Translation of "Yoldaki" in English

O, yoldaki karı temizledi.

He cleared the path of snow.

Yoldaki kan benim olmalı.

The blood on the road must be mine.

Onlar yoldaki karı temizlediler.

They cleared the road of snow.

Yoldaki yaşlı adama para verdim.

I gave money to the old man in the road.

Yoldaki su sadece bir seraptı.

The water on the road was just a mirage.

Yoldaki büyük ve küçük taşlar için dikkatli ol!

Watch out for big and small stones on the road!

Bu yoldaki her adımında senin ile birlikte olacağım.

I'll be with you every step of the way.

Tom yoldaki hayatın olacağını düşündüğü kadar kolay olmadığını keşfetti.

- Tom found out that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
- Tom discovered that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.

Tom yoldaki hayatın olacağını düşündüğü kadar kolay olmadığını öğrendi.

- Tom found out that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
- Tom discovered that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.

Etrafa baktım ve benimkinin yoldaki tek araba olduğunu fark ettim.

I looked around and noticed that mine was the only car on the road.