Translation of "Kaldılar" in English

0.016 sec.

Examples of using "Kaldılar" in a sentence and their english translations:

Benimle kaldılar.

They stayed with me.

Sessiz kaldılar.

They remained silent.

Birlikte yalnız kaldılar.

They were left alone together.

Yolcular sakin kaldılar.

The passengers remained calm.

Askerler sessiz kaldılar.

The soldiers remained still.

Öğrenciler sessiz kaldılar.

The students stayed quiet.

Arkadaşların geç kaldılar.

Your friends are late.

Onlar Tennessee'de kaldılar.

They remained in Tennessee.

Onlar arkadaş kaldılar.

- They remained friends.
- They stayed friends.

Oldukları yerde kaldılar.

They stayed where they were.

Onların hepsi sessiz kaldılar.

All of them remained silent.

Bir süre öyle kaldılar.

They stayed like that for a while.

Ayrıldıktan sonra arkadaş kaldılar.

They stayed friends after they broke up.

Onlar mekandan uzak kaldılar.

They stayed away from the place.

Onlar birbirlerine hayran kaldılar.

They admired each other.

Akşam yemeğine geç kaldılar.

They were late for dinner.

Planları hakkında sessiz kaldılar.

They kept silent about their plans.

Dost bir biçimde kaldılar.

They have stayed friendly.

Fadıl'ın çocukları içeride kaldılar.

Fadil's children stayed inside.

Sami'nin akrabaları yatıya kaldılar.

Sami's inlaws stayed overnight.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

so many aggressions in their lives.

Haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

they were exposed to the crusader armies doing

Bazı öğrenciler okula geç kaldılar.

Some of the students were late for school.

Evde kaldılar, çünkü yağmur yağıyordu.

They stayed at home, because it rained.

Kobe'de yeni bir otelde kaldılar.

They stayed at a new hotel in Kobe.

Kitabı defalarca okumak zorunda kaldılar.

They had to read the book many times.

Arabayı sırayla itmek zorunda kaldılar.

They had to take turns pushing the car.

Onlar kan ter içinde kaldılar.

They sweated gallons.

Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.

They admired the fine view from the hill.

Onlar her zaman geç kaldılar.

They were always late.

Onlar lüks bir otelde kaldılar.

They stayed at a luxury hotel.

Bir hafta boyunca otelde kaldılar.

They stayed at the hotel for a week.

Komşularımız evlerini satmak zorunda kaldılar.

Our neighbors were compelled to sell their houses.

Onlar bütün gece uyanık kaldılar.

They stayed awake all night.

Tom ve Mary arkadaş kaldılar.

- Tom and Mary remained friends.
- Tom and Mary stayed friends.

Tom ve Mary sessiz kaldılar.

Tom and Mary kept silent.

Onlar gelecekle yüzleşmek zorunda kaldılar.

They were forced to face the future.

Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.

They stayed in Rome till September.

Tom ve Mary mahsur kaldılar.

Tom and Mary are stranded.

- Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.

- They're late, as usual.
- You're late, as usual.

- Sami ve Leyla iletişim halinde kaldılar.
- Sami ve Leyla temas halinde kaldılar.

Sami and Layla stayed in touch.

İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

People suffered heavy losses in the eruptions.

Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.

It being very cold, they stayed at home.

Fabrikada 300 adamı kovmak zorunda kaldılar.

They had to fire 300 men at the factory.

Ebeveynim, bu seneki notlarımdan memnun kaldılar.

My parents were satisfied with my grades this year.

Yolcular bir deniz kenarı otelinde kaldılar.

The travelers stayed at a seaside hotel.

Tüm gün mecburen orada mı kaldılar?

Did they have to stay there all day?

Çok soğuktu, bu yüzden evde kaldılar.

It was very cold, so they stayed at home.

Onlar bir gün daha birlikte kaldılar.

They stayed one more day together.

Sahip oldukları parayı kullanmak zorunda kaldılar.

