Translation of "Ediyor" in Chinese

0.017 sec.

Examples of using "Ediyor" in a sentence and their chinese translations:

- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.

他討厭南希。

- Sizi rahatsız ediyor muyum?
- Rahatsız ediyor muyum?

我打扰到你吗?

Araştırma devam ediyor.

相關調查正在進行中。

Hayat devam ediyor.

人生會繼續。

Kırlangıçlar göç ediyor.

燕子在迁移。

Kabul ediyor musun?

你同意吗?

- İsa sizden nefret ediyor.
- İsa senden nefret ediyor.

耶稣恨你。

Ne cüretle şikayet ediyor?

他怎么敢抱怨?

Tom, Mary'yi teselli ediyor.

汤姆在安慰玛丽。

Patronum beni meşgul ediyor.

我的老板总让我很忙活。

Şaka ediyor olmak zorundasın!

你一定是开玩笑!

Skandala karıştığını itiraf ediyor.

他承认自己与这宗丑闻有牵连。

O havuçlardan nefret ediyor.

她討厭胡蘿蔔。

Gerçeği bilmeyi hak ediyor.

她应该被告知真相。

Mary annesine yardım ediyor.

瑪麗正在幫忙她的母親。

O beni deli ediyor.

她把我变疯了。

İki oğlan kavga ediyor.

两个男孩儿吵起来了。

Sizi ne rahatsız ediyor?

你在担心什么呢?

İnsanlar dans ediyor olmalı.

人們應該在跳舞。

Tom hep şikayet ediyor.

汤姆老是发牢骚。

Aile, balkonda kahvaltı ediyor.

一家人在陽臺上吃早飯。

MasterCard kabul ediyor musunuz?

可以用万事达信用卡吗?

Tom beni test ediyor.

汤姆在试探我。

Tom hatırlamadığını iddia ediyor.

湯姆聲稱他不記得了。

Tom bana yardım ediyor.

Tom在幫我。

Benden nefret ediyor musun?

你讨厌我吗?

Tom suçlanmayı hak ediyor.

汤姆应当被责备。

Bu beni mutlu ediyor.

這讓我開心。

Herkes Tom'a hürmet ediyor.

每个人都看向汤姆。

Gülüşün beni hep mutlu ediyor.

看見你笑,我就會高興起來。

Masaru masum olduğunu iddia ediyor.

勝聲稱他是無辜的。

Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.

貓大多數都討厭狗。

O hava yolculuğundan nefret ediyor.

他讨厌坐飞机旅行。

O her zaman şikâyet ediyor.

他總是在抱怨。

O, yeşil biberlerden nefret ediyor.

她討厭青椒。

Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.

他宁愿星期五去。

O daha fazlasını hak ediyor.

她应该得到更多。

O sizi memnun ediyor mu?

它令您快乐吗?

Polis, onların çantalarını kontrol ediyor.

警察正在检查他们的包。

O, benim fikrimi kabul ediyor.

他同意我的意見。

Bu gürültü beni deli ediyor.

這個噪聲快把我逼瘋了。

Şu çocuk beni deli ediyor.

那家伙让我发疯。

Tom Mary'ye yardım ediyor mu?

汤姆在帮玛丽吗?

Tom kabul ediyor gibi görünmüyor.

汤姆似乎不同意。

O bir manto prova ediyor.

她在试一件外衣。

O, odasını temizlemekten nefret ediyor.

他讨厌打扫自己的房间。

Bazıları Tom'un fikrine itiraz ediyor.

有些人反对汤姆的意见。

O, bankada para takas ediyor.

他在银行换钱。

Tom bir ev inşa ediyor.

汤姆在盖房子。

O senden nefret ediyor gibi görünüyor.

她好像很讨厌你。

Bir çocuk gibi davranılmaya itiraz ediyor.

他不想被当成孩子看待。

O, senden nefret ediyor gibi görünüyor.

她好像很讨厌你。

Şimdi hepsi bir anlam ifade ediyor.

现在一切都明白了。

Tren saat 6'da hareket ediyor.

火车6点出发。

Polisler kaçan bir mahkûmu takip ediyor.

警方正在追捕一名逃犯。

Bugünlerde birçok insan arabayla seyahat ediyor.

