Bize tek kelime söylemedi.

彼は私たちに一言も言わなかった。

Tek çareniz hukuka başvurmak.

唯一の解決法は法に訴えることだ。

O tek başına geldi.

彼女は一人で来た。

Tek başıma seyahat ettim.

私はひとりで旅行をした。

O, işindeki tek kadındır.

彼女は職場で紅一点の存在だ。

Anne tek başına yaşıyor.

母は一人暮らしをしている。

Kafan tek taraflı çalışıyor.

頭の固いやつだな。

Tek başına işi bitirebildi.

彼女は人の助けを借りないで、どうにかその仕事をすますことができた。

Tek başıma ormanda yürüdüm.

私は一人で森を歩いた。

Onu yapabilecek tek kişidir.

彼はそれができる唯一の人です。

O tek başına gitmemeli.

彼女は1人で行かない方がよい。

Go oynamak tek eğlencem.

- 碁を打つのが私の唯一の娯楽だ。
- 碁を打つことが私の唯一の楽しみだ。

Tom yaralı tek kişiydi.

トムひとりだけが負傷した。

Problemi tek başıma çözeceğim.

私は独力でその問題を解くつもりだ。

Onu tek başıma yapamıyorum.

それは私一人ではできません。

O bizim tek şüpheli.

彼が唯一の容疑者だ。

Tek başına olmak isterim.

一人でいたい。

O benim tek umudum.

それが、私の唯一の希望です。

İnsan, konuşan tek hayvandır.

人間は話ができる唯一の動物である。

Geyik tek başına koşuyordu.

鹿は1頭だけで走っていた。

İnsan gülebilen tek hayvandır.

人間は笑うことのできる唯一の動物だ。

Onu tek başına yap.

- 自分でもそれをやってみなさい。
- 自分でおやり!

Gerçekten güvenebileceğim tek arkadaş.

彼は私が本当に信頼できる唯一の友人です。

Bir zamanlar tek gençtin.

若い時は、一度しかない。

İnsan gülen tek hayvandır.

動物のうちで笑うのは人間だけだ。

Mary tek başına geldi.

メアリーさんはひとりできました。

Bu aylarda tek başımaydım.

私はこの数ヶ月間自分一人で生活していた。

Tom sınıftaki tek adamdı.

トムはクラスで唯一の男子だった。

Tek başıma olmayı seviyorum.

私は一人でいるのが好きです。

Onu tek başına yapsın.

彼にそれを独りでさせなさい。

Tek başıma yaşamak istemiyorum.

一人ぼっちで暮らしたくはない。

Sen benim tek umudumsun.

あなたは私の唯一の希望だ。

Tek başıma yürümekten hoşlanıyorum.

私は一人歩きが好きだ。

O, odadaki tek kişiydi.

彼はたったひとりで部屋の中にいた。

İnsan konuşabilen tek hayvan.

人間は言葉を話す唯一の動物である。

Bu senin tek atışın.

これは君には唯一の機会である。

O benim tek arkadaşımdı.

彼女は私の唯一の友達だった。

Ormanda tek başına yaşıyor.

彼は、森の中に一人ぼっちで住んでいる。

O tek kelime etmedi.

たったの一言も彼は言わなかった。

Yapabileceğimiz tek şey beklemek.

待つしかない。

Tom gülen tek kişiydi.

笑ったのはトムだけだった。

Bir tek serçe duyulmuyordu.

スズメの鳴き声一つしなかった。

Jill Kulübümüzde tek kız.

ジルはわれわれのクラブでただ1人の女性です。

Bu bırakılan tek şey.

これは残された唯一のものです。

Yeryüzünde tek eşitlik ölümdür.

この地上で唯一無二の平等は死である。

Büyükannem tek başına yaşıyor.

うちのおばあちゃんは一人で暮らしている。

Sen benim tek çaremsin.

あなただけが頼りなのです。

Ben bir tek çocuğum.

私は一人っ子です。