Translation of "Tenga" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Tenga" in a sentence and their turkish translations:

Tenga usted.

Buyurun.

- Espero que Tom tenga razón.
- Ojalá que Tom tenga razón.

- Tom'un haklı olduğunu umuyorum.
- Umarım Tom haklıdır.

- No creo que tenga elección.
- No creo que tenga alternativa.

Fazla seçeneğim olduğunu sanmıyorum.

Por favor tenga cuidado

Lütfen dikkatli olalım

Quizá tenga muchas novias.

Belki onun çok sayıda kız arkadaşı vardır.

Espero que tenga éxito.

- Onun başaracağını umuyorum.
- Umarım başaracak.

Tom posiblemente tenga cáncer.

Tom kanser olabilir.

Tenga un buen día.

İyi günler.

Quizá Tom tenga problemas.

Belki de Tom'un sorunları vardır.

¡Tenga piedad de mí!

Acı bana!

Por el tiempo que tenga.

ışığa bir şey tutabilirim.

Quizá Tom tenga otros planes.

Belki Tom'un başka planları var.

Espero que Tom tenga razón.

Tom'un haklı olduğunu umuyorum.

Puede que Tom tenga cáncer.

- Tom kanser olabilir.
- Tom'da kanser olabilir.
- Tom kanserli olabilir.

Probablemente él no tenga éxito.

O, muhtemelen başarılı olmayacak.

Tal vez Tom tenga depresión.

Tom depresyonda olabilir.

- ¡Qué pena que no tenga un jardín!
- ¡Qué lástima que yo no tenga jardín!

- Bir bahçemin olmaması ne yazık.
- Ne yazık ki bir bahçem yok.

Una piedra para que tenga peso.

Ağırlık için de taş kullanacağım.

¿Hay algo que tenga que hacer?

Yapmam gereken bir şey var mı?

No creo que él tenga razón.

Onun haklı olduğunu sanmıyorum.

Haré lo que tenga que hacer.

Ben yapmam gerekeni yapacağım.

Todos queremos que Tom tenga éxito.

Hepimiz Tom'un başarılı olmasını istiyoruz.

Dile a Tom que tenga cuidado.

Tom'a dikkatli olmasını söyle.

No creo que tenga ningún amigo.

Onun hiç arkadaşı olduğunu sanmıyorum.

Tenga cuidado, no bote esos papeles.

Dikkatli ol. O kağıtları atma.

- ¡Tenga piedad!
- ¡Ten piedad!
- ¡Ten misericordia!

Merhamet et!

Es probable que ella tenga éxito.

O muhtemelen başaracaktır.

Tom quiere que Mary tenga cuidado.

Tom Mary'nin güvende olmasını istiyor.

"¿qué hace que tenga un buen día? o "¿qué hace que tenga un mal día"?

''Neden kötü bir gün geçiriyorum'' veya '' neden iyi bir gün geçiriyorum'' sorularına verdiğiniz yanıtlar

- De hecho, puede que tenga que ir.
- De hecho, puede que tenga que ir yo.

Gerçekten gitmek zorunda kalabilirim.

Iré a París cuando tenga suficiente dinero.

Yeterli param olduğunda Paris'e gideceğim.

¡No confíe, no tenga miedo, no pregunte!

Güvenme, korkma, sorma!

Desafortunadamente, no creo que ella tenga éxito.

Ne yazık ki, onun başarılı olacağına inanmıyorum.

No creo que Tom tenga muchos amigos.

Tom'un pek fazla arkadaşı olduğunu sanmıyorum.

Quiero que Tom tenga una vida decente.

Tom'un iyi bir yaşama sahip olmasını istiyorum.

No esperes que todo tenga una explicación.

Her şeyin bir açıklamasının olmasını bekleme.

Él va a volver cuando tenga hambre.

O acıktığında geri gelecektir.

Puede que tenga que despedir a Tom.

Tom'u kovmam gerekebilir.

Puede que tenga que ayudar a Tom.

Tom'a yardım etmem gerekebilir.

Tenga cuidado de no coger un resfriado.

Üşütmemek için dikkatli ol.

Te voy a escribir cuando tenga tiempo.

Zamanım olursa sana yazarım.

Probablemente tenga arriba de los cuarenta años.

Muhtemelen o kırk yaşının üstünde.

Te voy a llamar cuando tenga tiempo.

Zamanım olduğunda seni arayacağım.

Tenga cuidado, no deje caer la bandeja.

Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.

Tenga en cuenta lo que le digo.

Sana söylediğimi unutma.

No puedo creer que Tom tenga hijos.

Tom'un çocukları olduğuna inanamıyorum.

No tenga miedo de experimentar cosas nuevas.

Yeni şeyler denemekten korkmayın.

Tom no cree que Mary tenga razón.

Tom Mary'nin haklı olduğunu düşünmüyor.

Tom no cree que esto tenga sentido.

Tom bunun mantıklı olduğunu sanmıyor.

Pero no creo que tenga que ser así.

Ama bence bu böyle olmamalı.

Tenga paciencia por uno o dos días más.

Bir ya da iki gün daha sabret.

Ojalá no te tenga que encontrar de nuevo.

