Translation of "çıkamazsın" in English

Dışarı çıkamazsın.

- You can't go out.
- You can't go outside.

Sen gerçekle başa çıkamazsın.

You can't handle the truth.

Bu odanın dışına çıkamazsın.

You're not allowed outside this room.

Sen ona karşı çıkamazsın.

You can't argue against it.

Bu kıyafetle dışarı çıkamazsın.

You can't go out dressed like that.

Böyle evden çıkamazsın küçük bey!

You can't leave the house like this, little man!

Bir kez içeri girersen, dışarı çıkamazsın.

- Once you're in, you can't get out.
- Once you get in, you can't get out.

Sahip olduğunuz ateşten dolayı, evden dışarı çıkamazsın.

With the fever that you have you cannot go out of the house.

- Bunu tek başına idare edemezsin.
- Bununla tek başına başa çıkamazsın.

You can't handle this alone.

Canın dışarı çıkmak istiyor mu? Pekala çıkamazsın; Çocukla birlikte her zaman burada kalmak zorundasın.

Do you feel like going out? Well you can't; you always have to stay here with the child.