Translation of "Ediyor" in Arabic

0.065 sec.

Examples of using "Ediyor" in a sentence and their arabic translations:

- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.

إنه يكره نانسي.

Sizi tahrik ediyor

إنه يقودك

Rahatsız ediyor muyum?

هل أزعج؟

Savaş devam ediyor.

تتواصل الحرب.

Iskelet sistemini işgal ediyor --

فهي تجتاح الأنسجة العظمية...

Sara okula devam ediyor.

سارة في المدرسة.

Veri analizleri devam ediyor

لذلك، تحليل البيانات جارٍ الآن،

Toplum konseptini yok ediyor.

ويتفكك المجتمع.

Burası şeffaflıkla dans ediyor.

حسنًا! يعزف هذا المبنى لحن الشفافية.

Yerlerini seslerinden tespit ediyor.

‫بتتبع أصواتها.‬

...başka duyularıyla hareket ediyor.

‫يعتمد الثعبان على حواس أخرى.‬

Bizler için mücadele ediyor

القتال من أجلنا

Bu beni memnun ediyor.

هذا يُسعِدُني.

Beni gerçekten rahatsız ediyor.

إنه يزعجني حقا.

Mary annesine yardım ediyor.

ماري تساعد أُمّها.

Sizi ne rahatsız ediyor?

ما هي الأمور التي تزعجك؟

Rüyalar beni deli ediyor.

الرؤى قد تدفعني للجنون.

Ailem ondan nefret ediyor.

والديَّ يكرهانه.

Ebeveynlerim ondan nefret ediyor.

والديَّ يكرهانها.

Onlar senden nefret ediyor.

إنهم يكرهونك.

Tom alışverişten nefret ediyor.

يكره توم التسوق.

Dreyfus'un el yazısını taklit ediyor

تعلَّم كيف يقلد خط درايفوس,

Yunan ordusu seferberlik ilan ediyor.

يعلن الجيش اليوناني التعبئة العامة.

Ve yaşam sistemine etki ediyor.

‫ليس هذا هو السبب في أن الفتيات يجب أن يتعلمن.‬

Ama hâlâ hayatımızı domine ediyor.

لكنها لا تزال تهيمن على حياتنا.

Adeta ses ile flört ediyor.

إنه يغازلُ الصوت.

Bu bina suyla flört ediyor.

يغازلُ المبنى المياه.

Burası da işle flört ediyor.

حسنًا! هذه هي مغازلة العمل.

Kaygı ve endişeyle takip ediyor.

برعب وخوف.

Yine de katliam devam ediyor.

‫رغم ذلك، فإن المذبحة مستمرة.‬

5,7 milyon insan istihdam ediyor

فهي توظّف 5.7 مليون شخص

Doğuya doğru, çatışma devam ediyor.

في الشرق، استمرت المناوشات

Sosyal plastik artık para ediyor,

البلاستيك الاجتماعي هو مال،

Kokusunu bırakarak gücünü afişe ediyor.

‫يستعرض قواه بالرائحة.‬

Sokucu denizşakayıkları engel teşkil ediyor.

‫شقائق النعمان اللاسعة تعترض طريقه.‬

Dişi lider burnunu takip ediyor.

‫تتبع الأم الحاكمة أنفها.‬

Günümüzde ise hala devam ediyor

ما زالت مستمرة حتى اليوم

çalışmalar ise hala devam ediyor

الدراسات لا تزال جارية

Toplumun yarısını düşman ilan ediyor

اعلان نصف المجتمع عدوا

Kollarıyla kontrol ediyor ve hedefleri

الاكبر حافظ للحكم لتكون هي الحاكمة الفعلية في البلاد

Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.

عادة ما تكره القطط الكلاب.

Onun davranışları beni deli ediyor.

سلوكه يشعرني بالغثيان.

Tom okula gitmekten nefret ediyor.

توم يكره الذهاب إلى المدرسة

O, yeşil biberlerden nefret ediyor.

إنها لا تحب الفلفل الأخضر.

O beni çok mutlu ediyor.

يجعلني سعيدة جدا.

O, benim fikrimi kabul ediyor.

إنه يوافقني الرأي.

Her çaba ödülü hak ediyor.

- كل جهد يستحق المكافأة.
- كل جهد يستحق مكافأة.

Kredi kartı kabul ediyor musunuz?

أتقبلون الدفع ببطاقة الإئتمان؟

Tom bir terfiyi hak ediyor.

يستحق توم ترقيةً.

Tom kesinlikle övgüyü hak ediyor.

توم مؤكدا يستحق المدح

Sami biraz tatili hak ediyor.

سامي يستحقّ عطلة قصيرة.

O her zaman şikâyet ediyor.

يشكو طول الوقت.

Yani tüm solunum süresince hareket ediyor,

هذا يعني أنها تتحرك خلال العملية التنفسية بأكملها،

Insanlar iklim değişikliği yüzünden göç ediyor

يهاجر الناس بسبب تغير المناخ،

Ve daha yakından incelememizi hak ediyor.

وهو يستحق أن نتفحصه عن كثب.

