Translation of "Duyup" in English

0.335 sec.

Examples of using "Duyup" in a sentence and their english translations:

Bu biraz yangın alarmını duyup,

a little bit like hearing a smoke alarm going off

Tom'un bunu duyup duymadığından emin değilim.

I'm not sure whether Tom heard it or not.

- Bunu öğrenince kızdı.
- Bunu duyup sinirlendi.

He heard this and got angry.

Tom'un yaptığından pişmanlık duyup duymayacağını merak ediyorum.

- I wonder if Tom regrets what he did.
- I wonder whether Tom regrets what he did.
- I wonder whether or not Tom regrets what he did.

Tom senin Mary'den duyup duymadığını bilmek istedi.

Tom wanted to know if you've heard from Mary.

Sadece Tom'dan bir şey duyup duymadığını merak ediyordum.

I was just wondering if you'd heard anything from Tom.

Tom hakkında bir şey duyup duymayacağını anlamak istiyordum.

I wanted to see if you'd heard anything about Tom.

Başkalarının bu özelliğine hayranlık duyup onları takip etme eğiliminde oluruz.

we admire this trait in others and tend to want to follow him or her.

Tom Mary'nin de onun duyduğu aynı söylentileri duyup duymadığını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary had also heard the same rumors he'd heard.

Yarınki toplantıda ne tartışılacağı hakkında bir şey duyup duymadığını bilmek istiyordum.

I wanted to know if you'd heard anything about what's going to be discussed at tomorrow's meeting.

Tom ve Mary'nin konuştuklarını duyup duyamadığımı görmek için kulağımı kapıya bastırdım.

I pressed my ear to the door to see if I could hear what Tom and Mary were talking about.

Birinin bir şey görüp görmediğini ya da duyup duymadığını anlamak için birilerine soracağım.

I'll ask around to see if anyone's seen or heard anything.

Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.

Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.