Translation of "Değer" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Değer" in a sentence and their arabic translations:

Değer yaratma.

صناعة القيمة.

Korunan değer sıradan bir değer değildir.

القيمة المحمية ليست فقط أي قيمة.

Gelecek buna değer.

إن المستقبل يستحق هذا العناء.

Değer biçilemediği için

لأنه لا يقدر

Değer yok edicileri mi?

مدمرو القيمة؟

Mükemmelliği kutlamaya değer buluyoruz?

وهناك نوع من من الاحتفال بالكمال؟

Ve bu düşünmeye değer.

ويستحق التفكير.

Sağlıklarında kayda değer gelişmeler kaydediyor:

يبلغون تحسنًأ ملحوظًا في صحتهم:

Tanınmaya değer olduğumu anlatmak istiyorum.

وأني أستحق التقدير.

Çocuklarımız kendilerine değer vermeyerek büyüyorlar

فأطفالنا ينمون ولا يقدّرون أنفسهم

Sevgi için her zaman değer.

الحب دائمًا جديرٌ بذلك.

Sevgi için her zaman değer

الحب دائمًا جديرٌ بذلك.

Acaba buna bakmaya değer mi?

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬

Birlikte milyonlarca dolarlık değer yarattılar,

جماعياً، خلقوا ملايين الدولارات،

Dolar, yen'e karşı değer kaybetti.

نقصت قيمة الورقة الخضراء ضد اليان.

Kuala Lumpur ziyaret etmeye değer.

كوالالمبور تستحق الزيارة.

Bu film yeniden görmeye değer.

هذا الفلم يستحق المشاهدة لمرة ثانية.

Kendinize verdiğiniz değer, para miktarınızla belirlenmez.

أن قيمتك الشخصية لا تتحدد بما تملكه من المال.

Ayrıca istek ve ihtiyaçlarına değer vermelisiniz.

عليك أيضًا أن تعطي القيمة لما يريده أو يحتاجه شخص آخر.

Özellikle bekârete değer veren bir kültürde,

إنه مشكل حضاري

Mükemmeliyetçiliği bir "değer" sembolü olarak görüyoruz.

نحن نميل لجعل الكمال كدلالة على الاستحقاق

Hem değer, hem de hacim açısından --

سواءً من حيث القيمة أو الحجم...

Ve son yıllardaki büyüme kayda değer.

وكان النمو عظيمًا في السنوات القليلة الماضية.

Kullanımında herhangi bir değer kaybı olmadan

هل يمكننا بعد ذلك استخدامها بشكل أساسي في مبنى جديد،

Lisa'nın yeni bir değer anlayışı var.

أنها تنمي شعور بالقيمة.

Doktorlarımıza ve hemşirelerimize artık değer verelim.

دعونا نقدر أطبائنا وممرضاتنا الآن.

İş hayatında az değer gördüğümü hissediyorum.

أشعرُ بأنني غير مُقدّر في العمل.

Peki, başarısızlıklar değer yaratmanın bir parçası mıdır?

لكن هل الفشل جزء من خلق القيمة؟

Dikkate değer, daha önemli bir şey var.

هناك شيء آخر جِدي يستحق انتباهنا.

Ancak haftanın muhtemelen hatırlamaya en değer anı

ولكن اللحظة التي لن أنساها في ذاك الأسبوع

Bence bu filmi iki kez görmeye değer.

أظنّ أنّ هذا الفلم يستحقّ المشاهدة مرّتين.

Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?

هل تعتقد أن هذا الكتاب يستحق القراءة؟

Kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

المكافات لكي أصفها ببساطة هي كل الأشياء التي تريدها

Eğer onların neye önem ve değer verdiğini anlamazsanız

إذا لم تفهم ما الذي يهتمون له وما يعطونه قيمة،

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

نحن نكشف هنا عن أربعة تريليون دولار هنا.

öğretmenlere de yeteri kadar değer vermiyoruz bu memlekette

نحن لا نقدر المعلمين بما فيه الكفاية في هذا البلد

Kadınlara dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar değer veriliyor

يتم تقييم النساء أكثر من أي مكان آخر في العالم

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

‫نحتاج لبعض المعونة هنا،‬ ‫لم تكن بالمجازفة التي تستحق.‬

Acaba buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

Bunun daha çok araştırmaya değer bir şey olduğunu düşündük.

فقد اعتقدنا أن هذه القضية هي الأكثر استحقاقًا للمزيد من البحث.

CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.

ك.أ: والشجاعة، أنّت تبحث عنها كصفة أساسية.

Değer veriyoruz böyle küçük yalanlarınada çokta önemsemiyoruz takılmıyoruz yani

نحن نقدر مثل هذه الأكاذيب الصغيرة ، ولا نهتم كثيرا.

Sessiz olun, ya da işitmeye değer bir şey konuşun.

قل خيرًا أو اصمت.

Mücadele etmeye değer bir şeyim olduğu için pes etmeyeceğim.

لن أستسلم لأني لدي شيء يستحق أن أكافح من أجله.

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

Biz o yıllarda bile kadına o kadar çok değer verirken

بينما نقدر النساء كثيرًا حتى في تلك السنوات

Ama bu sözleri gördüğüm an bunlarda paylaşmaya değer bir şey gördüm.

لكن هذه المرة عند رؤيتي لتلك الكلمات وجدت ما يستحق المشاركة.

Kayda değer bir şey yaptığınız ve en önemli olan şeyler onlar.

إنّها الأكثر أهمية حيث يمكنك تحريك الإبرة.

önyargısını engelleyen dini ve sosyal bir değer olarak gören nispeten muhafazakar Arap

العربية المحافظة نسبياً والتي ترى بالزواج الشرعي التقليدي

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

‫ولكن يجب أن أتناول الكثير من هذا الشيء‬ ‫للحصول على قدر جيد من الطاقة منه.‬

Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).

الدّالّتان جا وجتا تأخذان قِيمًا بين -1 و1 (تدخل -1 و1 أيضًا).