Translation of "Biçimde" in French

0.010 sec.

Examples of using "Biçimde" in a sentence and their french translations:

İnanılmaz biçimde yorgunum.

Je suis incroyablement fatigué.

Sessiz biçimde konuş.

- Parle doucement.
- Parle à voix basse.

Dramatik bir biçimde değişti.

avec la mise en place d'une « Classe Soleil ».

Söylenti çabuk biçimde yayıldı.

- La rumeur s'est répandue rapidement.
- La rumeur s'est rapidement répandue.

Tom garip biçimde davranıyor.

Tom a un comportement étrange.

Garip biçimde davranmaya başladı.

Il s'est mis à se comporter bizarrement.

Onunla o biçimde konuşma!

- Ne lui parle pas ainsi !
- Ne lui parlez pas ainsi !
- Ne lui parle pas de cette manière !
- Ne lui parlez pas de cette manière !

O güzel biçimde yapılmış.

C'est de belle facture.

Benimle o biçimde konuşamazsın.

- Vous ne pouvez me parler ainsi.
- Tu ne peux pas me parler ainsi.

Garip biçimde davrandığımı biliyorum.

Je sais que j'ai agit de manière étrange.

Olumlu biçimde düşünmeyi öğrenin.

Apprends à penser de manière positive !

Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.

Je n'avais pas les idées claires.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

Je parle couramment le français.

Tom gergin biçimde güldü.

Tom riait nerveusement.

Tom gergin biçimde bekledi.

Tom attendait nerveusement.

Akılalmaz bir biçimde sıkılmıştım.

Je me suis incroyablement ennuyé.

O garip biçimde davrandı.

Il a agi bizarrement.

Annenle o biçimde konuşma.

- Ne parle pas ainsi à ta mère !
- Ne parlez pas ainsi à votre mère !

Sen inanılmaz biçimde toysun.

Tu es incroyablement naïf.

Tom derin biçimde uyudu.

Tom dormit profondément.

- Yumi yoğun biçimde İngilizce eğitimi alıyor.
- Yumi yoğun biçimde İngilizce çalışıyor.

Yumi étudie l'anglais intensément.

Iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

réduirait significativement les impacts climatiques.

östrojenlerimizle dengeli bir biçimde çalışır.

est un contrepoids à vos œstrogènes.

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

vous devez être constamment positif.

Ona iğneleyici bir biçimde takılmaya,

allant de la moquerie ou du rabaissement

Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.

La Bourse a été étonnamment calme aujourd'hui.

Kral, krallığını adil biçimde yönetti.

Le roi régnait sur son royaume avec justice.

Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.

Si ce n'était pas pour le soleil nous ne pourrions pas vivre du tout.

O tuhaf biçimde davranmaya başladı.

Elle s'est mise à se comporter bizarrement.

Araba garip biçimde hareket ediyor.

La voiture s'est comportée bizarrement.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Elle parle français, et couramment.

Burada mükemmel bir biçimde güvendeyiz.

Nous sommes parfaitement en sécurité, ici.

Onu ağır bir biçimde cezalandırmalıyız.

Nous devons le punir sévèrement.

Ben onu korkunç biçimde özlüyorum.

Il me manque terriblement.

Bir hediyeyi özenli biçimde seç.

- Choisissez un cadeau avec soin.
- Choisis un cadeau avec soin.

O ölümcül bir biçimde yaralıydı.

Il a été mortellement blessé.

O inkar edilemez biçimde güzel.

Elle est indéniablement jolie.

Biz mükemmel bir biçimde geçindik.

Nous nous entendîmes à merveille.

Sana agresif bir biçimde bakıyordu.

Il te regardait d'une manière agressive.

Ben onu canlı biçimde hatırlıyorum

Je m'en souviens très bien.

O alışılmadık biçimde iyi davrandı.

Elle s'est conduite exceptionnellement bien.

Bilgisayarım tuhaf bir biçimde davranıyor.

Mon ordinateur se comporte de manière bizarre.

Tom gergin biçimde içeri girdi.

Tom est entré nerveusement.

Tom garip bir biçimde davranıyor.

Tom se comporte bizarrement.

Herkese dürüst bir biçimde davranalım.

Traitons tout le monde équitablement.

Dün gece alışılmadık biçimde soğuktu.

- Il a fait inhabituellement froid la nuit dernière.
- Il faisait inhabituellement froid hier soir.

Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.

Le plan de relance a été fortement critiqué.

Ailesinin dengeli biçimde beslenmesini sağlar.

Elle s'assure que sa famille ait un régime équilibré.

Kasırga tehlikeli bir biçimde yaklaşıyor.

L'ouragan se rapproche dangereusement.

