Translation of "Kadar" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kadar" in a sentence and their english translations:

Bu kadar.

That's it.

Ne kadar?

- How much is it?
- How much does this cost?
- How much does it cost?

Rusya'ya kadar ,

to Russia,

Yarına kadar.

Until tomorrow.

"ne kadar gerekiyorsa o kadar" programı.

to ensure that these women can really begin to heal.

Ne kadar tehlike, o kadar onur.

The more danger, the more honor.

Onu ne kadar o kadar üzdü?

What made her so sad?

İstasyona kadar yürümem ne kadar sürecek?

How long will it take me to walk to the station?

- Ne kadar naziksiniz!
- Ne kadar naziksiniz.

How kind of you!

Akşam yemeğine kadar ne kadar sürer?

How long will it be to dinner?

- Yaza kadar bekleyemem.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.

I can't wait till summer.

Hayat bu kadar kadar kolay olabilirdi.

Life could be so easy.

İstediğim kadar geç saatlere kadar yatmayabilirim.

I can stay up as late as I want.

- Borcun ne kadar?
- Ne kadar borçlusun?

How much do you owe?

- Ne kadar anladın?
- Ne kadar öğrendin?

How much have you found out?

- Ne kadar biliyorsun?
- Ne kadar tanıyorsun?

How much do you know?

Şimdiye kadar Boston'u ne kadar seviyorsun?

How do you like Boston so far?

- Ne kadar uzunsun?
- Boyun ne kadar?

How tall are you?

- İstediğin kadar al.
- İhtiyacın kadar al.

Take as long as you need.

Ne kadar çabuk o kadar iyi.

Sooner would be better.

Ne kadar geç saate kadar açıksınız?

How late are you open?

Ne kadar geç saatlere kadar arayabilirim?

I knocked a glass off the table.

Ne kadar meraklıysan o kadar iyi.

The more curious you are, the better.

"Pekin'de ne kadar kalacaksın?" "Pazara kadar."

"How long will you remain in Beijing?" "Until Sunday."

Moskova'da ne kadar kalacaksın?" "Pazara kadar."

"How long will you remain in Moscow?" "Until Sunday."

Londra'da ne kadar kalacaksın?" "Pazartesiye kadar."

"How long will you remain in London?" "Until Monday."

"Roma'da ne kadar kalacaksın?" "Salıya kadar."

"How long will you remain in Rome?" "Until Tuesday."

"Paris'te ne kadar kalacaksın?" "Çarşambaya kadar."

"How long will you remain in Paris?" "Until Wednesday."

"Boston'da ne kadar kalacaksın?" "Perşembeye kadar."

"How long will you remain in Boston?" "Until Thursday."

"Tokyo'da ne kadar kalacaksın?" "Cumaya kadar."

"How long will you remain in Tokyo?" "Until Friday."

"Atina'da ne kadar kalacaksın?" "Pazara kadar."

"How long will you remain in Athens?" "Until Sunday."

Ne kadar beklersen, o kadar kötüleşir.

The more you wait, the worse it's going to get.

- Büroma kadar gel.
- Ofisime kadar gelin.

Come on up to my office.

İstediğimiz kadar geç saatlere kadar yatmayabiliriz.

We can stay up as late as we want.

Ben şimdiye kadar olduğum kadar formdayım.

I'm as fit as I've ever been.

Şimdiye kadar ne kadar petrol sızdı?

How much oil has spilled so far?

Şimdiye kadar ne kadar yatırım yaptın?

How much have you invested so far?

Şimdiye kadar ne kadar para kazandın?

How much money have you made so far?

- Öğlene kadar uyanmadım.
- Öğleye kadar uyanmadım.

I didn't wake up until noon.

- İstediğin kadar uyu.
- İstediğiniz kadar uyuyun.

Sleep as much as you want.

Şimdiye kadar ne kadar mesafe katettik?

How much distance have we covered so far?

Şimdiye kadar ne kadar para çaldın?

How much money have you stolen so far?

Şimdiye kadar ne kadar para biriktirdin?

How much money have you saved so far?

- İstediğin kadar kalabilirsin.
- Dilediğiniz kadar kalabilirsiniz.

Stay up as long as you want.

Kuşlar ne kadar yükseğe kadar uçabilir?

How high can birds fly?

- Kaça kadar yatmayacaksın?
- Kaça kadar ayaktasın?

How late will you stay up?

- Ben dönene kadar bekleyin.
- Ben dönene kadar bekle.
- Dönene kadar bekle.
- Dönene kadar bekleyin.

Wait until I come back.

- Ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.
- Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.

The sooner you do it, the better it is.

