Translation of "Alamıyor" in English

0.003 sec.

Examples of using "Alamıyor" in a sentence and their english translations:

Nefes alamıyor.

He can't breathe.

Sami nefes alamıyor.

Sami can't breathe.

Herkes ev alamıyor.

Not everyone can buy a house.

O, gözlerini ondan alamıyor.

He can't take his eyes off her.

Tom kendi kararlarını alamıyor.

Tom can't make his own decisions.

Herkes bir araba alamıyor.

Everyone can't afford a car.

O kendine bir araba alamıyor.

He can't buy himself a car.

Tom titiz olmayı göze alamıyor.

Tom can't afford to be choosy.

Tom Mary'yi düşünmekten kendini alamıyor.

Tom can't help thinking about Mary.

- Tom uykusunu alamıyor.
- Tom yeterince uyumuyor.

Tom doesn't get enough sleep.

Tom henüz emekli olmayı göze alamıyor.

Tom can't afford to retire yet.

Tom senin hakkında konuşmaktan kendini alamıyor.

Tom can't stop talking about you.

Tom ve Mary bir ev almayı göze alamıyor.

Tom and Mary can't afford to buy a house.

Bu ilaca ihtiyacı olan insanların çoğu onları alamıyor.

Many of the people that need these drugs can't afford them.

Artık tanıdığım hiç kimse dışarıda yemek yemeyi göze alamıyor.

No one I know can afford to eat out anymore.

O, bir araba satın almak istiyor fakat göze alamıyor.

She wants to buy a car, but she can't afford to.

Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.

Tom can't help wondering why Mary changed her mind.

Her şirket böyle pahalı bir olayı imzalamayı göze alamıyor.

Not every company can afford to underwrite such an expensive event.

- Tom kendini tutamıyor.
- Tom kendini alamıyor.
- Tom kendine hâkim olamıyor.

Tom can't help himself.

Tom bir çift yeni ayakkabıyı bile satın almayı göze alamıyor.

Tom can't even afford to buy a new pair of shoes.

Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.

- Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom can't help wondering whether he would've been better off if he'd gone to college.
- Tom can't help wondering whether he would have been better off if he'd gone to college.