They had had to use what money they had.

Bina yıkılmasına rağmen, onlar hayatta kaldılar.

They survived, even though the building was destroyed.

Tom konuştuğunda, onların hepsi sessiz kaldılar.

When Tom spoke, they all remained silent.

Tom ve Mary birbirlerine sadık kaldılar.

Tom and Mary clung to each other.

Onlar bir an için sessiz kaldılar.

They were silent for a moment.

Tom ve John akademide birlikte kaldılar.

Tom and John roomed together at the academy.

Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.

They're late, as usual.

Onlar beş yıldızlı bir otelde kaldılar.

They stayed at a five-star hotel.

Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.

They had to abandon their vehicles in the snow.

Onlar bütün gece odada benimle kaldılar.

They stayed with me in the room all night.

Malzemelerini New York'ta almak zorunda kaldılar.

They had to buy their supplies in New York.

Tom ve ailesi depremde hayatta kaldılar.

Tom and his family survived the earthquake.

Tom ve Mary biraz geç kaldılar.

Tom and Mary are a little late.

Atlarını keskin kazıkların arasından geçirmek zorunda kaldılar,

horses through the hedge of stakes, while others dismounted and continued the attack

Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.

The car broke down, so they had to walk.

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.

Lincoln's parents remained poor all their lives.

Genç arkadaşlar bütün gece konuşarak ayakta kaldılar.

The teenage friends stayed up talking all night.

Ona zarar vermekten korktukları için sessiz kaldılar.

They kept silent for fear of offending her.

Onlar bütün gece boyunca odada benimle kaldılar.

They stayed in the room with me for the whole night.

Tom ve Mary ayrıldıktan sonra arkadaş kaldılar.

- Tom and Mary remained friends after they broke up.
- Tom and Mary stayed friends after they broke up.

Tom ve Mary birbirleriyle karşı karşıya kaldılar.

Tom and Mary confronted each other.

Onlar dört saat boyunca asansörde mahsur kaldılar.

They were stuck in the elevator for four hours.

Tom ve Mary planlarını değiştirmek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to change their plans.

Tom ve Mary dönüşlerini ertelemek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to postpone their departure.

Tom ve Mary balaylarını ertelemek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to postpone their honeymoon.

Tom ve Mary gezilerini ertelemek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to postpone their trip.

Tom ve Mary düğünlerini ertelemek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to postpone their wedding.

Tom ve Mary ayrıldıktan sonra dost kaldılar.

- Tom and Mary remained friends after they broke up.
- Tom and Mary stayed friends after they broke up.

Tom ve Mary iyi arkadaşlar olarak kaldılar.

Tom and Mary remained good friends.

Onlar sadece kendi çocuklarının hatırı için birlikte kaldılar.

They only stayed together for the sake of their children.

Onlar yarım saattir sıkışık bir trafikte saplanıp kaldılar.

They were held up in a traffic jam for half an hour.

O hastaydı ve bu yüzden onlar sessiz kaldılar.

He was ill, and so they were quiet.

Meksika yasalarına uymak için söz vermek zorunda kaldılar.

They had to promise to obey the laws of Mexico.

Daireyi almak için iki yıl beklemek zorunda kaldılar.

They had to wait two years to get the flat.

Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.

The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.

Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.

They had to change their schedule because the train arrived late.

Onlar planlanan zaman çizelgesine göre otuz dakika geç kaldılar.

They are thirty minutes late according to the planned timetable.

Tom ve Mary Avustralya gezilerini iptal etmek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to cancel their trip to Australia.

Tom ve Mary el ele tutuşurken manzaraya hayran kaldılar.

Tom and Mary admired the scenery as they held hands.

Tom ve Mary 2.30 da eve gitmek zorunda kaldılar.

Tom and Mary had to go home at 2:30.

Sami ve Leyla bir süre boyunca temas halinde kaldılar.

Sami and Layla stayed in touch for a while.