Translation of "Kan" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kan" in a sentence and their english translations:

- Kan kaybediyorum.
- Kan kaybetmekteyim.

I'm bleeding.

- Kan kaybediyorsun.
- Kan kaybediyorsunuz.

You are losing blood.

- Kan kaybetmiyorsun.
- Kan kaybetmiyorsunuz.

- You're not bleeding.
- You aren't bleeding.

Kan, kan damarları aracılığıyla akar.

Blood flows through blood vessels.

- Biz kan kaybediyoruz.
- Kan kaybediyoruz.

We are losing blood.

Götümüzden kan alırlar lan, kan!

We will be so fucked!

kan rengine,

the color of blood,

Kan pompalıyorum.

Blood pumping. Whoo!

Kan kaybediyor.

He is losing blood.

Kan kaybediyorlar.

They are losing blood.

Kan değil.

It's not blood.

Kan vardı.

There was blood.

Kan kırmızıdır.

Blood is red.

Kan kaybediyorum.

I'm losing blood.

Sadece kan.

It's just blood.

Kan olacak.

There will be blood.

- O kan mı?
- Kan mı bu?

- Is that blood?
- Is this blood?

- Götümüzden kan alırlar lan, kan!
- Boku yiyeceğiz!

We will be so fucked!

Bir kan akıntısı ...

A stream of blood...

Çünkü kan kırmızı.

Blood is red.

Suda kan var.

There's blood in the water.

Tom kan kustu.

Tom vomited blood.

Köpek kan kaybediyor.

The dog is bleeding.

Kan bağışında bulun!

Donate blood.

Çok kan vardı.

There was plenty of blood.

Ben kan öksürdüm.

I coughed up blood.

Kan testi normaldir.

The blood test is normal.

Yüreğim kan ağlıyor.

My heart bleeds.

Tom kan kaybediyor.

- Tom is bleeding.
- Tom's bleeding.

Donörden kan al.

Take blood from the donor.

Kan kokusu alıyorum.

I smell blood.

Kan, kırmızı aktı.

The blood ran red.

Kan grubum A+.

My blood group is A+.

İdrarımda kan var.

There's blood in my urine.

Biraz kan kaybettin.

You've lost some blood.

Çok kan kaybettin.

- You've lost too much blood.
- You've lost a lot of blood.
- You lost a lot of blood.

Kan henüz ıslaktı.

The blood was still wet.

Sürekli kan kaybediyoruz.

We are continuously losing blood.

Çok kan kaybettim.

I lost a lot of blood.

Kan testimi beceremedim.

I failed my blood test.

Kan grubunuz nedir?

- What is your blood type?
- What's your blood type?

Kan kaybından ölmeyeceksin.

You won't bleed to death.

Yaradan kan aktı.

Blood flowed from the wound.

Yerde kan vardı.

There was blood on the floor.

O kan işiyor.

He's urinating blood.

O sadece kan.

It's only blood.

Duvara kan sıçratılmıştı.

The wall was splattered with blood.

Tom kan verdi.

Tom gave blood.

Mary kan kaybediyor.

Mary is losing blood.

Kan damarlarda akar.

Blood flows through the veins.

Tom kan öksürüyor.

Tom has been coughing up blood.

Kan parlak kırmızıydı.

The blood was bright red.

Yerde kan var.

There's blood on the floor.

Şırıngada kan vardı.

There was blood in the syringe.

Kan davası bitti.

The feud is over.

Kan vücutta dolaşır.

Blood circulates in the body.

Sen kan kaybetmiyorsun.

You're not bleeding.

Tom kan kaybetmiyor.

Tom isn't bleeding.

Tom kan kaybediyordu.

Tom was bleeding.

Biz kan kardeşleriz.

We're blood brothers.

Kan bağışında bulunmadım.

I didn't donate blood.

Tom kan bağışlıyor.

Tom is donating blood.

Bu kan değil.

- It's not blood.
- It isn't blood.

Hiç kan görmüyorum.

I don't see blood.

Kan basıncı sabitlenemez.

The blood pressure can't be determined.

Kan görmeye dayanamam.

I can't stand the sight of blood.

Kan lekesi çıkarılamaz.

- The blood-stain cannot be removed.
- The blood stain can't be removed.

Kan, yarasından akıyordu.

Blood flowed from his wound.

Yarasından kan sızıyordu.

Blood trickled from his wound.

Kan testi negatifti.

The blood test was negative.

Kan beynime çıktı.

I got furious.

Leyla kan havuzundaydı.

Layla was in a pool of blood.

Akyuvarlar kan hücreleridir.

Leukocytes are blood cells.

Tom kan bağışladı.

- Tom gave blood.
- Tom donated blood.

Halıda kan vardı.

There was blood on the carpet.

Ona kan nakledildi.

She was given a blood transfusion.

- Kan sudan daha yoğundur.
- Kan sudan daha koyudur.

Blood is thicker than water.

- Sen bir kan verici olamazsın.
- Kan bağışçısı olamazsın.

- You cannot be a blood donor.
- You can't be a blood donor.

- Ayakkabılarındaki kan mı?
- Ayakkabının üzerinde kan mı var?

Is that blood on your shoes?

- Sen hiç kan bağışladın mı?
- Hiç kan bağışladınız mı?
- Hiç kan bağışladın mı?

Have you ever donated blood?

- Kan ve şiddetten etkileniyorlar.
- Gözlerini kan ve şiddet bürümüş.

- They are fascinated by blood and violence.
- They're fascinated by blood and violence.

- Mümkün olduğunca kan bağışında bulunuyorum.
- Elimden geldiğince kan bağışlıyorum.

I donate blood as much as I can.

kan sayımlarım normale dönmüştü

my blood counts were back to normal,

Ve onun kan davalısı

and his blood feud

Tom kan tükürmeye başladı.

Tom began coughing up blood.

Yoldaki kan benim olmalı.

The blood on the road must be mine.

Hastanede kan örneğimi aldılar.

They took a sample of my blood at the hospital.

A kan nakli gereklidir.

A blood transfusion is necessary.

O, kan görünce bayıldı.

She fainted when she saw blood.

Her yerde kan vardı.

There was blood everywhere.

Yerde hiç kan yok.

There's no blood on the floor.

Ben kan görmeye dayanamıyorum.

I can't stand the sight of blood.