- Ne kadar sevimli!
- Ne kadar güzel!
- Ne kadar güzel bir kız!

How cute!

Ne kadar yaşlanırsak o kadar unutkan oluruz.

The older we grow, the more forgetful we become.

- O, ikiye kadar gelmedi.
- İkiye kadar gelmedi.

She did not come until two.

Ne kadar yaşlandıysa, o kadar çekici oldu.

The older he grew, the more attractive he became.

Ne kadar çok olursa, o kadar iyi.

The more, the merrier.

Şimdiye kadar ilk kez bu kadar hapşırdım.

This is the first time I've ever sneezed this much.

- O ne kadar büyük?
- Ne kadar büyük?

How large is it?

Ne kadar uzun yaşarsan, o kadar yaşlanırsın.

The longer you live, the older you get.

Onu tanıyıncaya kadar kadar onun konuştuğunu duymadım.

It wasn't until I heard him speak that I recognized him.

Ne kadar erken gidersen o kadar iyi.

The sooner you leave, the better.

Ne kadar yaşlanırsak, hafızamız o kadar kötüleşir.

The older we become, the worse our memory gets.

Siparişim gelene kadar ne kadar süre gerekiyor?

How long until my order arrives?

Ne kadar kazanırsan o kadar kaybetmek zorundasın.

The more you have, the more you have to lose.

Neden bu kadar sarhoş oluncaya kadar içiyorsun?

Why do you drink until you're this drunk?

Şimdiye kadar bu kadar meşgul olduğumu sanmıyorum.

- I don't think I've ever been this busy.
- I don't think that I've ever been this busy.

"New York'ta ne kadar kalacaksın?" "Cumartesiye kadar."

"How long will you remain in New York?" "Until Saturday."

- Öğleye kadar dönmelisin.
- Öğleye kadar dönmen gerekiyor.

- You are supposed to be back by noon.
- You're supposed to be back by noon.

Boyunuz ne kadar, ve kilonuz ne kadar?

How tall are you, and how much do you weigh?

Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi.

The less you know, the better.

- Şimdiye kadar iyi.
- Şimdiye kadar iyi gitti.

So far, so good.

Ne kadar çok yersen, o kadar şişmanlarsın.

The more you eat, the fatter you'll get.

İstasyona kadar bana eşlik edecek kadar nazikti.

She was kind enough to accompany me to the station.

Tom üç yaşına kadar ona kadar sayamazdı.

Tom couldn't count to ten until he was three years old.

Devam edemeyecek kadar yoruluncaya kadar Tom çalıştı.

Tom worked until he was too tired to continue.

Tom buraya gelene kadar ne kadar sürecek?

How long will it be until Tom gets here?

Ne kadar erken biterse o kadar iyi.

- The sooner it's over, the better.
- The sooner it's over the better.

Banka ne kadar geç saatlere kadar açık?

How late is the bank open?

- Bu kadar şımarık olma.
- Şımarma bu kadar.

Don't be so naughty.

- Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
- Ne kadar erken başlarsak o kadar erken bitiririz.

The sooner we start, the sooner we'll finish.

- Neden bu kadar sıkıntılısın?
- Neden bu kadar sıkılıyorsun?
- Neden bu kadar sorunlusun?
- Neden bu kadar sıkkınsın?

- Why are you so worried?
- Why are you so troubled?

- Ne kadar Avustralya’da kalacaksın?
- Ne kadar Avustralya’da kalacaksınız?
- Ne kadar Avustralya’da kalıyorsun?
- Ne kadar Avustralya’da kalıyorsunuz?

- How long will you stay in Australia?
- How long are you staying in Australia?

- Banka ne kadar geç saatlere kadar açık?
- Banka saat kaça kadar açık?
- Banka ne zamana kadar açık?
- Banka kaça kadar açık?

How late is the bank open?

- Neden bu kadar kızgınsın?
- Neden bu kadar öfkelisin?
- Niçin bu kadar kızgınsın?

- Why are you so angry?
- Why are you so mad?

- Sana ne kadar ödenecek?
- Ne kadar ödeme alacaksın?
- Sana ne kadar ödeyecekler?

How much will you get paid?

- Evrenin büyüklüğü ne kadar?
- Evren ne kadar büyük?
- Kâinatın büyüklüğü ne kadar?

How large is the universe?

- Ne kadar çok sevgi verirsen o kadar çok alırsın.
- Ne kadar çok seversen o kadar çok sevilirsin.

The more love you give, the more you get.

Sonsuza kadar cesur

Forever brave

Ne kadar garip.

Oh, how very whimsical.

Bu kadar basit.

It's that simple.