Translation of "İngilizceyi" in French

0.019 sec.

Examples of using "İngilizceyi" in a sentence and their french translations:

İngilizceyi severim.

J'aime l'anglais.

İngilizceyi anlamıyorum.

Je ne comprends pas l'anglais.

İngilizceyi unut.

- Oublie l'anglais.
- Oubliez l'anglais.

İngilizceyi sever misiniz?

- Aimez-vous l'anglais ?
- Aimes-tu l'anglais ?

İngilizceyi öğrenmek zordur.

Il est difficile de maîtriser l'anglais.

İngilizceyi biraz konuşabilirim.

Je parle un peu anglais.

İngilizceyi hiç konuşamam.

Je ne sais pas du tout parler anglais.

Onlar İngilizceyi seviyorlar.

L'anglais leur plaît.

İngilizceyi hiç anlamıyorsun.

Tu ne comprends pas du tout l'anglais.

İngilizceyi çok severim.

J'aime beaucoup la langue anglaise.

İngilizceyi tercih ederim.

Je préfère l'anglais.

İngilizceyi nerede öğrendin?

Où as-tu appris l'anglais?

Eski İngilizceyi öğreniyorum.

- J'apprends le vieil anglais.
- J'enseigne le vieil anglais.
- J'apprends l'anglo-saxon.
- J'enseigne l'anglo-saxon.

- Ben de İngilizceyi severim.
- Ben de İngilizceyi seviyorum.

Moi aussi, j'aime l'anglais.

- İngilizceyi çok iyi konuşabilir.
- O, İngilizceyi çok iyi konuşabilir.

Elle sait fort bien parler anglais.

Tony İngilizceyi iyi konuşur.

Tony parle bien l'anglais.

Müziği ve İngilizceyi severim.

J’aime la musique et l’anglais.

İngilizceyi okuyabilirim fakat konuşamam.

Je lis l'anglais mais je ne le parle pas.

Mariko İngilizceyi güzel konuşur.

Mariko parle bien anglais.

İngilizceyi seviyorsun, değil mi?

Tu aimes l'anglais, n'est-ce pas ?

İngilizceyi iyi konuşmak zordur.

- Il est difficile de bien parler anglais.
- Il est difficile de bien parler l'anglais.

İngilizceyi çok akıcı konuşur.

Elle parle anglais de manière très fluide.

Babam İngilizceyi iyi konuşabilir.

Mon père parle très bien anglais.

O, İngilizceyi çok seviyor.

Il aime beaucoup l'anglais.

Ben İngilizceyi hiç anlamıyorum.

Je ne comprends pas du tout l'anglais.

Onlar İngilizceyi hiç anlamıyorlar.

- Ils ne comprennent pas du tout l'anglais.
- Elles ne comprennent pas du tout l'anglais.

Mesela, İngilizceyi seviyor musun?

Par exemple, est-ce que tu aimes l’anglais ?

Biz İngilizceyi hiç anlamıyoruz.

Nous ne comprenons pas du tout l'anglais.

Babam İngilizceyi iyi konuşur.

Mon père parle bien l'anglais.

İngilizceyi Japoncaya çevirebilir misin?

Savez-vous traduire depuis l'anglais en japonais ?

İngilizceyi daha çok severim.

Je préfère l'anglais.

Kenji, İngilizceyi iyi konuşur.

Kenzi parle bien l'anglais.

İngilizceyi çok iyi konuşabilir.

Elle sait fort bien parler anglais.

Ben de İngilizceyi seviyorum.

Moi aussi, j'aime l'anglais.

İngilizceyi müzikten daha çok seviyorum.

J’aime plus l'anglais que la musique.

Üzgünüm, ama İngilizceyi iyi anlamıyorum.

Je suis désolé mais je ne comprends pas bien l'anglais.

O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.

Elle parle anglais avec un accent étranger.

O, İngilizceyi çok iyi konuşur.

Elle parle l'anglais très bien.

Bay Sato İngilizceyi iyi konuşur.

M. Sato parle bien anglais.

Annem İngilizceyi pek iyi konuşmaz.

- Ma maman ne parle pas très bien anglais.
- Ma mère ne parle pas très bien anglais.

İngilizceyi seviyorum ama iyi konuşamıyorum.

J'aime l'anglais, mais je ne peux pas bien le parler.

O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.

Il parle assez bien l'anglais.

Sanırım Shintaro İngilizceyi iyi konuşur.

Je pense que Shintaro parle bien anglais.

Japonca ve İngilizceyi kolaylıkla konuşur.

Il peut parler japonais et anglais avec facilité.

Arkadaşlarımdan bazıları İngilizceyi iyi konuşabilir.

- Certains de mes amis parlent bien anglais.
- J’ai quelques amis qui parlent bien anglais.

İngilizceyi gerçekten oldukça iyi konuşuyorsun.

Vous parlez vraiment tout à fait bien l'anglais.

Ben İngilizceyi çok iyi konuşmam.

Je ne parle pas très bien anglais.

O, İngilizceyi çok iyi konuşabilir.

