Translation of "Salía" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Salía" in a sentence and their turkish translations:

Salía siempre poniéndose poco maquillaje

Dışarı her seferinde hafif makyaj

Salía al mundo de nuevo,

Oraya geri dönüyor,

No salía de la guarida.

O yuvadan çıkmayacaktı.

Salía al mundo todos los días

Her gün kapıdan,

Y salía y sentía mucha curiosidad.

Ve meraklı bir şekilde dışarı çıkıyordu.

Le dispararon cuando salía del hotel.

Otelden ayrılırken, vuruldu.

Yo salía hacia París la mañana siguiente.

- Ertesi sabah Paris'e gidiyordum.
- Ertesi sabah Paris'e gidecektim.

Mary salía con un hombre más joven.

Mary daha genç bir adamla çıkıyordu.

Cuando entré en la habitación, él salía.

- Ben odaya girerken o odadan ayrıldı.
- Ben odaya girdiğim zaman,o çıkmıştı.

En la caja salía el nombre de Tom.

Tom'un adı kutunun üstündeydi.

La gente salía en masa por la puerta.

Kalabalık kapıdan dışarı çıktı.

Tom salía con Mary cuando ambos eran adolescentes.

Her ikisi de gençken Tom Mary ile çıkıyordu.

No podía analizar una palabra fonéticamente, no me salía.

Sözcüğü söylendiği gibi çıkaramazdım, olmuyordu.

Comenzó a llover justo cuando yo salía de casa.

Tam evden ayrılırken yağmur yağmaya başladı.

La gente salía de sus casas para escuchar su música.

İnsanlar onun müziğini dinlemek için evlerinden çıktılar.

- Había humo saliendo de la chimenea.
- Salía humo de la chimenea.

Bacadan duman yükseliyordu.

Vi a un hombre cuando salía de la estación de trenes.

Tren istasyonundan ayrılırken, bir adam gördüm.

- Tom se cansó de tener que pagar siempre que salía con Mary.
- Tom se cansó de tener que pagar siempre la cuenta cada vez que salía con Mary.

Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.

En el artículo de la revista salía que el yen iba a subir.

Dergi makalesi yenin değerinin yükseleceğini söyledi.

Puso la botella boca abajo y la agitó, pero aún así la miel no salía.

O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.

Cuando el único puente que salía de la ciudad fue volado demasiado pronto, 30.000 hombres se convirtieron en prisioneros.

Şehirden çıkan tek köprü çok erken yıkıldığında 30.000 adam esir düştü.