Translation of "Varsa" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Varsa" in a sentence and their portuguese translations:

Eksik tarafımız varsa

se temos um lado que falta

Yara iziniz varsa,

Se tu tens cicatrizes,

Neyim varsa senindir.

Seja lá o que eu tenha, é seu.

Ormanda kurtlar varsa silahlanın!

Se há lobos na floresta, arme-se!

Eğer ki izlemeyenler varsa

se há pessoas que não assistem

Ve kuru öksürükte varsa

e se houver tosse seca

Eğer varsa, hataları düzeltin.

Corrija os erros, se é que os há.

Zamanın varsa, benimle gel.

Se você tiver tempo, acompanhe-me.

Büyük pençeleri varsa, silahları odur.

Se tiverem pinças grandes, são essas as armas que têm.

Şansımız varsa bir akrep yakalarız.

Com sorte, vamos apanhar um escorpião.

Kadının malı varsa erkeğe aittir

Se a mulher tem a propriedade pertence ao homem

Dini inancınız varsa da günahtır

Também é pecado se você tem crenças religiosas

Eğer izlemeyen varsa şuradan izleyebilir.

Se você não está assistindo, pode assistir a partir daqui.

Bir sorun varsa elini kaldır.

Levante a mão se tiver alguma pergunta.

Bir sorunuz varsa, öğretmene sorun.

Quando tiver uma pergunta, pergunte ao professor.

Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle.

Se você tem algo a dizer, diga.

Eğer sorun varsa sadece sor.

Se tiver dúvidas, pergunte.

İhtiyacın varsa biraz para verebilirim.

Eu posso te dar um dinheiro se você precisar.

Eğer varsa, birkaç hata var.

Há poucos erros, se é que há algum.

Yardıma ihtiyacınız varsa bana yazın.

Escreva para mim se precisar de ajuda.

Bana ait ne varsa alacağım.

- Eu vou levar o que é meu.
- Eu vou pegar o que é meu.

Bir seçeneğiniz varsa, yumurtadan uzak durun!

portanto, se tiver escolha, evite os ovos!

Dolayısıyla bir ilişki, bir aşk varsa

Então, quando nos envolvemos numa relação ou nos apaixonamos,

varsa ki kaçak kazı yapan insanlar

se existem pessoas que cavam ilícitos

Merak eden soru sormak isteyen varsa

se alguém quiser fazer perguntas

Ama karantina gerektiren bir durumunuz varsa

Mas se você tiver uma situação de quarentena

Belirtmediğimiz özellikler varsa karınca ile ilgili

se existem características que não mencionamos sobre formiga

Eğer varsa yapılmamış olarak bıraktıklarını yap.

- Se não conseguires fazer mais, faz o que nunca fizeste.
- Faz o que está por fazer.

Eğer ihtiyacın varsa, sana yardım edeyim.

Deixe-me ajudar você, se necessário.

Yapabileceğimiz bir şey varsa, sadece ara.

Caso haja algo que a gente possa fazer, só chamar.

Söyleyecek bir şeyin varsa, sadece söyle.

Se você tem algo a dizer, diga.

Daha fazlasına ihtiyacın varsa bana bildir.

- Avise-me se você precisar de mais.
- Avisa-me se precisares de mais.

Yapabileceğim bir şey varsa bana bildir.

Me informe caso haja algo que eu possa fazer.

İhtiyacın varsa sana bir battaniye getirebilirim.

Eu poderei lhe arranjar um cobertor, se você precisar de um.

- Sana yardım edebileceğim bir şey varsa söylemen yeterli.
- Yardımcı olabileceğim bir şey varsa söylemeniz yeterli.

Se eu puder te ajudar com alguma coisa, apenas diga!

Burada bir kurt varsa bu mağarada kalamayız

Não podemos ficar aqui se houver um lobo,

Yani deprem varsa ve hala devam ediyorsa

isto é, se houver um terremoto e ainda continuar

Hastalığımız varsa tabii ki de tedavi olalım

Se temos a doença, é claro, vamos ser tratados

Eğer acelem varsa burada caddeyi geçmekten kaçınırım.

