Translation of "Duymadığını" in English

Bana onu duymadığını söyleme.

Don't tell me you didn't hear that.

Tom'un beni duymadığını mı düşünüyorsun?

Do you think Tom didn't hear me?

Tom kararından pişmanlık duymadığını söyledi.

Tom said that he doesn't regret his decision.

Tom'un bizi duymadığını umut ediyorum.

I hope Tom didn't hear us.

Tom hiç pişmanlık duymadığını söyledi.

Tom says he doesn't have any regrets.

Tom artık resme ilgi duymadığını söylüyor.

Tom says he's no longer interested in painting.

Tom Jackson'u hiç duymadığını bana söyleme.

Don't tell me you've never heard of Tom Jackson.

Tom bana hiç pişmanlık duymadığını söyledi.

- Tom told me he had no regrets.
- Tom told me he didn't have any regrets.
- Tom told me that he had no regrets.

Kız böyle bir kişiyi asla duymadığını söyledi.

The girl said that she had never heard of such a person.

Tom senin Mary'den duyup duymadığını bilmek istedi.

Tom wanted to know if you've heard from Mary.

Tom, Mary'nin şarkı söylediğini hiç duymadığını söylüyor.

- Tom says he's never heard Mary sing.
- Tom says that he's never heard Mary sing.

Sadece Tom'dan bir şey duyup duymadığını merak ediyordum.

I was just wondering if you'd heard anything from Tom.

Tom bana bizimle müzeye gitmeye hiç ilgi duymadığını söyledi.

- Tom told me he was not at all interested in going to the museum with us.
- Tom told me that he was not at all interested in going to the museum with us.
- Tom told me he wasn't at all interested in going to the museum with us.
- Tom told me that he wasn't at all interested in going to the museum with us.

Tom Mary'nin de onun duyduğu aynı söylentileri duyup duymadığını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary had also heard the same rumors he'd heard.

Yarınki toplantıda ne tartışılacağı hakkında bir şey duyup duymadığını bilmek istiyordum.

I wanted to know if you'd heard anything about what's going to be discussed at tomorrow's meeting.

Birinin bir şey görüp görmediğini ya da duyup duymadığını anlamak için birilerine soracağım.

I'll ask around to see if anyone's seen or heard anything.