Translation of "Aramaya" in French

0.072 sec.

Examples of using "Aramaya" in a sentence and their french translations:

Aramaya devam edelim.

Continuons à chercher.

Aramaya devam edin.

- Continue à chercher.
- Continuez à chercher.

Polisi aramaya gideceğim.

Je vais appeler la police.

Aramaya devam ediyorlar.

- Elles ne cessent d'appeler.
- Ils ne cessent d'appeler.

Tom iş aramaya başladı.

Tom a commencé à chercher un travail.

Onlar aramaya devam ediyor.

- Ils continuent à appeler.
- Elles continuent à appeler.

Seni aramaya gitmek üzereydim.

J'étais sur le point de te chercher.

Tom evi aramaya başladı.

- Tom a commencé à fouiller la maison.
- Tom commença à fouiller la maison.

Bilimsel bir açıklama aramaya başladım.

j'ai commencé à chercher une explication scientifique.

Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.

Tom est habitué d'appeler des filles au téléphone.

O bir iş aramaya başladı.

Il commença à chercher un travail.

Aramaya çalıştım ama cevap vermediler.

- J'ai essayé d'appeler mais ils n'ont pas répondu.
- J'essayai d'appeler mais elles ne répondirent pas.

Seni aramaya çalıştım ama arayamadım.

- J'ai essayé de t'appeler mais je n'ai pas pu.
- J'ai essayé de vous appeler mais je n'ai pas pu.

Bütün gecedir seni aramaya çalışıyorum.

J'ai essayé de t'appeler toute la nuit.

Onu aramaya cesaretin var mı?

As-tu osé l'appeler ?

Tom polisi aramaya karar verdi.

Tom décida d'appeler la police.

Bir bardak su aramaya git.

Va chercher un verre d'eau.

Tom bir iş aramaya başladı.

Tom a commencé à chercher un travail.

Dün Tom'u aramaya niyet etmiştim.

J'avais prévu d'appeler Tom hier.

Tamam, buradan çıkıp aramaya devam edelim.

Sortons d'ici et continuons de chercher.

Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.

Il décida de chercher des informations autre part.

Onlar okuldan sonra Tom'u aramaya gelecekler.

Ils viendront chercher Tom après l'école.

Tom ve Mary mağara aramaya gitti.

Tom et Mary sont allés faire de la spéléologie.

Garson başka bir bardak aramaya gitti.

Le serveur alla chercher un autre verre.

Kasabaya, iyi bir restoran aramaya gittim.

Je suis allé en ville pour y chercher un bon restaurant.

- Tom'u aramak üzereydim.
- Tom'u aramaya hazırlanıyordum.

J'étais sur le point d'appeler Tom.

Ben onu aramaya çalıştım, ama hat meşguldü.

J'ai essayé de l'appeler mais la ligne était occupée.

Onu aramaya niyet etmiştim fakat aramayı unuttum.

J'avais l'intention de l'appeler, mais j'ai oublié.

Henüz Bear'dan iz yok! Anlaşıldı! Aramaya devam edelim.

Aucun signe de Bear. Bien reçu. Continue de chercher.

Henüz bir işaret yok. Anlaşıldı! Aramaya devam edin.

Aucun signe de Bear. Bien reçu. Continue les recherches.

Henüz Bear'dan iz yok. Anlaşıldı. Aramaya devam edin.

Aucun signe de Bear. Bien reçu. Continue de chercher.

Dün gece seni aramaya çalıştım, fakat cevap vermedin.

J'ai essayé de t'appeler hier soir mais tu n'as pas répondu.

Kahretsin, gecenin bir yarısında beni aramaya cesaret eden pislik kim ?!

Putain, quel est le connard qui ose m’appeler au milieu de la nuit ! ?

Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.

Il a complètement disparu. Allons voir de l'autre côté de la montagne.

Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.

Tom a commencé à chercher un travail trois mois avant d'avoir terminé ses études.

112'yi aramaya çalışıyor fakat sizlerin bu merakı yüzünden o insanlar ulaşmıyor

J'essaie d'appeler le 112, mais à cause de votre curiosité, ces gens n'atteignent pas

O yöne dönmek ve enkazı aramaya devam etmek isterseniz "Tekrar Dene"yi seçin.

Si vous voulez chercher l'avion dans cette direction, choisissez "réessayer".

- Özlemini çektiğim mutluluğu aramaya hakkım yok muydu?
- Hasret kaldığım saadeti aramak hakkım değil miydi?

- N'avais-je pas le droit de rechercher le bonheur que je désirais ?
- Ne disposais-je pas du droit de rechercher le bonheur dont j'avais le désir ?