Eu evito atravessar a rua aqui se estou com pressa.

Bunu yapabilecek birisi varsa, o da sensin.

Se alguém pode fazer isso, esse alguém é você.

Yapmak istediğin bir şey varsa onu yapmalısın.

Se houver algo que você queira fazer, eu recomendo que faça.

Mesela 6000 İsviçre Frankı maaşınız varsa ve

de cantão um para o outro. Um exemplo: Se você tem um salário de 6000 francos suíços

Bununla ilgili bir sorununuz varsa, patronla konuşun.

Se você tiver problemas com isso, fale com o chefe.

Bir cehennem varsa, Roma üzerine inşa edilmelidir.

Se o inferno existe, Roma deve ter sido construída em cima dele.

Paranız varsa, lütfen bana biraz ödünç verin.

Se você tiver dinheiro, me empreste um pouco, por favor.

Bu çalışma sadece işbölümü varsa iyi yapılacaktır.

Este trabalho só ficará benfeito se houver separação de funções.

Tom, İtalyan arabalarıyle ilgili ne varsa bilir.

O Tom sabe tudo que tem para saber sobre carros italianos.

İhtiyacımdan fazla param varsa, banka hesabıma koyarım.

Se eu tiver mais dinheiro do que eu preciso, eu o coloco na minha conta bancária.

Singapur veya Güney Kore'den bir pasaportunuz varsa,

Se você tem um passaporte de Cingapura ou Coreia do Sul,

Bölgede ayılar varsa iki kat dikkatli olmanız gerekir!

Se há ursos nesta zona, temos de ter ainda mais cuidado!

Kaç tane arkadaşı varsa o kadar sayıda hazırlardı

quantos amigos ele tinha, tantos estariam preparados

Eğer zaten böyle bir öğretmenimiz varsa vay halimize

se já temos um professor assim, uau

Bir araban varsa, istediğin zaman gelebilirsin ve gidebilirsin.

Se você tiver um carro, você pode ir e vir o quanto quiser.

Eğer sende varsa bana biraz ödünç para ver.

Empreste-me algum dinheiro, se você tiver.

- Geleceği varsa göreceği de var.
- İnsan ektiğini biçer.

- Quem abrolhos semeia espinhos colhe.
- Como fizeres, assim colherás.
- Você colhe o que você planta.

Bu cümlede bir hata varsa bana söyler misiniz?

Você poderia me dizer se há algum erro nesta frase?

- Hatalıysam beni düzelt.
- Hatalıysam düzelt.
- Yanlışım varsa düzelt.

- Corrija-me se eu estiver errado.
- Me corrija se eu estiver errado.

Eğer paraya ihtiyacın varsa, sana biraz borç vereceğim.

Se precisar de dinheiro, eu te empresto.

Ne kadar çok varsa, o kadar çok isterler.

Quanto mais têm, mais querem.

Yanında para varsa, lütfen bana biraz ödünç ver.

Se você tiver algum dinheiro, por favor, empreste-me um pouco.

Eğer paraya ihtiyacın varsa, sana biraz ödünç veririm.

Se precisar de dinheiro, eu te emprestarei.

İhtiyacın olan başka bir şey varsa, bana bildir.

Se precisar de algo mais, avise-me.

Ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

e qualquer ser que viva aqui não vai querer ficar por muito tempo.

Yani eğer tarlayı sürerken bir taş varsa onu çıkarırsın

então, se você tiver uma pedra enquanto estiver arando o campo, você a removerá

Eğer gerçekten videoyu izledikten sonra vücudunuzda bir yorgunluk varsa

Se você realmente tem fadiga no seu corpo depois de assistir ao vídeo

Vietnamca öğrenme kitaplarına ihtiyacınız varsa, lütfen benimle bağlantı kurun.

Se precisar de livros para aprender vietnamita, por favor, entre em contato comigo.

Bu kitabın, eğer varsa, az sayıda baskı hataları var.

Este livro tem poucos, se é que tem, erros de impressão.

Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.

E se há um ambiente onde precisamos de ter força, é na selva.

"Evde denemeyin" denecek bir an varsa o an bu andır.

Se já houve altura para dizer: "Não tentem isto em casa", é agora.

Aşağıda su varsa bu orada hayvanların da olacağı anlamına gelir.

E se há água aqui, isso deve querer dizer que vão estar aqui animais.

Bir saldırı varsa bu genellikle yavrusunu koruyan bir annenin tepkisidir.

Quando ocorre um ataque, é normalmente a resposta de uma mãe a proteger a cria.

Söyleyecek bir şeyin varsa hemen söyle ya da sesini kes.

Se tens algo a dizer, diz agora ou cala-te.

Bir dakikan varsa, ben bazı sorunlar hakkında seninle konuşmak istiyorum.

Se tiver um minuto, gostaria de falar com você sobre alguns problemas.

Eğer her şeyin bir sebebi varsa, sebebin sebebi var mıdır?

- Se tudo acontece por alguma razão, será que isso não tem uma razão de ser?
- Se tudo o que acontece tem alguma razão, não terá isso uma razão de ser?

Fakat sadece bir tane varsa, o zaman sadece akşamdan yıkayın."

Mas se você tiver apenas uma, lave-a à noite."

Ve burada eğer bir kedi tüyü varsa bu muhtemelen jaguar demektir.

E, aqui, se for pelo de um felídeo, provavelmente, é de um jaguar.

Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa

Mas se, como este, tiverem pinças pequenas mas glândulas de veneno grandes,

Bu durumda bu yolculuk... Sona erdi. Anaflaktik şoka girme ihtimaliniz varsa

E, para nós, acabou-se a aventura. Se está em risco de choque anafilático,

Ancak %60 alkolle bile CDC, eğer imkan varsa sabun kullanmanızı öneriyor

Mas, mesmo tendo 60% de álcool, o CDC recomenda o sabão se possível.

Yardım etmek için yapabileceğimiz bir şey varsa lütfen bize bildirmeye çekinme.

Se houver alguma coisa que a gente possa fazer para ajudar, por favor não hesite em nos avisar.

- İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

Se uma frase em islandês tem uma tradução em inglês e essa frase inglesa tem uma tradução em suaíli, então, indiretamente, teremos uma tradução suaíli para a frase islandesa.

İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

Se uma frase em islandês tem uma tradução em inglês e essa frase inglesa tem uma tradução em suaíli, então, indiretamente, teremos uma tradução suaíli para a frase islandesa.

Hayır canım ben cevabını biliyorum diyenler varsa siz çok küçük bir kısımdasınız

Não querida, se você diz que eu sei sua resposta, você está em uma parte muito pequena

Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.

Se um triângulo tem dois ângulos retos, ele é um quadrado com um lado a menos.

Eğer elmaya benziyorsa ve elme gibi tadı varsa, o, muhtemelen bir elmadır.

Se se parece com uma maçã e tem gosto de maçã, provavelmente é uma maçã.

"Ya bir virüs bize ne yapabilir?" diyenler varsa bu videoyu sonuna kadar izleyin.

"O que um vírus pode fazer conosco?" Se alguém disser, assista a este vídeo até o fim.

- Bir sürü insan varsa, bundan nefret ediyorum.
- Çok fazla insan olmasından nefret ediyorum.

- Eu odeio quando tem muita gente.
- Eu detesto quando há muita gente.
- Eu não suporto quando há muita gente.

Sizin de merak ettiğiniz araştırıp anlatmamızı istediğiniz bir konu varsa onu da yazın çekinmeyin

Se houver algo que você queira investigar e contar, fique à vontade para escrevê-lo.

- Yaşamın olduğu yerde, umut vardır.
- Nerede hayat varsa orada umut vardır.
- Hayatın olduğu yerde umut vardır.

Onde há vida, há esperança.

- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.

Se temos o direito de viver, então deveríamos ter também o direito de morrer. Senão, viver não é, pois, um direito, mas uma obrigação.