Translation of "Salen" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Salen" in a sentence and their turkish translations:

salen tormentas solares

solar fırtınalar çıkıyor

Salen para Londres.

Onlar Londra'ya gidiyorlar.

Algunas veces salen muy mal

Bazen oldukça yanlış gidiyor.

En marzo salen muchas flores.

Mart ayında birçok çiçek açar.

Las estrellas salen de noche.

Yıldızlar gece ortaya çıkarlar.

Los equipos salen al campo.

Takımlar sahaya geliyor.

Ya no salen más episodios.

Artık yeni bölümler çıkmıyor.

Mis hijos rara vez salen.

Çocuklarım çok nadir dışarı çıkar.

Ovejas, ganado, ciervos. Y nunca salen.

Koyunların, büyükbaşların, geyiklerin. Ve asla çıkamazlar.

Y salen corriendo por el pasillo;

ve holden hızlıca koşuyorsun;

Solo salen a pastar de noche.

Sadece geceleri otlamaya çıkarlar.

Salen de la escuela para exigir acciones,

Hareket görmek için okulu bırakıyorlar,

Estos cinco machos salen en patrulla nocturna.

Bu beş erkek gece devriyesine çıkıyor.

El sol se hunde, las estrellas salen.

Güneş batıyor, yıldızlar doğuyor.

Dice que, cuando las cosas nos salen bien,

Diyor ki,işler tam da güzel giderken,

Salen a alimentarse de noche por lo general.

Genellikle gece vakti avlanıyorlar.

salen del hospital más discapacitados que cuando entraron.

hastaneyi geldiklerinden daha kötü terk ettikleri sonucuna varmış.

Tom y Mary parece que siempre salen juntos.

Tom ve Mary her zaman birlikte takılıyor gibi görünüyor.

Las entradas salen a la venta el lunes.

Biletler pazartesi ucuzlayacak.

- Muchos tipos de flores salen en la mitad de Abril.
- Salen muchos tipos de flores a mediados de abril.

- Birçok çiçek türü nisanın ortasında çıkar.
- Nisan ayı ortasında pek çok çeşit çiçek görünür.
- Nisan ortasında türlü türlü çiçek açar.

Las focas anilladas salen para descansar en el resplandor matutino.

Halkalı foklar sabah güneşinde dinlenmek için kendilerini yüzeye atar.

¿Cuántas veces en una hora salen los autobuses desde aquí?

Burada otobüsler saatte kaç kez kalkar?

Piensen en cuando salen de la clase de la Srta. Darling.

Cidden, Bayan Darling'in dersini terketmeyi düşünün.

El sol abrasador significa que muchos animales del desierto solo salen de noche.

Kavurucu güneş, çoğu çöl hayvanının sadece gece dışarı çıkması anlamına gelir.

- ¿De dónde salen los autobuses del aeropuerto?
- ¿De dónde parten los buses hacia el aeropuerto?
- ¿De dónde parten los autobuses para el aeropuerto?
- ¿De dónde salen los autobuses aeroportuarios?

Havaalanı otobüsleri nereden kalkıyor?

- Todos los que salen en la foto están sonriendo.
- Todos sonríen en la fotografía.

Resimdeki herkes gülümsüyor.

En ninguna parte salen los establos y las entradas para el cuidado de los caballos.

Hiçbir yerde ahır ve at bakım bileti çıkıyor.

Mi compañero de apartamento no escatima en dinero cuando se trata de comprar películas; las compra el día que salen, sin importar el precio.

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.