...nadir rastlanan bir vaha tespit ediyor.

‫تكشف واحة نادرة.‬

Beni neden sadece kadınlar takip ediyor?

لماذا يتبعني النساء فقط؟

Binlerce çocuğun yaşam sürecini takip ediyor.

وذلك كجزء من دراسة علمية مذهلة.

Dokunmayın şabanıma filmiyle seri devam ediyor

لا تلمس استنسلي مع استمرار الفيلم

Eve ilginç durumlar ise devam ediyor

تستمر المواقف المثيرة للاهتمام في المنزل

Mesafeyi 20 yılda kat ediyor artık

يغطي الآن المسافة خلال 20 عامًا

Tarihçilerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Davout,

كان دافوت حاكمًا صارمًا وفعالًا لهامبورغ ،

Bir' ne olurdu 'olmaya devam ediyor.

يظل "ماذا لو" محيرًا .

çünkü yalan haber onu yok ediyor.

التي دمرتها الأخبار الزائفة.

Kendi fikrinde olmayanları terörist ilan ediyor

يعلن أولئك الذين لا يتفقون معهم على أنهم إرهابيون

Sherpa 53 yıldır yollar inşa ediyor.

لقد عمل باسانج في بناء الطرق لمدة 53 عامًا.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

تساعدني زوجتي في بناء الطرق.

O, bir ressam olduğunu iddia ediyor.

يدعي أنه رسام.

Öbür gün Yumi Osaka'ya hareket ediyor.

سوف تسافر يومي إلى أوساكا بعد غد.

Başkanın oğlu özel kuvvetlere başkanlık ediyor.

يقود نجل الرئيس القوات الخاصة.

Bir şey seni rahatsız ediyor mu?

هل يوجد شيء يُزعِجَك؟

Tren beş dakika içinde hareket ediyor.

سينطلق القطار في غضون خمس دقائق.

Kitaplar onun odasının çoğunu meşgul ediyor.

تحتل الكتب أكبر مساحة في غرفته.

Sami mahalleye sabah gazetesini teslim ediyor.

- يوزّع سامي الجريدة الصّباحيّة في الحيّ.
- سامي يوزع الجريدة صباحا في الحي.

Sami gol attıktan sonra secde ediyor.

يسجد سامي في كلّ مرّة يسجّل فيها هدف.

Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.

‫لذا أظن أنه يلاحظ تلك الأصوات الخافتة،‬ ‫ويرى الأنوار‬ ‫والتلفاز عبر النافذة،‬ ‫يولي اهتماماً لتلك الأشياء.‬

Google çağında sihir yaşamaya böyle devam ediyor

هكذا ينجو السحر في عصر جوجل،

Çeneler ve pençelerin kapışmasıyla turnuvamız devam ediyor.

‫تستمر مسابقتنا‬ ‫مع صدام بين الفكوك والمخالب.‬

Her biri tek mikro ilaçlar ihtiva ediyor.

كل منها تحتوي على أدوية مصغرة مختلفة.

Evrenin yaşını bir yılla temsil ediyor olsak

إذا مثَّلنا عمر الكون على أنه عام واحد،

Bu binaların ikisi de ışıkla flört ediyor.

يغازلُ كلا هذين المبنيين الضوء.

Bu manastır sessizlik ve ormanla dans ediyor.

يعزف هذا الدير لحن الصمت والغابة.

Ve bu binalar gerçekten rüzgârla flört ediyor;

تغازلُ هذه المباني الرياح في الواقع،

Ve aynı düzen her gün devam ediyor.

ويتكرر هذا النموذج كل يوم.

Bazılarınız merak ediyor olabilir, nedir bu ‘hümanizm’’?

قد يتساءل بعضكم: ما هي الإنسانية؟

Bugün, Lakchmamma yerli tapınağında şükran duaları ediyor.

‫تقدم "لاكشماما" اليوم صلوات الشكر‬ ‫في المعبد المحلي.‬

Himilco'nun adamları düşman gemisinin bordasına hücum ediyor.

رجال هميلكو اندفعوا ليركبوا على متن سفن العدو

Kendi büyük sosyal etkilerini yaratmalarına yardım ediyor.

والحصول على أكبر أثر اجتماعي له.

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

‫الجرو الصغير أكثر مرونة فوق الصخور.‬

İnanılmaz koku duyusu sayesinde onları tespit ediyor.

‫تتعقبها بحاسة شمّها المذهلة.‬

Kimisiyse daha direkt bir rota tercih ediyor.

‫بعضها يسلك طرقًا مباشرة أكثر.‬

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

‫تدفعها غريزة الأمومة لمواصلة التحرّك.‬ ‫رغم الخطر.‬

Hem de umuda dair neden teşkil ediyor.

وباعثا على التمسك بالأمل.

Bütün eleştirdiği şeyler günümüzde hala devam ediyor

كل الأشياء التي ينتقدها لا تزال مستمرة اليوم

Şu anda arkeolojik kazılar devam ediyor hala

لا تزال الحفريات الأثرية مستمرة الآن.