Translation of "Yakıtı" in English

0.002 sec.

Examples of using "Yakıtı" in a sentence and their english translations:

Onların yakıtı yok.

They don't have fuel.

Pasifiğin ortasında onların yakıtı bitti.

They ran out of fuel in the middle of the Pacific.

Şehre varmadan önce arabanın yakıtı bitti.

The car ran out of gas before reaching the city.

Bu motor en çok yakıtı tüketiyor.

This engine consumes the most oil.

Petrol, suyu, elektriği, yakıtı düşük faizli kredileri sağladı....

Oil has subsidised water, electricity, fuels, low interest loans…

Hava yolları, jet yakıtı için yakıt firmalarına ödeme yapar.

Airlines pay oil companies for jet fuel.

Yıldızlar büyüktür, çünkü onlar sıcaktır; onların yakıtı bittiğinde, onlar çökerler.

Stars are big, because they're hot; when their fuel is exhausted, they collapse.

- İki dakika sonra arabamızın yakıtı bitti.
- İki dakika sonra arabamızın benzini bitti.

Our car ran out of gas after two minutes.

Ancak yolculuk için gerekli tüm malzemeleri, ekipmanı ve yakıtı taşıyacak kadar büyük bir uzay aracının

But a spacecraft large enough to carry all the necessary supplies, equipment and fuel