Translation of "Verirken" in English

Nefes verirken,

And as you breathe out,

Her zaman cevap verirken zorlanıyorum:

that's a little bit more difficult to answer,

Karar verirken kendi motivasyonunu yansıt.

Reflect on your own motives when making a decision.

Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.

The teacher was very fair when she marked our exams.

Tom Mary'nin geçmesine izin verirken kenara çekildi.

Tom stepped aside, letting Mary pass.

Biz o yıllarda bile kadına o kadar çok değer verirken

While we value women so much even in those years

. İmparator, Mareşallerine son emirlerini verirken en son Soult'a döndü ve

As he issued his final orders to his Marshals, the Emperor turned to Soult last and said,

Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.

As heavy fighting broke out, Napoleon still believed he faced only the enemy rearguard.

Ordusuna dinlenmesi için bir kaç gün süre verirken güneye gözcü birlikler gönderiyor.

He grants his army a few days to rest and sends scouting parties south.

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, herhangi bir ürünü alıp almayacağımıza karar verirken fiyat baskın faktör haline gelir.

Especially during times of economic crisis, price becomes a dominant factor in deciding whether to buy any product.