Translation of "Oldukları" in English

0.052 sec.

Examples of using "Oldukları" in a sentence and their english translations:

"Kadınlar, oldukları gibi?"

"Women, true to selves? "

Uyumlu oldukları görünüyor.

It would appear they're compatible.

Oldukları yerde kaldılar.

They stayed where they were.

Olayları oldukları gibi gör.

See things as they are.

Fiyatlar oldukları gibi kalırlar.

The prices remain as they were.

Olayları oldukları gibi görmeliyiz.

We must see things as they are.

İçinde oldukları tehlikeyi biliyorlardı.

They knew how much danger they'd be in.

Başta yalnız oldukları için yakalanırlar.

because they were lonely to begin with.

Baykuşların çok akıllı oldukları düşünülmektedir.

Owls are supposed to be very wise.

Onlar en mutlu oldukları yıllardı.

Those were the years when they were happiest.

Kirli oldukları için ellerimi yıkıyorum.

I wash my hands because they're dirty.

Fiyatlar oldukları gibi devam edecek.

Prices will continue as they are.

Güzel oldukları için orkideleri severim.

I love orchids because they are pretty.

Orada oldukları için dağlara tırmanırım.

I climb mountains because they are there.

Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

Please leave my things as they are.

Onların tüm sahip oldukları bu.

That's all they have.

Sahip oldukları tek şey sensin.

You're all they have.

Alman erkeklerinin utangaç oldukları söylenir.

German guys are said to be shy.

Tom şeyleri oldukları gibi seviyor.

Tom likes things the way they are.

Kirli oldukları için ellerimi yıkadım.

I washed my hands because they were dirty.

Peşinde oldukları şey bu değil.

That isn't what they're after.

Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.

It is said that the Japanese are very friendly to those that they know, and very indifferent to those they don't.

Japonların tanıdıkları kişilere karşı nazik oldukları fakat tanımadıklarına karşı oldukça soğuk oldukları söylenmektedir.

It is said that Japanese people are kind to people they know, but rather cold to those they don't.

Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.

Try to see things as they really are.

Sahip oldukları parayı kullanmak zorunda kaldılar.

They had had to use what money they had.

Fakir oldukları için diğerlerini hor görme.

Don't look down on others because they are poor.

Kitapları ve dergileri oldukları gibi bırakın.

Leave the books and magazines as they are.

Onların peşinde oldukları şey bu değil.

That's not what they're after.

Yeşil oldukları için Antep fıstığını sevmiyorum.

I don't like pistachios because they're green.

O gürültülü oldukları için onları cezalandırdı.

He chastised them for being noisy.

Onlara şimdilik oldukları yerde kalmalarını söyle.

Tell them to stay put for now.

Fakir oldukları için çok çalışmak zorundaydılar.

Being poor, they had to work hard.

O gürültülü oldukları için onları uyardı.

He admonished them for being noisy.

Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.

That's the house they were living in.

Onlar vejetaryen oldukları için et yemezler.

They can't eat meat because they're vegetarians.

Tom ve Mary oldukları yerde kalmalılar.

Tom and Mary should stay where they are.

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

What mattered most was that they were in menopause.

Oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

It'd be easy to imagine that Netflix algorithms,

Çoğu kadın makyajlı oldukları kadar genç değil.

Most women are not so young as they are painted.

Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.

Çok yağlı oldukları için tüm kızartmaları yemedim.

I didn't eat all the fries because they were too oily.

Fransızların flört etmede iyi oldukları doğru mu?

Is it true that the French are masters at flirting?

Çok küçük oldukları için gömlekleri iade ettik.

We returned the shirts because they were too small.

Rehineler yiyecekten yoksun oldukları için açlıktan öldüler.

The hostages starved because they were deprived of food.

Tom ve Mary etrafta oldukları için eğlenceliler.

Tom and Mary are fun to be around.

İşadamları bankalara borçlu oldukları parayı geri ödeyemedi.

Businessmen could not pay back money they owed the banks.

Sen şeyleri ait oldukları yere asla koymazsın.

You never put things back where they belong.

Onlar köpek oldukları için köpek gibi yaşıyorlar.

They live like dogs because they are dogs.

Tom ve Mary hayatta oldukları için şanslılar.

Tom and Mary are lucky to be alive.

Onlar yalnızca yapmak zorunda oldukları şeyi yaptılar.

They did only what they had to do.

Ama doğuştan daha üstün oldukları düşüncesinden dolayı değil.

but not because of some idea that they were innately superior.

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

-it means they then have the power to -[rattling continue] surge forward and strike.

Lambalarla değiştirilmesi dayanıklı oldukları için küresel ısınmayla mücadele

air conditioning. The replacement of regular light bulbs with compact

Organik sebzeler güvenli ve lezzetli oldukları için popülerdir.

Organic vegetables are popular because they're safe and tasty.

