Translation of "Sami'nin" in English

0.022 sec.

Examples of using "Sami'nin" in a sentence and their english translations:

Sami'nin mazereti

Sami's alibi was confirmed.

- Sami'nin cesedi ayrışıyordu.
- Sami'nin cesedi çürüyordu.

Sami's body was decomposing.

- Sami'nin ifadesi güçlüydü.
- Sami'nin tanıklığı güçlüydü.

Sami's testimony was powerful.

- Sami'nin evi yıkıldı.
- Sami'nin evi çöktü.

Sami's house collapsed.

- Sami'nin pikabı çalındı.
- Sami'nin plakçaları çalındı.

Sami's pickup was stolen.

- Sami'nin evliliği bozuldu.
- Sami'nin evliliği ekşiye döndü.

Sami's marriage turned sour.

- Sami'nin uçağı düştü.
- Sami'nin uçağı kaza yaptı.

Sami's plane crashed.

- Sami'nin gemisi alabora oldu.
- Sami'nin gemisi devrildi.

Sami's ship capsized.

- Sami'nin babası öldü.
- Sami'nin babası vefat etti.

Sami's dad passed away.

- Sami'nin videosu yüklendi.
- Sami'nin videosu upload edildi.

Sami's video was uploaded.

- Sami'nin bir dövmesi var.
- Sami'nin dövmesi var.

Sami has got a tattoo.

- Sami'nin cesedi teşhis edildi.
- Sami'nin cesedi tanımlandı.
- Sami'nin cesedinin kimliği tespit edildi.

Sami's body was identified.

Sami'nin evi yandı.

Sami's house was on fire.

Sami'nin problemi Sami'ydi.

Sami's problem was Sami.

Sami'nin başı dertte.

Sami got in trouble.

Leyla, Sami'nin lisesindendi.

Layla was from Sami's high school.

Sami'nin saçları dökülüyor.

Sami's hair fell out.

Sami'nin arabası çalışmayacak.

Sami's car won't start.

Sami'nin sırları vardı.

Sami had secrets.

Sami'nin kayığı çalınmıştı.

Sami's boat was stolen.

Sami'nin şeyleri çalınmıştı.

Sami's items were stolen.

Sami'nin başı çıkarıldı.

Sami's head was removed.

Sami'nin bebeği uyuyordu.

Sami's baby was sleeping.

Sami'nin davası bitmedi.

Sami's trial isn't over.

Sami'nin hayatı değişti.

Sami's life was changed.

Sami'nin tırnakları yoktu.

Sami had no nails.

Sami'nin notları düştü.

Sami's grades dropped.

Sami'nin çeki hazır.

Sami's check is ready.

Sami'nin hesapları donduruldu.

Sami's accounts are frozen.

Sami'nin gelmemesi gerekirdi.

Sami shouldn't have come.

Sami'nin bebeğini taşıyorum.

I'm carrying Sami's baby.

Sami'nin annesi Müslüman'dı.

Sami's mother was Muslim.

Sami'nin ilişkisi bitti.

Sami's affair is over.

Sami'nin mahkumiyeti onaylandı.

Sami's conviction was upheld.

Sami'nin ayakkabıları kayıptı.

Sami's shoes were missing.

Sami'nin kanseri yoktu.

Sami didn't have cancer.

Sami'nin çocukları yoktu.

Sami didn't have kids.

Sami'nin çocukları uyudu.

Sami's children slept.

Sami'nin karısı öldürüldü.

Sami's wife was murdered.

Sami'nin çocukları güvendeydi.

Sami's kids were safe.

Sami'nin karısı kayboldu.

Sami's wife went missing.

Sami'nin vücudu yanmıştı.

Sami's body was burnt.

Sami'nin katili yakalandı.

Sami's killer was caught.

Sami'nin çocukları olamazdı.

Sami couldn't have children.

Sami'nin yanardağı patladı.

Sami's volcano blew.

