Translation of "Ile" in English

Her kelimenin ses ile, görüntüler ile, koku ile, tat ile,

Every word needs to connect to sounds and images

Nüfus ile.

million inhabitants.

Ç ile başlıyor ve N ile bitiyor.

It starts with CHI and ends with NA.

"Cat", "K" ile değil "C" ile yazılır.

"Cat" is spelled with a "C," not "K."

Annesi ile babasının

She tells me about the time

İbo ile Güllüşah

İbo and Güllüşah

Bin ile çarpın

multiply by thousand

Ve ölüm ile

and use it to make their bodies,

Kahkaha ile güldük.

We roared with laughter.

Mary ile ayrıldım.

I'm through with Mary.

Posta ile gönder.

Send it by mail.

Aktör ile tanıştı.

He became acquainted with the actor.

Bira ile başlayalım.

Let's start with beer.

Yüzme ile ilgileniyorum.

- I am interested in swimming.
- I'm interested in swimming.

Araba ile gidelim.

Let's go by car.

Tom ile konuş.

Talk to Tom.

Komplo ile suçlandı.

He was charged with conspiracy.

Tuş ile oynama.

- Do not play with the key.
- Don't play with the key.

Tom ile kal.

Stay with Tom.

Tom ile gidiyorum.

I'm going with Tom.

Tom ile konuşalım.

Let's talk to Tom.

Lori ile nişanlıyım.

- I'm engaged to Laurie.
- I'm engaged to Lori.

NTT ile çalışıyorum.

I'm with NTT.

Tom ile konuşacağım.

I'll have a talk with Tom.

Dondurma ile kutlayalım.

Let's celebrate with ice cream.

Ne ile ilgileniyorsunuz?

What are you interested in?

Bira ile başlıyorum.

I'm starting with beer.

Mary ile evlenmemeliydim.

I shouldn't have married Mary.

Çorba ile başlayalım.

Let's begin with soup.

Tom ile ilgilenecektim.

- I would've taken care of Tom.
- I would have taken care of Tom.

Mary ile evlenmeyeceğim.

I'm not going to marry Mary.

Tom arkadaşları ile.

- Tom is with his friends.
- Tom is with friends.

Taksi ile gideceğim.

I'm going to take a cab.

Tom ile oturacağım.

I'll sit with Tom.

Jane ile tokalaştım.

I shook hands with Jane.

Tom ile konuşuyorum.

I am talking with Tom.

Laurie ile nişanlıyım.

I'm engaged to Laurie.

Tom ile tartışmadım.

I didn't argue with Tom.

Tom ile evlenmemeliydi.

She should not have married Tom.

Tom ile ilgilenildi.

Tom has been dealt with.

Tom ile yalnızım.

I'm alone with Tom.

Tom ile geldim.

I came with Tom.

Tom ile çalışırım.

I work with Tom.

Tom ile gideceğim.

I'll go with Tom.

Tom ile çalışacağım.

- I'll work with Tom.
- I'm going to work with Tom.

Tom ile tartışıldı.

Tom is done arguing.

Sıra ile yapabiliriz.

We could take turns.

Metro ile geleceğim.

I'll come by subway.

Uygulama ile gelişeceksin.

You'll improve with practice.

Tom ile çalıştım.

I worked with Tom.

Dil ile oynayabiliriz.

We can play with the language.

Tartışma ile ilgilenmedi.

He was not interested in the debate.

Mayuko ile randevulaştım.

I made an appointment with Mayuko.

Tom ile tanıştım.

I'm acquainted with Tom.

Ne ile uğraşıyoruz?

What are we dealing with?

Fadıl ile konuşmalıyım.

I must talk to Fadil.

Tom ile konuştum.

I've spoken to Tom.

Tom ile konuşmalıydım.

- I should've talked to Tom.
- I should have talked to Tom.

Tom ile konuşamadım.

I couldn't talk to Tom.

Medya ile konuşmadım.

I didn't talk to the media.

Tom ile gittim.

I went with Tom.

Tom ile gitmeliydin.

- You should've gone with Tom.
- You should have gone with Tom.

Tom ile görülemem.

I can't be seen with Tom.

Tom ile çıkmıyorum.

I'm not going out with Tom.

Öğretmeni ile yattı.

He slept with his teacher.

Avukatım ile konuş.

Talk to my lawyer.

Tom ile konuştuk.

We talked to Tom.

Tom ile yaşadık.

We lived with Tom.

- Dağ kar ile kaplı.
- Dağ, kar ile kaplı.

The mountain is covered with snow.

- O, halası ile kalıyor.
- O, teyzesi ile kalıyor.

He is staying with his aunt.

- Tom, Mary ile birlikte.
- Tom, Mary ile beraber.

Tom is with Mary.

- Fotoğraf ile ilgileniyor musun?
- Fotoğraf ile ilgili misin?

Are you interested in photography?

- Kur'an bilim ile tutarlıdır.
- Kur'an, bilim ile uyumludur.

The Quran is consistent with science.

- Ben Tanrı ile konuştum.
- Ben Allah ile konuştum.

I talked to God.

- Tom, Mary ile çalışır.
- Tom, Mary ile çalışıyor.
- Tom, Mary ile birlikte çalışır.
- Tom, Mary ile beraber çalışır.

Tom works with Mary.

İştah yemek ile geliyor, ancak susuzluk içme ile gidiyor.

Appetite comes with eating, but the thirst goes away with drinking.

- ABD, Kanada ile komşudur.
- Birleşik Devletler, Kanada ile komşudur.

The United States borders Canada.

- Bir kirpi ile yaşıyorum.
- Bir kirpi ile birlikte yaşıyorum.

I live with a hedgehog.

- Tom sadece Mary ile geçinemiyor.
- Tom, Mary ile geçinemez.

Tom just can't get along with Mary.

- Tom, Mary ile evlenmeliydi.
- Tom'un Mary ile evlenmesi gerekirdi.

- Tom should have married Mary.
- Tom should've married Mary.

- Tom, Mary ile konuşmalıydı.
- Tom'un Mary ile konuşması gerekirdi.

- Tom should've talked to Mary.
- Tom should have talked to Mary.

- Tom, Mary ile gitmeli.
- Tom'un Mary ile gitmesi gerekiyor.

Tom ought to go with Mary.

Tom ile anlaşmak zor değildi ama Mary ile zordu.

Tom wasn't difficult to get along with, but Mary was.

- Sami, Leyla ile muhabbet ediyor.
- Sami, Leyla ile konuşuyor.

Sami has been talking to Layla.

- Tom, Mary ile konuşmayı bıraktı.
- Tom, Mary ile konuşmayı durdurdu.
- Tom, Mary ile konuşmayı kesti.

Tom stopped talking to Mary.

- Sami, savcı ile anlaşma yaptı.
- Sami, savcı ile anlaşmaya vardı.
- Sami, savcı ile anlaşma sağladı.

Sami cut a deal with the prosecutor.

Doğdukları ülkenin kültürü ile

I found that these young men were torn apart

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

by recommendation number three:

Şiddet ile hırsızlık yapılabilir.

Sometimes with a violent assault.

Bu karalama ile uğraşırken,

As I work through this doodle,

Para ile aranız nasıldır?

What is your relationship to money?

Şimdi annesi ile yaşıyor.

She lives with her mama now.

Priya ile çalışmaya başladığımda,

When I started working with Priya,

Edebiyat ile etkileşimlerim sayesinde

Through my interactions with literature,

Çeviri ile etkileşime geçin,

Interact with translation,