Translation of "Titiz" in English

Tom titiz.

- Tom is fussy.
- Tom is picky.

Mary oldukça titiz.

Mary is quite picky.

Ben titiz değilim.

- I'm not fussy.
- I'm not finicky.

Çok titiz olma.

Don't be so choosy.

Daha titiz olmalıydım.

- I should've been more precise.
- I should have been more precise.

Tom titiz görünüyor.

Tom seems to be fussy.

Tom titiz değildir.

Tom isn't neat.

Sen titiz misin?

Are you finicky?

Tom çok titiz.

Tom is very choosy.

Titiz bir sesle konuştu.

She spoke in a querulous voice.

Tom'un titiz olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is fussy.
- I think that Tom is fussy.

O, işinde çok titiz.

- He is very meticulous in his work.
- He's very meticulous in his work.

Ben çok titiz değilim.

I'm not very fussy.

Tom'un titiz olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is finicky.
- I know Tom is finicky.

Titiz bir hakem maçı bozabilir.

A fussy referee can ruin a bout.

Tom yiyeceği hakkında çok titiz.

Tom is very particular about his food.

Tom her zaman titiz giyinir.

Tom is always meticulously dressed.

Tom titiz olmayı göze alamıyor.

Tom can't afford to be choosy.

Ben titiz bir yiyici değilim.

I'm a fussy eater.

Sen çok titiz bir yiyensin.

You're a very fussy eater.

Sami Bekir titiz bir araştırmacıydı.

Sami Bakir has been a meticulous investigator.

O çok titiz bir adam değildir.

He's not a very meticulous guy.

Ben senin o titiz yüzünü sevmiyorum.

I don't like that prissy face of yours.

Bu titiz olmak için gerekli değil.

It is not necessary to be meticulous.

O yaşlı adam titiz bir yiyicidir.

That old man is a fussy eater.

Tom eskiden olduğu kadar titiz değil.

Tom isn't as finicky as he used to be.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar titiz görünmüyor.

Tom doesn't seem to be as fussy as Mary seems to be.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar titiz görünmüyordu.

Tom didn't seem to be as finicky as Mary seemed to be.

Tom her şey hakkında çok titiz.

Tom is very meticulous about everything.

Tom önerisini çok titiz bir şekilde yaptı.

Tom made his suggestion very tactfully.

Tom'un titiz bir yiyici olduğundan oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom is a fussy eater.

Yayımlanmış mı, yayımlandığı dergi ne kadar titiz ve tutarlı?

Is it published, how rigorous is the journal?

Sanırım herkes benim biraz çok fazla titiz olduğumu düşünüyor.

I suppose everyone thinks I'm being a little too picky.

Endişelenme anne. O yemek hakkında titiz değil. O her şey yer.

Don't worry, Mom. He isn't particular about food. He eats anything.

çalışma için kahramanca bir kapasite, titiz bir hafıza ve ayrıntılara dikkat ve görev ve disipline bağlılık.

capacity for work, meticulous memory and attention  to detail, and devotion to duty and discipline.

- Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
- Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.

The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.

- Tom'un bu kadar seçici olacağını düşünmemiştim.
- Tom'un bu kadar titiz olacağını düşünmemiştim.
- Tom'un bu kadar zor beğenir olacağını düşünmemiştim.

- I didn't think Tom would be so picky.
- I didn't think that Tom would be so picky.