Sami'nin midesi bulanıyordu.

Sami was feeling nauseous.

Sami'nin öldürülmesi gerekiyordu.

Sami needed to be killed.

Sami'nin cesedi bulundu.

Sami's body was found.

Sami'nin gerekçesi vardı.

Sami had motive.

Sami'nin teorisi sorgulandı.

Sami's theory was questioned.

Sami'nin karısı Asyalıdır.

Sami's wife is Asian.

Sami'nin üniforması yoktu.

Sami was without his uniform.

Sami'nin aldanmaması gerekir.

Sami shouldn't be fooled.

Sami'nin kafasına vuruldu.

Sami was hit on the head.

Sami'nin sakinleşmesi gerekir.

Sami needs to calm down.

Sami'nin inancı sarsıldı.

Sami's faith was shaken.

Sami'nin arabası maviydi.

Sami's car was blue.

Sami'nin özgürlüğü bitti.

Sami's freedom is over.

Sami'nin hücresi arandı.

Sami's cell was searched.

Sami'nin duaları cevaplandı.

Sami's prayers were answered.

Sami'nin cesedi yakıldı.

Sami's body was cremated.

Sami'nin lastikleri yarılmıştı.

Sami's tires were slashed.

Sami'nin ayrıcalıkları kısıtlandı.

Sami's privileges were curtailed.

Sami'nin maskesi kaydı.

Sami's mask slipped.

Sami'nin yavaşlaması gerekir.

Sami should slow down.

Sami'nin telefonları dinlendi.

Sami's phones were wiretapped.

Sami'nin patlayıcıları vardı.

Sami had explosives.

Sami'nin araması kaydedilmedi.

Sami's call was not recorded.

Sami'nin evi soyuldu.

Sami's house has been burglarized.

Sami'nin parası kayboldu.

Sami's money disappeared.

Sami'nin evi yıkıldı.

Sami's house was demolished.

Sami'nin gitmesi gerekiyordu.

Sami was supposed to go away.

Sami'nin arabası çalışmadı.

Sami's car didn't run.

Sami'nin ağzı açıktı.

Sami's mouth was open.

Sami'nin evi kokuyordu.

Sami's house was smelling.

Sami'nin kızı ölüyordu.

Sami's daughter was dying.

Sami'nin astımı vardı.

Sami had asthma.

Sami'nin valizleri kayıptı.

Sami's suitcases were missing.

Sami'nin hayatı durdu.

Sami's life stopped.

Sami'nin kafası karışıktı.

Sami was confused.

Sami'nin pasaportu yoktu.

Sami didn't have a passport.

Sami'nin sorunları var.

Sami has issues.

Sami'nin arkadaşları eşcinseldir.

Sami's friends are gay.

Sami'nin sapığı hapiste.

Sami's stalker is in prison.

Sami'nin karnı ağrıyordu.

Sami had a stomachache.

Sami'nin tutuklanması gerekiyor.

Sami needs to be arrested.

Sami'nin ailesi yoktu.

- Sami had no family.
- Sami didn't have a family.

Sami'nin hediyesi hazır.

Sami's gift is ready.

Sami'nin kızı orada.

Sami's daughter is there.

Sami'nin yakalanması gerekiyordu.

Sami needed to be arrested.

Sami'nin gözlükleri kayboldu.

Sami's glasses disappeared.

Sami'nin annesi Mısır’daydı.

Sami's mom was in Egypt.

Sami'nin telefonu çaldı.

Sami's phone rang.

Sami'nin kızı hamileydi.

Sami's daughter was pregnant.

Sami'nin silahı yoktu.

Sami didn't have a gun.

Sami'nin gitmesi gerek.

Sami needs to go.

Sami'nin kapısı açıldı.

Sami's door opened.

Sami'nin kapısı açılmayacak.

Sami's door won't open.

Sami'nin arabası yoktu.

Sami didn't have a car.