現在很多人開車去旅行。

Haritada mavi çizgiler nehirleri temsil ediyor.

地图上的蓝线代表河流。

Bu çiçekleri kimin gönderdiğini merak ediyor.

她很想知道那束花是誰寄來的。

Bir şey seni rahatsız ediyor mu?

有什么事让你烦心吗?

O, analizinin doğru olduğuna ısrar ediyor.

她堅持自己的分析是正確的。

Babam her zaman onu teşvik ediyor.

爸爸一直都在鼓励他。

Öyle olsa bile, Dünya hareket ediyor!

就算这样地球也照样转!

Tom karısından her zaman şikayet ediyor.

Tom總是在抱怨他的妻子。

Reklamlar bizi lüks satın almaya teşvik ediyor.

廣告慫恿我們買奢侈品。

O gerçekten bu tür düşünmeden nefret ediyor.

她很討厭這樣的想法。

O benim için çok şey ifade ediyor.

那对我来说意义重大。

Japonya yabancı ülkelere çokça araba ihraç ediyor.

日本出口很多汽车到国外。

Zailaiba Bar garsonlar istihdam ediyor; ilgilenir misiniz?

“再来吧”酒吧要招一个服务员,你有兴趣吗?

Atom bombası insanlığı ciddi olarak tehdit ediyor.

原子弹对人类来说是一个很严重的威胁。

- Katılıyor musunuz?
- Katılıyor musun?
- Kabul ediyor musun?

你同意吗?

Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.

瑞雪兆丰年。

Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.

這個論點值得強調。

O mimar çok modern evler inşa ediyor.

那个建筑师创建了非常现代的房屋。

En iyi arkadaşım gerçekten iyi dans ediyor.

我最好的朋友舞跳得很好。

İki adam arabanın nesi olduğunu kontrol ediyor.

两个男人在检查汽车出了什么故障。

O, ülkeyi altı ay içinde terk ediyor.

她半年后就要出国了。

Sahildeki çocuklar kumdan bir kale inşa ediyor.

孩子们在海滩边用沙子堆砌城堡。

Niçin bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?

为什么那么多人访问京都?

Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.

母親一定要我們在晚上七時前回到家中。

Lise sınıf arkadaşlarınla irtibat kurmaya devam ediyor musun?

你还和你的高中同学保持联系吗?

Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.

比爾討厭他的父親大量抽煙。

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

有百分之五十二的英國女性喜歡巧克力勝於性。

O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

他提出改革研究方法的意见。

Tom yaz tatili boyunca her gün tenis oynamaya niyet ediyor.

汤姆打算暑假每天打网球。

- John nerede yaşıyor?
- John nerede oturuyor?
- John nerede ikamet ediyor?

约翰住在哪里?

Mike ona bir araba alması için her zaman babasını rahatsız ediyor.

米克整天都在求爸爸買車給他。

Ona ne sıklıkta söylersem söyleyeyim, o aynı hatayı yapmaya devam ediyor.

不管我跟她说了多少次,她还是继续犯同样的错误。

Harbinde, birçok kişi akşam yemeği yemek için beni evlerine davet ediyor.

在哈尔滨,许多人邀请我到他们家吃饭。

Tom Mary'ye istediği için yardım ediyor, yapmak zorunda olduğu için değil.

湯姆幫瑪莉的忙,不是出於責任,而是出於自願。

- Herkes ikinci bir şansı hak eder.
- Herkes ikinci bir şansı hak ediyor.

每個人都值得被給予第二次機會。

- Beni mi takip ediyorsunuz?
- Beni anlıyor musun?
- Beni takip ediyor musunuz?
- Beni anlıyor musunuz?

你在跟著我嗎?

"Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı." "Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. "

“拜个不够行的师父,很伤脑筋吧?” “我也很笨,所以没关系。”

- Sadece bir mağaza bu kitabı satışa arz ediyor.
- Sadece bir dükkan bu kitabı satmaktadır.

只有一家商店卖这本书。

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

疾病预防控制中心建议使用至少60%的酒精。

- Çocuk büyük bir potansiyele sahip.
- Çocuğun parlak bir geleceği var.
- Çocuğun geleceği parlak.
- Çocuk parlak bir geleceğe sahip.
- Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor.
- Çocuk vaat dolu.

这个男孩很有前途。