Translation of "Şehre" in English

Şehre gidiyorum.

I'm going to town.

Şehre gidelim.

Let's drive into the city.

- Şehre inmek istiyorum.
- Şehre gitmek istiyorum.

- I want to go to the city.
- I want to go into town.
- I want to go to town.
- I want to go downtown.

Şehre neden gittin?

Why did you go to the city?

Şehre doğru yürüyelim.

Let's walk toward town.

Şehre gitmek istiyorum.

- I want to go into town.
- I want to go to town.

Şehre gitmem gerekiyor.

- I have to go to the city.
- I need to go into town.

Şehre sirk geldi.

The circus has come to town.

Şehre otobüsle gitti.

He went to the city by bus.

- Hangi yol şehre gidiyor?
- Şehre hangi yol gidiyor?

Which road leads to town?

- Şehre inmek istiyorum.
- Şehre gitmek istiyorum.
- Kente gitmek istiyorum.

I want to go to the city.

...şehre akma vakti geldi.

it's time to hit the town.

Tom şehre otobüsle gitti.

Tom went to the city by bus.

Onu arabayla şehre bıraktım.

I gave her a lift to town.

Şehre sadece iki mil.

It's only two miles to the town.

Askerler şehre doğru ilerledi.

The soldiers advanced toward the town.

Sirk yarın şehre gelecek.

The circus will come to town tomorrow.

Tom şehre giden otobüste.

Tom is on the bus to the city.

O bizi şehre gönderiyor.

She sends us to the town.

Nehir şehre elektrik sağlıyor.

The river supplies the city with electricity.

Her cumartesi şehre giderler.

They go into town every Saturday.

Yarın kim şehre gidiyor?

Who is going into the city tomorrow?

Tom sizi şehre götürebilir.

Tom could take you to town.

Tom şehre geri döndü.

Tom headed back to town.

Şehre gitmek içimde yok.

I don't have it in me to go into the city.

Bu yol şehre gider.

This road goes to the city.

Göl, şehre su sağlar.

The lake supplies the city with water.

Arkadaşları benimle şehre gitti.

His friends traveled to the town with me.

Tom'un şehre döndüğünü duydum.

I heard that Tom is back in town.

Biz şehre doğru sürdük.

We drove into the city.

Tom şehre otobüsle gider.

Tom takes the bus to the city.

Tom, Mary'yi şehre götürdü.

Tom gave Mary a lift into town.

şehre giderek askerlik arkadaşıyla karşılaştı

went to the city and met his military friend

Bu şehre Küçük Kyoto diyoruz.

We refer to this city as Little Kyoto.

Burası şehre ne kadar uzaklıkta?

How far is it from here to the city?

Şehre demir yolu ile erişilebilir.

The town is accessible by rail.

Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.

The river furnishes electric power to the town.

Şehre girerken kulenin görüntüsünü kaybettik.

We lost sight of the tower as we entered the town.

Öğleden sonra, ben şehre yürüdüm.

In the afternoon, I walked in the city.

Ekmek almak için şehre giderim.

I go to the city to buy bread.

Tom'u şehre geri götürebilir misin?

Can you give Tom a ride back into the city?

Seni şehre geri götürebilir miyim?

Can I give you a ride back to the city?

O eğlenmek için şehre gitti.

He went to the city to have a good time.

O bu şehre geri dönüyor.

He is returning to this city.

Başkan bir helikopterle şehre uçuyor.

The president flies to the city in a helicopter.

Evimde kaldıktan sonra şehre gittik.

We went to the city after being at my house.

Bu şehre ikinci kez geliyorum.

I come to this town for the second time.

Çiftliklerini sattılar ve şehre taşındılar.

They sold their farm and moved to the city.

Yeni bir şehre taşınmayı düşünüyorum.

I'm thinking of moving to a new city.

Bu şehre "Küçük Tokyo" deriz.

We call this city "Little Tokyo."

Bu şehre Japon Danimarkası denir.

This city is called the Japanese Denmark.

Şehre seninle geri gidebilir miyim?

Can I get a lift back to the city with you?

Ben her gün şehre giderim.

I go into the city every day.

Tom, Mary'yi şehre geri götürdü.

Tom gave Mary a ride back to town.

Tom şu anda şehre dönüyor.

Tom is headed back to town right now.

Tom yeni bir şehre taşındı.

