Translation of "Yarısını" in French

0.003 sec.

Examples of using "Yarısını" in a sentence and their french translations:

Yarısını göremeyecek.

Il n'en verra pas la moitié. »

Daha yarısını dinlemedin.

- Vous n'en avez pas encore entendu la moitié.
- Tu n'en as pas encore entendu la moitié.

Sadece yarısını ye!

Mange la moitié !

Bana yarısını ver.

Donne-moi la moitié.

Bana onun yarısını verin.

Donne-moi la moitié.

Dondurmamın yarısını sana vereceğim.

Je te donnerai la moitié de ma glace.

Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi.

Tom a changé à peu près la moitié de ses yens en dollars et l'autre moitié en euros.

Toplumun yarısını düşman ilan ediyor

déclarant la moitié de la société ennemie

Pazarlığımıza göre yarısını ödemek zorundasın.

Selon notre marché, vous devez payer la moitié.

Ben zaten sana yarısını verdim.

- Je t'ai déjà donné la moitié.
- Je vous ai déjà donné la moitié.

Tom elmanın yarısını Mary'ye verdi.

Tom a donné la moitié de la pomme à Mary.

Kekin herhangi bir yarısını alabilirsin.

Tu peux prendre n'importe quelle moitié du gâteau.

Söylediğim şeyin yarısını demek istemiyorum.

Je ne pense pas la moitié de ce que je dis.

Tom hayatının yarısını Boston'da yaşadı.

Tom a vécu la moitié de sa vie à Boston.

Merkezlerin yaklaşık yarısını temel olarak gözlemledik,

Nous avons seulement observé une moitié des centres,

Ben projeye olan ilgimin yarısını kaybettim.

J'ai perdu la moitié de mon intérêt pour le projet.

İyi bir soru, yanıtın yarısını içerir.

Une bonne question contient déjà la moitié de la réponse.

Vücudumun alt yarısını ele geçirmek istesen de,

même si tu veux coloniser tout le bas de mon corps.

Kruvasanı ikiye böldü ve yarısını Mary'ye verdi.

Il coupa le croissant en deux et en donna la moitié à Marie.

Biz zaten olasılıkların yarısını saf dışı bıraktık.

Nous avons déjà éliminé la moitié des possibilités.

Bir sorunu tanımlayabilen kişi zaten onun yarısını çözmüştür.

Celui qui définit un problème l'a déjà à moitié résolu.

İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.

- J'ai fait la moitié du travail, maintenant je peux faire une pause.
- J'ai fait la moitié du travail et maintenant je peux faire une halte.

Yaklaşık onun yarısını yedim ve geriye kalanını tabağımda bıraktım.

J'en ai mangé environ la moitié et laissé le reste dans mon assiette.

İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.

J'ai mangé la moitié de la pomme avant de m'apercevoir qu'elle contenait un ver.

Ben yarısını ödemek istediğim için yemeğin ne kadar olduğunu bilmek istiyorum.

Je voudrais savoir combien a coûté le repas car j'aimerais payer ma part.