Elle sait fort bien parler anglais.

İngilizceyi bir İspanyol ineği gibi konuşur.

Il parle anglais comme une vache espagnole.

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

C'est difficile pour les étudiants étrangers de parler anglais correctement.

Tony İngilizceyi senin kadar iyi konuşur.

Tony parle anglais aussi bien que toi.

İngilizceyi sanki bir Amerikalıymış gibi konuşur.

Il parle anglais comme s'il était étatsunien.

İyi İngilizceyi kötü İngilizceden nasıl ayırırsın?

Comment distingues-tu le bon anglais du mauvais anglais ?

İngilizceyi iyi konuşan birkaç arkadaşım var.

J’ai quelques amis qui parlent bien anglais.

O, İngilizceyi garip bir aksanla konuşuyor.

Elle parle anglais avec un accent bizarre.

İngilizceyi severim ama onu iyi konuşamam.

J'aime l'anglais mais je ne le parle pas bien.

İngilizceyi Bayan Long'tan öğrendin, değil mi?

Tu as appris l'anglais avec Miss Long n'est-ce pas ?

Ben İngilizceyi matematikten daha çok severim.

Je préfère l'anglais aux mathématiques.

Bunu İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.

Quelqu'un connaissant bien l'anglais doit avoir écrit ça.

O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.

Il parle anglais avec un fort accent allemand.

Bütün konular içerisinde en çok İngilizceyi severim.

De toutes les matières, je préfère l'anglais.

O, İngilizceyi asla birkaç hata yapmadan konuşmaz.

Il ne parle jamais anglais sans commettre quelques erreurs.

İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

Il mettait à profit chaque occasion d'exercer l'anglais.

İngilizceyi iyi bilen biri onu yazmış olmalı.

Quelqu'un connaissant bien l'anglais doit avoir écrit ça.

İngilizceyi iyi bilen biri bunu yazmış olmalı.

Quelqu'un connaissant bien l'anglais doit avoir écrit ça.

- Dünyanın en büyük ülkesinin devlet başkanı İngilizceyi anlamıyor.
- Dünyanın en geniş ülkesinin devlet başkanı İngilizceyi anlamıyor

Le président du pays le plus grand au monde ne comprend pas l'anglais.

- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.

- Il parle anglais avec un accent allemand.
- Il parle l'anglais avec un accent allemand.

Nasıl oluyor da İngilizceyi bu kadar iyi biliyorsun?

- Comment se fait-il que tu connaisses si bien l'anglais ?
- Comment se fait-il que tu saches si bien l'anglais ?
- Comment se fait-il que vous connaissiez si bien l'anglais ?
- Comment se fait-il que vous sachiez si bien l'anglais ?

- Rus aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Rus aksanıyla konuşuyor.

Il parle anglais avec un accent russe.

Jane, İngilizceyi iyi konuşan Japon bir arkadaşa sahiptir.

Jane a un ami japonais qui parle bien l'anglais.

- İngilizceyi çok iyi konuşuyorsun.
- Çok iyi İngilizce konuşuyorsun.

- Tu parles très bien anglais.
- Vous parlez très bien anglais.

Acaba İngilizceyi neden bu kadar çok öğrenmek istiyorsun?

Je me demande pourquoi tu aimerais tellement apprendre l'anglais?

O, hem İngilizceyi hem de Fransızcayı çok iyi konuşabilmektedir.

Il parle très bien et l'anglais et le français.

O daha iyi bir iş bulabilmek için İngilizceyi pratik yapıyor.

Elle pratique l'anglais de manière à obtenir un meilleur emploi.

- Arkadaşlarımdan bazıları İngilizceyi iyi konuşabilir.
- Bazı arkadaşlarım iyi İngilizce konuşurlar.

Certains de mes amis parlent bien anglais.

- Matematiği İngilizceyi çalıştığımdan daha çok çalışırım.
- Matematiğe İngilizceden daha sıkı çalışırım.

Je travaille les mathématiques plus sérieusement que l'anglais.

- Jane'nin iyi İngilizce konuşan Japon bir arkadaşı var.
- Jane İngilizceyi iyi konuşan bir Japon arkadaşa sahiptir.

Jane a un ami japonais qui parle bien l'anglais.

- Jane'nin iyi İngilizce konuşan Japon bir arkadaşı var.
- Jane, İngilizceyi iyi konuşan Japon bir arkadaşa sahiptir.

Jane a un ami japonais qui parle bien l'anglais.

- İngilizceyi ne için öğreniyorsun?
- Niçin İngilizce öğreniyorsun?
- Ne sebeple İngilizce öğreniyorsun?
- Neden İngilizce öğreniyorsun?
- Ne için İngilizce öğreniyorsunuz?

- Pourquoi apprends-tu l'anglais ?
- Pourquoi apprenez-vous l'anglais ?
- Dans quel but apprends-tu l'anglais ?
- Dans quel but apprenez-vous l'anglais ?

- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.

Cela m'a pris plus de 2 heures pour traduire quelques pages d'anglais.