Translation of "Bilirsiniz" in French

0.004 sec.

Examples of using "Bilirsiniz" in a sentence and their french translations:

Bilirsiniz...

Eh bien...

Siz bilirsiniz.

C'est vous qui voyez.

Nasıl olduğunu bilirsiniz.

Vous savez ce que c'est :

Bilirsiniz her insanın

On a tous une amie --

Hani araba sürmeyi bilirsiniz

je sais conduire,

Bilirsiniz, güzel gözlerin var.

Tu as de beaux yeux, tu sais.

Bilirsiniz işte kadınlara karşı duyarlı

sensible avec les femmes,

Bilirsiniz, ilk bakışta mantıklı gelse de

Alors qu'en surface, ça a du sens,

Bilirsiniz, konuşmamdan alacağınız, bir şey varsa,

S'il y a une chose que vous devriez retenir de mon intervention,

Acıkmaya başladığınızda, kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

Et quand on commence à avoir faim, on se sent plus faible.

Acıkmaya başladığınızda kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

Et quand on commence à avoir faim, on se sent plus faible.

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

Comme on dit, la poubelle des uns est le trésor des autres.

Hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.

vous savez quelle douleur c'est de perdre un lieu où on a vécu.

Ama bilirsiniz, böyle zamanlarda gücümü nereden aldığımı da düşünürüm.

C'est dans ce genre de moment que je me demande où je puise ma force.

Kuzenlerim arasında, bilirsiniz, en iri göğüsleri olan bir kız var.

Parmi mes cousins, sais-tu, il y a une fille avec la plus énorme des poitrines.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

On dit que contrôler la tête d'un serpent, c'est lui contrôler le corps.

İnsanlar İngilizcenizin ne kadar iyi olduğu hakkında iltifat etmeyi bırakırsa İngilizcenizin iyi olduğunu bilirsiniz.

Vous savez que votre anglais est bon lorsque les gens arrêtent de vous en complimenter.

- Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsin.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsiniz.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsunuz.

Tu sais que je n'aime pas les œufs.

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

Vous savez que ces deux nations sont en guerre pour quelques arpents de neige vers le Canada, et qu'elles dépensent pour cette belle guerre beaucoup plus que tout le Canada ne vaut.