Translation of "Olacağım" in Polish

0.017 sec.

Examples of using "Olacağım" in a sentence and their polish translations:

Seninle olacağım

będę po waszej stronie,

Dışarıda olacağım.

Już wychodzę.

Burada olacağım.

Będę tutaj.

Şehirde olacağım.

Będę w mieście.

Odamda olacağım.

Będę w moim pokoju.

Arkadaşın olacağım.

Zostanę twoją przyjaciółką.

Seni izliyor olacağım.

Będę cię obserwował.

Yarın orada olacağım.

Będę tam jutro.

Tom'un evinde olacağım.

Będę u Tom'a.

Derhal orada olacağım.

Zaraz tam będę.

Ona sahip olacağım.

Będę to miał.

Ben çatıda olacağım.

Będę na dachu.

Ben ofiste olacağım.

Będę w biurze.

Gürültüden şikayetçi olacağım.

Zamierzam poskarżyć na hałas.

Kitap okuyor olacağım.

Będę czytał książkę.

Sabah evde olacağım.

Będę w domu rano.

Yarın evde olacağım.

Jutro będę w domu.

Çok dikkatli olacağım.

Będę bardzo ostrożny.

Bir avukat olacağım.

Będę prawnikiem.

Kendi yolumda olacağım.

Będę się już zbierać.

- Ben hemen orada olacağım.
- Ben derhal orada olacağım.

Zaraz tam będę.

Ben senin garantörün olacağım.

Mogę być twoim żyrantem.

Bir gün doktor olacağım.

Kiedyś zostanę lekarzem.

Beni istersen burada olacağım.

Będę tu gdybyś mnie potrzebował.

Çok geçmeden seninle olacağım.

- Przyjdę do ciebie za chwilę.
- Przyjdę do pana za chwilę.
- Przyjdę do pani za chwilę.

Ben senin avukatın olacağım.

Będę twoim adwokatem.

Bütün gün etrafta olacağım.

- Będę się tu kręcił cały dzień.
- Będę w pobliżu przez cały dzień.
- Cały dzień będę w okolicy.

Pekala, tam orada olacağım.

Dobrze, zaraz tam będę.

Ona karşı iyi olacağım.

Będę dla niego dobry.

Ben yarın meşgul olacağım.

Jutro będę zajęty.

- Yediye kadar dönmüş olacağım, söz veriyorum.
- Vallahi yediye kadar dönmüş olacağım.

Wrócę przed siódmą, obiecuję.

Birkaç günlüğüne kasabanın dışında olacağım.

Będę poza miastem przez kilka dni.

Zorlukların olduğunda sana yardımcı olacağım.

Gdybyś miał problemy, pomogę ci.

Ondan bir mektup bekliyor olacağım.

Będę oczekiwać od niej listu.

Burada senin için bekliyor olacağım.

Będę tu na ciebie czekał.

Bir dakika içinde seninle olacağım.

- Zaraz do ciebie dołączę.
- Zaraz się panią zajmę.
- Zaraz do was przyjdę.
- Dołączę do was za minutę.
- Za chwilę się państwem zajmę.

Ben bir gün ünlü olacağım.

- Pewnego dnia będę sławna.
- Pewnego dnia będę sławny.

Bir hafta içinde İngiltere'de olacağım.

Za tydzień będę w Anglii.

Birkaç dakika içerisinde hazır olacağım.

- Będę gotowy za moment.
- Za kilka chwil będę gotów.

Sanırım yarın tamamen kel olacağım.

Chyba jutro będę zupełnie łysy.

Yarın oraya gitmek zorunda olacağım.

- Muszę tam jutro iść.
- Muszę tam jutro jechać.

Nerede olursam olayım, senin yanında olacağım.

I gdziekolwiek będę, będę tam dla was,

Ama bunu ortaya ben çıkarmış olacağım

a teraz zostało odkryte

Ne olursa olsun senin yanında olacağım.

Cokolwiek się wydarzy, zawsze jestem po twojej stronie.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

W przyszłym miesiącu będę miał szesnaście lat.

Gelecek doğum günümde on altı olacağım.

Następnym razem będę obchodzić swoje szesnaste urodziny.

Önümüzdeki yıl on altı yaşında olacağım.

W następnym roku będę miał szesnaście lat.

Ben gelecek yıl on yedi olacağım.

W następnym roku będę miał siedemnaście lat.

Yarın bu zaman kütüphanede çalışıyor olacağım.

Jutro o tej porze będę się uczył w bibliotece.

Tom'a bir şey olmayacağından emin olacağım.

Upewnię się, że nic się nie dzieje z Tomem.

Gelecek hafta iş için Boston'da olacağım.

W przyszłym tygodniu będę w Bostonie w interesach.

- Yarın mevcut olmayacağım.
- Yarın devamsız olacağım.

- Jutro mnie nie ma.
- Będę jutro nieobecny.

Elimden geldiğince kısa sürede orada olacağım.

Będę tam możliwie jak najszybciej.

Yarın doğum günüm ve on yedi olacağım.

Jutro są moje urodziny i będę mieć siedemnaście lat.

Ben mümkün olduğu kadar çabuk orada olacağım.

Będę tam tak szybko, jak mogę.

Tom buraya gelinceye kadar ben gitmiş olacağım.

Zanim Tom tutaj dotrze, mnie już nie będzie.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

Wezmę prysznic, ogolę się i włożę garnitur.

Hamlet'i eğer tekrar okursam, üç kez okumuş olacağım.

Gdybym przeczytał ponownie Hamleta, byłby to trzeci raz gdy go czytam.

- Ben bir fare kadar sessiz olacağım.
- Çıt çıkarmayacağım.

Będę cicho jak trusia.

Yarın doğum günüm ve 17 yaşını bitirmiş olacağım.

Jutro będą moje urodziny i ukończę 17 lat.

Bir veya iki hafta boyunca şehir dışında olacağım.

Będę poza miastem przez tydzień lub dwa.

Herhangi birinin bana ihtiyacı olursa burada ofisimde olacağım.

Jeśli ktoś będzie mnie potrzebował, będę tutaj w swoim biurze.

Bu gece bütün gece ayakta olacağım gibi görünüyor.

Dziś chyba zarwę nockę.

Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.

Nie wiem na pewno, ale myślę o zostaniu nauczycielem.

Yarın öğleden sonra buralarda olacağım, bu yüzden lütfen uğra.

Będę tu jutro koło południa, wpadnij proszę.

Beni bekle. Bir ya da on dakika içinde orada olacağım.

Zaczekaj na mnie. Będę tu za minutę, maksymalnie dziesięć.

Üniversiteden mezun olur olmaz yaşamak için yeni bir yer arıyor olacağım.

Jak tylko skończę studia, rozejrzę się za nowym lokum.

- Ne yazık ki gitmeni istemek zorunda olacağım.
- Korkarım gitmenizi rica etmek zorunda kalacağım.
- Korkarım gitmenizi istemem gerekecek.

Obawiam się, że będę musiał poprosić cię o wyjście.