Tom moved to a new city.

Ve bu bir sonraki şehre taşınır.

and this moves on to the next town.

şehre inen tilki, aslan ve domuz

fox, lion and pig descending to the city

Bir otobüs bizi havaalanından şehre götürdü.

A bus transported us from the airport to the city.

Şehre gelen tüm yollar arabalar dolu.

All the roads leading into the city are full of cars.

Şehre varmadan önce arabanın yakıtı bitti.

The car ran out of gas before reaching the city.

Bu yol şehre giden tek yoldur.

This road is the only approach to the city.

Şehre geldik, orada bir hafta kaldık.

We came to the town, where we stayed for a week.

O, şehre gitmek için çiftlikten ayrıldı.

She left the farm to go to the city.

Bana şehre ne zaman ulaşacağımızı söyle.

Tell me when we reach the city.

- Şehre gitmek istiyorum.
- Kente gitmek istiyorum.

- I want to go to the city.
- I want to go to town.

Onlar demiryolunu sonraki şehre uzatmayı planlıyor.

They are planning to extend the railroad to the next town.

Şehre bir kılavuz nereden satın alabilirim.

Where can I buy a guide to the city?

Tom çok sık şehre girer mi?

Does Tom get into the city very often?

Şehre gittiğimde müzeleri sıklıkla ziyaret ettim.

When I traveled to the city, I often visited the museums.

Tom başka bir şehre taşınmak istedi.

Tom wanted to move to another city.

Şehre yeni bir havaalanı yapılacağı söyleniyor.

It's said that a new airport will be built in the city.

Moğollar şehre Ermeni ve Frank müttefikleriyle girdiler

As they stormed the city, the Mongols were joined by their vassal Armenian and Frankish

Küçük bir köy büyük bir şehre dönüştü.

A small village grew into a large city.

Onları orada tutun! Şehre girmelerine izin vermeyin!

Hold them there! Don't let them into the city!

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

Mother went to town to get some bread.

Onun bu şehre büyük bir bağlılığı var.

He has a great attachment to this town.

Tom gökyüzünün baş döndürücü yüksekliğinden şehre baktı.

Tom looked down upon the city from the dizzying height of the skyscraper.

O akşam şehre bir şey içmeye çıkıyor.

At night he goes out in the city to drink something.

Tom'un ailesi çiftliklerini sattı ve şehre taşındı.

Tom's family sold their farm and moved to the city.

Bazen bir İtalyan sokak müzisyeni şehre geldi.

Sometimes an Italian street musician came to town.

O doğduğu şehre veda etmek zorunda kaldı.

She was forced to say farewell to the city of her birth.

Şehre gitmek için her zaman metroya binerim.

I always take the subway, to go to the city.

Bu bir sonraki şehre giden tek yol.

This is the only road to the next town.

Artık uğramıyor. Belki farklı bir şehre taşındı.

Tom doesn't come around anymore. Maybe he's moved to a different city.

Dairelerin daha ucuz olduğu bir şehre taşındım.

- I moved to a city where the apartments were cheaper.
- I moved to a city with cheaper apartments.

Daha ucuz daireleri olan bir şehre taşındım.

- I moved to a city where the apartments were cheaper.
- I moved to a city with cheaper apartments.

- Bu şehri önemsiyorum.
- Bu şehre değer veriyorum.

I cherish this city.

Şehre yapılan saldırılarda ise büyük bir önem taşıdı

It was of great importance in the attacks on the city.

Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.

If you ever come to town, come to see me.

- O kasabaya hiç gitmedim.
- O şehre hiç gitmedim.

- I have never been to that town.
- I've never been to that town.

Belediye başkanı onun şehre yaptığı hizmetleri kabul etti.

The mayor acknowledged her services to the city.

Onun gittiği yönden onun şehre doğru gittiğini söyleyecektim.

From the direction that he was going in, I would say he was headed to town.

Bu iş başka bir şehre taşınma anlamına gelecektir.

This job will mean moving to another city.

Maria, Marcelina ve babası Jose şehre gitmek istiyor.

María, Marcelina and father José want to go to town.

Daha ılıman bir iklime sahip bir şehre taşındım.

I moved to a city with a milder climate.

- Bugün kasabaya gitmiyor musun?
- Bugün şehre gitmiyor musun?

Aren't you going to town today?