İnsanlar en çok evde oldukları zaman rahat eder.

People feel most at ease when they are at home.

Onlar yaşlı ayılar oldukları için kutup ayıları beyazdır.

Polar bears are white because they're old bears.

Tom ve Mary yapmak zorunda oldukları şeyi yaptılar.

- Tom and Mary did what they had to.
- Tom and Mary did what they had to do.

Bu olaya bazı politikacıların neden oldukları kabul edilmektedir.

Some politicians are considered to have caused that incident.

Tom ile Meryem'in birbirlerine aşık oldukları çok açık.

Tom and Mary are obviously in love with each other.

Onlar gömlekleri çok küçük oldukları için iade etti.

They returned the shirts because they were too small.

Ona her şeyi oldukları gibi kabul etmek öğretildi.

He's been taught to accept things as they are.

Nadir oldukları için, pandalar bir dünya hazinesi oldu.

Because of their rarity, pandas have become a world treasure.

Başarılı olacağına emin oldukları bir savaş planları vardı.

They had a battle plan they were sure would succeed.

Tom ve Mary sahip oldukları her şeyi kaybettiler.

- Tom and Mary lost everything they owned.
- Tom and Mary lost everything they had.

Tom Mary'den nerede oldukları hakkında yalan söylemesini istedi.

Tom asked Mary to lie about where they'd been.

Tom ve Mary hayatta oldukları için çok şanslılar.

Tom and Mary are very lucky to be alive.

Ve çok rahatlatıcı oldukları için bu sözler dehşet verici.

Because it makes you feel relieved, that word is awful.

Çalışmak zorunda oldukları saatleri düşünerek öğretmenlerin çoğu iyi geçinmiyor.

Most teachers don't make a decent living considering the hours they have to work.

Çok küçük oldukları için gömlekleri iade ettin, değil mi?

You returned the shirts because they were too small, right?

Bunu diğer işçiler yapmak zorunda oldukları için arabayı boşaltmayacağım.

I will not unload the car because other workers have to do that.

Bizim politikacılarımızın hepsinin çok yaşlı oldukları izlenimine katılıyor musun?

Do you get the impression that all of our politicians are too old?

İsfahan'ın erkeklerinin İran'ın en iyi ustaları oldukları iyi bilinir.

It is well known that the men of Esfahan are the best craftsmen of Iran.

Her zaman işleri ait oldukları yere geri koymaya çalışırım.

I always try to put things back where they belong.

Tom ve Mary birbirlerine sahip oldukları için çok şanslılar.

Tom and Mary are very lucky to have each other.

Ve doğarken sahip oldukları gücü görmeyi, nerede ve nasıl ise

and to see that the power they have being born where and when they have

Daha çok risk alma eğilimde oldukları artık bir sır değil

are more prone to risk-taking than children or adults,

Ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

But with European Kingdoms embroiled in intrigue and warfare against each other , hardly anyone

Dört bilgisayarım var ama çok eski oldukları için ikisini artık kullanmıyorum.

I have four computers, but two of them are so old I don't use them anymore.

Onun yerine bana söyleyebilir misin, neden ekrandaki gezegenler oldukları şekilde renklendirilmiştir?

Can you tell me instead, why the planets on the screen are coloured the way they are?

Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.

The coach called off the game because many of the players were down with the flu.

Bu civardaki kızların ne kadar güzel oldukları hakkında hiçbir fikrin yok!

You have no idea how pretty the girls are around here!

Ayrıca tüm adayların isimleri ve hangi parti veya seçmen grubuna ait oldukları

In addition, the names of all candidates and which party or voter group they belong to

Çadırlarımızı şimdi oldukları yerde sahilde bırakamayız. Eğer bırakırsak, su yükseldiğinde su altında kalacaklar.

We can't leave our tents on the beach where they are now. If we do, they'll be under water during high tide.

Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.

Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.

Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.

All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

When they bring their head back like that and they're coiled, it means they then have the power to surge forward and strike.

Akıllı insanlar söyleyecek bir şeyleri olduğu için ; aptallar, bir şey söylemek zorunda oldukları için konuşurlar.

Wise men talk because they have something to say; fools, because they have to say something.

Tom her ikisi de on üç yaşında oldukları için Mary'ye bir doğum günü hediyesi vermedi.

Tom hasn't given Mary a birthday present since they were both thirteen.

İnsan hakları mı? İnsan haklarını cehenneme gönderin, ait oldukları yere. Neokonların insan hakları hakkında düşündükleri şey budur.

Human rights? Send human rights to hell, where they belong. That's what the neocons think about human rights.

O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.

It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.

İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.

Now giants were upon the earth in those days. For after the sons of God went in to the daughters of men, and they brought forth children, these are the mighty men of old, men of renown.

Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.

Young kittens knead their mother's belly to stimulate her to produce milk, so when grown cats knead on you, it means they're happy and comfortable with you – just like you're their mama.