Translation of "Akıcı" in French

0.016 sec.

Examples of using "Akıcı" in a sentence and their french translations:

Akıcı Japonca konuşur.

Il parle couramment japonais.

İngilizceyi çok akıcı konuşur.

Elle parle anglais de manière très fluide.

Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

Je veux parler le français couramment.

Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.

Tu parles l'anglais couramment.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

Je parle couramment le français.

O, akıcı Fransızca konuşur.

- Il parle couramment le français.
- Il parle français couramment.

Akıcı değildi, biraz da yetersizdi

Je ne maîtrisais pas la langue, c'était un peu écorché.

Tıp dilinde akıcı konuşmaya başladım,

J'ai appris à parler couramment le jargon médical,

Ancak gerçek çok daha akıcı

La réalité est bien plus fluide,

Tom Japoncayı akıcı olarak konuşur.

Tom parle couramment japonais.

Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.

Tom parle le français avec fluidité.

Sonunda Almancada akıcı olmak istiyorum.

- In fine, je veux parler l'allemand couramment.
- Je veux en fin de compte parler l'allemand couramment.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Elle parle français, et couramment.

Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.

Je parle couramment le portugais.

O, akıcı bir İngilizce konuşur.

Il parle couramment l'anglais.

Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.

Je l'ai entendue parler l'anglais couramment.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Elle sait couramment parler le français.

Tom çok akıcı Fransızca konuşur.

Tom parle français avec beaucoup d'aisance.

O akıcı şekilde İngilizce konuşur.

Elle parle anglais couramment.

Marie, akıcı bir Almanca konuşur.

Marie parle couramment allemand.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Tom parle couramment le français.

Tom akıcı Çinceyle yön sordu.

Tom m'a demandé le chemin dans un chinois courant.

Kimse akıcı Latince konuşuyor mu?

Quelqu'un parle-t-il couramment le latin ?

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

David parle couramment le français.

Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.

Son rêve était d'être capable de parler français couramment.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

Il parle couramment le chinois.

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

Tom parle-t-il le français couramment ?

Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.

Je veux pouvoir parler russe couramment.

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

Je parle couramment l'anglais.

Akıcı bir şekilde Interlingua dilini konuşabilir.

Elle parle l'interlingua couramment.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

- Il parle l'anglais couramment.
- Il parle anglais couramment.
- Il parle couramment anglais.

Sen akıcı bir şekilde İngilizce konuşursun.

Tu parles l'anglais couramment.

Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?

- Parlez-vous français couramment ?
- Parles-tu français couramment ?

Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.

Marie parle couramment allemand.

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

Elle ne parle pas aussi couramment anglais que toi.

Onlar akıcı bir şekilde Almanca konuşurlar.

- Ils parlent couramment allemand.
- Elles parlent couramment allemand.

"Kimer dilini akıcı olarak konuşmayı öğrendim" dedim.

ce qui signifie que j'ai appris à parler la langue Khmer couramment.

Eğer o, İngilizcede akıcı ise, onu çalıştıracağım.

S'il parle couramment anglais, je l'engagerai.

Naomi kadar akıcı bir şekilde İngilizce konuşamam.

Je ne parle pas anglais aussi couramment que Naomi.

Tom senin kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom ne parle pas aussi couramment français que toi.

Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.

Mon rêve est de parler couramment le chinois.

Ben bir Meksikalıyım. İspanyolcayı akıcı biçimde konuşurum.

Je suis Mexicain. Je parle couramment espagnol.

Uzun zamandır Fransızca öğreniyorum, ama akıcı değilim.

J'étudie le français depuis longtemps, mais je ne parle pas couramment.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- Outre l'anglais, M. Nakajima peut encore parler couramment l'allemand.
- Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

Ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum.

que je comprends couramment, et avec lequel je pense.

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

Akıcı Fransızca konuşabildiğini söyleyen bir sınıf arkadaşım var.

J'ai un camarade de classe qui prétend qu'il sait parler le français couramment.

İki yıl sonra, o çoktan akıcı Almanca konuşuyordu.

Elle parlait couramment allemand après seulement deux ans.

İngilizceye ek olarak, akıcı bir şekilde Fransızca biliyor.

En plus de l'anglais, elle parle couramment français.

Uzun süredir Fransızca öğreniyorum ama henüz akıcı değilim.

J'étudie le français depuis longtemps mais je ne le parle pas encore couramment.

- Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom oldukça eğitimliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.

Tom était très instruit et parlait plusieurs langues couramment.

- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.

- Tom parle couramment le français.
- Tom parle couramment français.
- Tom parle le français couramment.

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

Je l'ai entendue parler anglais aussi couramment qu'une Étasunienne.

İngilizcede akıcı olmak için ne kadar süre İngiltere'de yaşamalıyım?

Combien de temps dois-je vivre en Angleterre pour parler couramment l'anglais ?

Japonya'da büyümüş olmasına rağmen İngilizce'yi akıcı bir şekilde konuşuyor.

Bien qu'elle ait grandi au Japon, elle parle quand même un anglais fluide.

Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!

Je parlerai espagnol couramment dans deux mois. Je le jure !

Ana dilim gibi konuşmam gerekmiyor, sadece akıcı konuşabilmek istiyorum.

Je n'ai pas besoin de parler comme un locuteur natif, je veux juste être en mesure de parler couramment.

- Üç ay içinde akıcı şekilde Fransızca konuşmayı öğrenebileceğini gerçekten düşünüyor musun?
- Üç ay sonra akıcı Fransızca konuşmayı öğrenebileceğini gerçekten düşünüyor musun?

- Penses-tu vraiment pouvoir parler français couramment en trois mois ?
- Pensez-vous vraiment pouvoir parler français couramment en trois mois ?

Ki bu, bir dilde akıcı olmak için, bu tarz programlarda

ce qui est très inférieur au temps requis d'utilisation de ces logiciels

O, sınıfındaki herhangi bir öğrenci kadar akıcı şekilde İngilizce konuşmaktadır.

Il parle anglais aussi couramment que n'importe quel étudiant de sa classe.

Onun bir Amerikan vatandaşı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

Je l'ai entendue parler anglais aussi couramment qu'un Étasunien.

O, tek kelime İtalyanca konuşmaz ama çocukları akıcı bir şekilde konuşurlar.

Elle ne parle pas un mot d'italien, mais ses enfants le parlent couramment.

O akıcı Rusça konuşuyor ya da en azından onun bana söylediği buydu.

Il parle couramment le russe ou, du moins, c'est ce qu'il m'a dit.

Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.

Je n'ai pas besoin de parler comme un locuteur natif, je veux juste être en mesure de parler couramment.

Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

J'ai de nombreux amis qui parlent couramment mais qui ne parlent toujours pas comme des locuteurs natifs.