Tom kontrolsüz biçimde titremeye başladı.

Tom a commencé à trembler de manière incontrôlable.

Tom açık biçimde yalan söyledi.

Tom a manifestement menti.

Tom açık bir biçimde eşcinseldir.

Tom affiche publiquement son homosexualité.

O karardan derin biçimde pişmanım.

Je regrette profondément cette décision.

Tom mükemmel biçimde İtalyanca konuşur.

Tom parle parfaitement l'italien.

- Tom bizi sıcak bir biçimde selamladı.
- Tom bizi sıcak bir biçimde karşıladı.

Tom nous accueillit chaleureusement.

Gezegen tuhaf bir biçimde diskle bağlantılıydı.

La planète était bizarrement connectée au disque.

Bunun bir parçası olacak biçimde tasarlayın.

Concevez-le en incluant la possibilité du désassemblage.

Kafesteki kuş mutlu bir biçimde cıvıldıyor.

L’oiseau dans la cage chante gaiement.

Saygılı bir kadına yaraşır biçimde davranmıyor.

Elle ne se comporte pas comme une femme respectable.

O öfkeli bir biçimde tepki gösterdi.

- Elle réagit furieusement.
- Elle a réagi furieusement.

Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.

Il critiqua sévèrement le maire.

O biçimde konuşan insanlardan nefret ederim.

Je déteste les gens qui parlent comme ça.

Güvenli bir biçimde nasıl kilo kaybedebilirim?

Comment puis-je perdre du poids en toute sécurité ?

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

Il parle couramment le chinois.

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

Tom parle-t-il le français couramment ?

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

Je parle couramment l'anglais.

Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.

Kim est habillée de façon très attrayante.

Neden o biçimde tepki gösterdiğimi bilmiyorum.

J'ignore pourquoi j'ai réagi ainsi.

Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?

- Parlez-vous français couramment ?
- Parles-tu français couramment ?

O günü açık bir biçimde hatırlıyorum.

Je me rappelle ce jour très clairement.

O oldukça hızlı bir biçimde konuşur.

Elle parle assez vite.

O, etkin biçimde, zaman zaman olur.

Effectivement, ça arrive de temps en temps.

Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.

Marie parle couramment allemand.

Bugün kentimde yoğun biçimde kar yağıyor.

Aujourd'hui, la neige tombe abondamment dans ma ville.

Herkes alaycı bir biçimde ona güldü.

Tous se moquèrent de lui avec dédain.

O oldukça iğrenç bir biçimde davrandı.

Elle se comportait de manière tout à fait odieuse.

Sınavı çok başarılı bir biçimde geçtim.

J'ai passé le test haut la main.

Tom çok çabuk biçimde kilo kaybetti.

Tom a perdu du poids très rapidement.

Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.

La vie de Tom a radicalement changé.

İyi bir evlilikte uyumlu biçimde tartışabiliriz.

Dans un bon mariage on peut se disputer harmonieusement.

Tom isterik biçimde kahkaha atmaya başladı.

Tom se mit à rire de façon hystérique.

Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.

Nous comprenons l'univers assez bien grâce aux sciences.

Hızlı bir biçimde yeniden tanımlayan kentsel dönüşümde,

qui recompose très vite ce quartier,

Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.

Les rochers sont disposés harmonieusement dans le jardin de style japonais.

O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.

Elle coucha doucement l'enfant.

Onun sekreteri üç dili iyi biçimde konuşabiliyor.

Sa secrétaire maîtrise trois langues.

Aile beni çok sıcak bir biçimde karşıladı.

Cette famille m'a reçu très chaleureusement.

Dün acı biçimde ağlayan bir adam gördüm.

Hier, je vis un homme pleurer amèrement.

Tom öldürülmeden önce kötü bir biçimde dövüldü.

- Tom a été roué de coups avant d'être tué.
- Tom a été sévèrement frappé avant d'être tué.

Ben dili güzel biçimde kullanan insanları severim.

J'aime les gens qui utilisent le langage magnifiquement.

O, koşulları çok açık bir biçimde açıklar.

Il explique les choses d'une manière très claire.

O biçimde konuşmanın normal olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Tu trouves que c'est normal de parler comme ça ?!

Mary kararlı bir biçimde "Evet" diye yanıtladı.

« Oui », répondit Marie avec fermeté.

Lütfen yemekten önce ellerinizi uygun biçimde yıkayın.

Veuillez vous laver les mains convenablement avant de manger.

O kitap etkin biçimde yazmana yardım ediyor.

Ce livre vous aide à écrire efficacement.

Öyle kaba bir biçimde konuşulmaya alışkın değilim.

Je n'ai pas l'habitude de parler de cette vulgaire manière.