Keşke seninle tekrar karşılaşmak zorunda olmasam.

Hay una posibilidad de que ella tenga éxito.

Onun başarılı olma ihtimali var.

Me sorprende que Tom no tenga una bicicleta.

Tom'un bir bisikletinin olmamasına şaşırdım.

¿Crees que Tom todavía tenga amigos en Boston?

Tom'un hâlâ Boston'da kalan arkadaşları olduğunu düşünüyor musun?

Mejor tenga cuidado, está usted jugando con fuego.

Dikkatli olmak daha iyidir, ateşle oynuyorsun.

Tenga usted cuidado con él; es un conquistador.

Ona dikkat et. O bir Don Juan.

Esa sensación deseo que jamás nadie tenga que experimentarla.

hiç kimsenin asla yaşamasını dilemediğim bir duygu.

Solo he dormido dos horas, normal que tenga sueño.

Sadece iki saat uyudum. Uykusuz olduğuma şaşmamalı.

Aunque ella tenga muchas debilidades, yo confío en ella.

Çok fazla zayıf noktaları olmasına rağmen, ben ona güveniyorum.

Es una lástima que yo no tenga que adelgazar.

Ne yazık, zayıflamaya ihtiyacım yok.

Espero que Tom tenga más cuidado la próxima vez.

Tom bir dahaki sefere daha dikkatli olmasını umuyorum.

No podré terminarlo a menos que tenga tu ayuda.

Senin yardımını almadan onu bitiremeyeceğiz.

¿Crees que Tom todavía tenga muchos amigos en Boston?

Tom'un Boston'da kalan hâlâ bir sürü arkadaşı olduğunu düşünüyor musun?

Tom piensa que quizá María tenga un desorden alimenticio.

Tom, Mary'de bir yeme bozukluğu olabileceğini düşünüyor.

Finalmente, no pensemos que para que algo tenga valor

Ve son olarak, değerli olan şeyi yapmak için,

Hay una pequeña esperanza de que él tenga éxito.

Başaracağına dair biraz ümit var.

Queremos que todo el mundo tenga una feliz Navidad.

Herkesin iyi bir Noel geçirmesini isteriz.

No quiero decir que ser niño no tenga sus ventajas;

Bu, çocuk olmanın avantajı olmadığı anlamına gelmiyor.

Deje que el mar frente a Turquía no tenga tsunami

Bırakın Türkiye'yi hiçbir kapalı denizde tsunami olmaz

Es una lástima que Mary no tenga sentido del humor.

Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.

Mientras más cosas tenga, más voy a tener que limpiar.

Ne kadar çok şeyim varsa o kadar çok şey temizlemek zorunda kalacağım.

No confiés en nadie que tenga más de treinta años.

Otuzun üzerinde kimseye güvenme.

¿Crees que hay alguna posibilidad de que Tom tenga razón?

Sence Tom'un haklı olma ihtimali var mı?

Tan pronto tenga la oportunidad, vendré a hacer una visita.

Fırsat bulur bulmaz, bir ziyarete geleceğim.

Tan pronto tenga la oportunidad, te enviaré algo de dinero.

Fırsatını bulur bulmaz sana biraz para gönderirim.

Necesitamos a alguien que tenga algo de experiencia en administración.

Yönetimde biraz deneyime sahip birine ihtiyacımız var.

Tom no cree que hoy día tenga tiempo para ayudarte.

Tom bugün sana yardım edecek zamanı olduğunu düşünmüyor.

E intenten que su valor tenga más peso que su miedo.

ve cesaretinizin korkunuzu bastırmasına izin verin.

Quisiera alquilar el coche más barato que tenga por una semana.

Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.

Es un tic involuntario, por favor, no lo tenga en cuenta.

Bu istem dışı bir tik, lütfen görmezden gelin.

No me interesa nada de lo que Tom tenga para decir.

Tom'un söylemek zorunda olduğu hiçbir şeyle ilgilenmiyorum.

Quiero que Tom tenga una oportunidad de tener una vida digna.

Tom'un iyi bir yaşam için şansı olmasını istiyorum.

¿Piensas que ella no tenga nada que ver con el asunto?

Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?

Puede que eso no tenga nada que ver con nuestro problema.

Bunun bizim sorunla bir ilgisi olmayabilir.

¡Eh! Puede que no tenga dinero, pero todavía tengo mi orgullo.

Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.

Da igual la edad que tenga, un niño es un niño.

Kaç yaşında olduğu fark etmez, çocuk çocuktur.

No creo que tenga lo que se requiere para ser profesor.

Bir öğretmen olmak için gerekli yeteneklere sahip olduğumu sanmıyorum.

Tom ayuda a Mary porque quiere, no porque tenga que hacerlo.

Tom Mary'ye istediği için yardım ediyor, yapmak zorunda olduğu için değil.

- Puede que Luciano tenga gran apoyo popular, pero todavía le falta experiencia.
- Puede que Luciano tenga el respaldo del público, pero aún está en pañales.

Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.

"Me gustaría que mi maestra supiese que mi mamá quizá tenga cáncer

"Bu hafta anneme kanser teşhisi konulabileceği