Translation of "Yakıt" in English

0.014 sec.

Examples of using "Yakıt" in a sentence and their english translations:

Yakıt sıkıntısı vardı.

There was a shortage of fuel.

Yakıt göstergesi bozuldu.

The fuel gauge is broken.

Makineye yakıt koymalıyız.

We must fuel the machine.

Yakıt borum kırık.

My fuel line broke.

Yeterli yakıt yoktu.

There was not enough fuel.

Yakıt göstergesine baktım.

I looked at the fuel gauge.

Araba çok yakıt harcar.

The car consumes a lot of fuel.

Tom yakıt göstergesine baktı.

Tom looked at the fuel gauge.

Yakıt seviyesi boşun altında.

The fuel level is below empty.

Arabadaki yakıt tankı dolu.

The fuel tank in the car is full.

Asla alevlere yakıt eklemeyin.

Never add fuel to the flames.

Arabam çok yakıt alır.

My car takes a lot of gas.

Benzin yakıt için kullanılır.

Gasoline is used for fuel.

O, sadece ateşe yakıt ekler.

It only adds fuel to the fire.

Fosil yakıt fiyatları tavana vurdu.

Fossil fuel prices shot through the roof.

Büyük arabalar çok yakıt kullanırlar.

Large cars use lots of gas.

Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

The aeroplane must carry some spare fuel.

Yakıt ekonomisi hakkında endişeli misin?

Are you worried about fuel economy?

Bu araba çok yakıt tüketir.

This car consumes a lot of fuel.

Fosil yakıt endüstrisi kar amacı güderken

The fossil fuel industry generates profits,

Petrol artık ucuz bir yakıt değil.

- Petrol is no longer a cheap fuel.
- Gasoline is no longer a cheap fuel.

Yeni bir yakıt tankeri denize indirildi.

A new oil tanker was launched.

Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.

I had my car filled up at the service station at the corner.

Petrol, yakıt olarak kömürün yerini alıyordu.

Petroleum was replacing coal as fuel.

Arabam büyükanneminkinden daha az yakıt tüketiyor.

My car burns less fuel than my grandmother's.

Büyük araçlar daha fazla yakıt yakar.

Larger cars use more gas.

Bu yakıt firmaları, yeni rezervler bulmasında

Those oil companies pay computer engineers

Bu makinede ne tür yakıt kullanıyorsunuz?

What kind of fuel do you use in this machine?

Bizim burada durup yakıt almamız gerekir.

We need to stop here and refuel.

Bu araba yakıt olarak çok ekonomiktir.

This car is very economical on gas.

Ciddi gıda ve yakıt sıkıntısı vardı.

There were severe shortages of food and fuel.

Uçağın, yakıt ikmali için inmesi gerekiyor.

The plane needs to land so that it can refuel.

Yakıt tasarrufu bu arabanın önemli bir avantajıdır.

Fuel economy is a big advantage of this car.

Tom arabasına haftada iki kez yakıt alır.

Tom puts gas in his car twice a week.

Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.

Small cars are very economical because of their low fuel consumption.

Yakıt maliyetinden dolayı denizaşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.

The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.

- Arabam oldukça az yakıyor.
- Arabam çok yakıt tasarrufludur.

My car gets pretty good gas mileage.

Daha az yakıt tüketmek çevre için daha iyidir.

Consuming less fuel is better for the environment.

Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.

İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.

Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.

Origen Elektrik Süreci doğal gazı bir yakıt deposuna gönderiyor.

So the Origen Power Process feeds natural gas into a fuel cell.

Hava yolları, jet yakıtı için yakıt firmalarına ödeme yapar.

Airlines pay oil companies for jet fuel.

Karbüratör sorun değildi. Yeni bir yakıt pompasına ihtiyacın vardı.

The carburetor wasn't the problem. You needed a new fuel pump.

Bu araba az yakıt tüketir ve daha çevre dostudur.

This car is less fuel-hungry and more environmentally friendly.

Alternatif yakıt kaynakları bulunamazsa, dünyamız bir enerji krizi geçirir.

Our world will have an energy crisis if alternative fuel sources are not found.

- O, daha az yakıt kullanan yeni bir motor icat etti.
- O, daha az yakıt tüketen yeni bir motor icat etti.

He devised a new engine to use less gas.

- Bu araba her bir litre yakıt başına on üç kilometre gidebilir.
- Bu araba bir litre yakıt başına on üç kilometre gidebilir.

This car can go thirteen kilometers for every liter of gasoline.

Deniz blokajları kıtlığa neden olmaya başlamıştı. Avrupa'da yiyecek ve yakıt ...

Bir uçuş sırasında uçak yakıt tüketirken uçağın ağırlığı sürekli değişir.

During a flight, an airplane's weight constantly changes as the aircraft consumes fuel.

Kömür, mangal kömürü, kok kömürü ve petrol koku yakıt olarak kullanılmaktadır.

Coal, charcoal, coal coke and petroleum coke are used as fuels.

Tom yakıt tasarrufu yapmak için otoyolda saatte 60 mil hızla sürer.

Tom drives at 60 mph on the highway in order to save fuel.

Boeing 747 dokuz saatlik bir uçuş için ne kadar yakıt taşır?

How much fuel does a Boeing 747 carry for a nine-hour flight?

Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.

Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.

Aya gidip gelirken üç astronot için yakıt, güç, kaynak ve yaşam alanı sağlayacaktı

It would provide fuel, power, supplies and living space for three astronauts as they

Bu 10 yıldan fazla sürdü, hangi en az yakıt aldı - ya da en azından

that has lasted more than 10 years, which has caused – or has at least fuelled – the

Tom bir Toyota FJ'yi satın aldı ama şimdi yakıt için önceki aracından çok daha fazla para ödüyor.

Tom bought a Toyota FJ, but now pays much more for fuel than his previous vehicle.