Translation of "Büyütmek" in English

0.004 sec.

Examples of using "Büyütmek" in a sentence and their english translations:

Tom işini büyütmek istedi.

Tom wanted to expand his business.

Golf toplarını büyütmek sürtünmeyi artıracaktır.

Making golf balls bigger would increase drag,

O, etki yaptığı alanı büyütmek istedi.

He wanted to enlarge his sphere of influence.

Sami çocuklarını Müslüman olarak büyütmek istiyordu.

Sami wanted to raise his children as Muslims.

Çocuklarla, çocuklarını büyütmek için çalışan bekâr annelerle.

Especially where there are children, single mothers who have to raise them.

Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.

Sami's wife was left to raise her child alone.

Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.

You were in prison, so I had to raise our children by myself.

Tom ve Meryem'e tek maaşla altı çocuk büyütmek zor geliyordu.

Tom and Mary found it difficult raising six kids on one income.

Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.

It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.