Translation of "París" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "París" in a sentence and their turkish translations:

París siempre será París.

Paris her zaman Paris olacak.

- ¿Estás en París?
- ¿Están en París?
- ¿Estáis en París?

Paris'te misiniz?

- ¿Estabais en París?
- ¿Estaban en París?

- Paris'te miydiniz?
- Paris'te miydiler?

- Estuve en París.
- He estado en París.
- He ido a París.

Paris'teyim.

- Quiero irme de París.
- Quiero dejar París.

- Paris'i terk etmek istiyorum.
- Paris'ten ayrılmak istiyorum.

- Mañana iré a París.
- Mañana me voy a París.
- Voy a París mañana.

Yarın Paris'e gidiyorum.

- ¿Cuándo viajarás a París?
- ¿Cuándo viajarán a París?

Paris'e ne zaman yolculuk edeceksiniz?

- He estado en París.
- He ido a París.

- Paristeydim.
- Paris'te bulundum.

¿Dónde está París?

Paris nerede?

Extraño tanto París.

Paris'i çok özlüyorum.

Fue a París.

Paris'e gitti.

Estoy en París.

Paris'teyim.

Estamos en París.

Paris'teyiz.

Fui a París.

- Paris'e gittim.
- Ben Paris'e gittim.

¿Está lejos París?

Paris uzak mı?

Voy a París.

Paris'e gidiyorum.

¿Están en París?

Onlar Paris'te mi?

Estaba en París.

Paristeydim.

¿Estáis en París?

Paris'te misiniz?

Reza por París.

Dualarımız Paris için.

¿Estás en París?

Paris'te misin?

¿Estamos en París?

Paris'te miyiz?

¿Estoy en París?

Paris'te miyim?

¿Estabas en París?

Paris'te miydin?

¿Estaba en París?

- Paris'te miydi?
- Paris'te miydim?

¿Estábamos en París?

Paris'te miydik?

- Nunca estuve en París.
- No he estado nunca en París.

Paris'te hiç bulunmadım.

- Jim dejó París ayer.
- Jim se fue ayer de París.

Jim dün Paris'ten ayrıldı.

Mañana llegará a París.

O yarın Paris'e varacak.

Él voló a París.

O, Paris'e uçtu.

Desearía estar en París.

Keşke Paris'te olsam.

Él partió a París.

O, Paris'e doğru yola çıktı.

He estado en París.

Paris'te bulundum.

Él viene de París.

Paris'ten geliyor.

Quería ir a París.

Paris'e gitmek istedim.

Querría estar en París.

Paris'te olmak isterdim.

Quiero ir a París.

Paris'e gitmek istiyorum.

Está nevando en París.

Paris'te kar yağıyor.

Hemos estado en París.

Biz Paris'te bulunuyoruz.

Él espera visitar París.

O, Paris'i ziyaret etmeyi umut ediyor.

Salgo para París mañana.

Yarın Paris'e hareket ediyorum.

Llegará mañana, a París.

O yarın Paris'e ulaşır.

Soy de París, Francia.

Ben Paris, Fransalıyım.

París está en Francia.

Paris Fransa'dadır.

Jim dejó París ayer.

Jim dün Paris'ten ayrıldı.

¿Cuándo llegasteis a París?

Paris'e ne zaman geldin?

Ella está visitando París.

O, Paris'i ziyaret ediyor.

Mañana viajaré a París.

Yarın Paris'e gidiyorum.

Es verano en París.

Paris'te yaz.

- No he estado nunca en París.
- Nunca he estado en París.

Paris'te hiç bulunmadım.

- Me muero por ver París.
- Me muero de ganas de ver París.

Paris'i görmek için can atıyorum.

- Recuerdo haberlo conocido en París.
- Recuerdo haberme encontrado con él en París.

Paris'te onunla görüştüğümü hatırlıyorum.

- He ido a París dos veces.
- He estado dos veces en París.

İki kez Pariste bulundum.

- Me gustaría estar en París en este momento.
- Desearía poder estar en París ahora.
- Ojalá pudiera estar en París ahora.

Keşke şu an Paris'te olabilsem.

No está lejos de París.

Paris'e uzak değildir.

París es mejor en otoño.

Paris sonbaharda en iyidir.

Él volará a París mañana.

O, yarın Paris'e uçuyor.

Me gustaría estar en París.

Paris'te olmak isterdim.

Nunca he estado en París.

- Paris'te hiç bulunmadım.
- Asla Paris'te bulunmadım.

Su sueño es visitar París.

Onun hayali Paris'i ziyaret etmek.

Hace mucho tiempo visité París.

Uzun süre önce Paris'i ziyaret ettim.

¿Cuántos hoteles hay en París?

Paris'te kaç tane otel var?

Compró un pasaje a París.

Paris için bir bilet satın aldı.

Me gustaría estudiar en París.

Paris'te öğretim yapmak istiyorum.

Esta calle está en París.

Bu cadde Paris'te.

Recuerdo haberlo conocido en París.

Onunla Paris'te tanıştığımızı hatırlıyorum.

Voy a París este otoño.

- Ben bu sonbaharda Paris'e gidiyorum.
- Önümüzdeki sonbaharda Paris'e gideceğim.

Me voy a París mañana.

Yarın Paris'e gidiyorum.

¿Cuándo has venido a París?

Paris'e ne zaman geldin?

¿Nunca has estado en París?

Asla Paris'te bulunmadın?

He visitado París una vez.

Paris'i bir kez ziyaret ettim.

- Me quedaré por tres meses en París.
- Me quedaré tres meses en París.

Paris'te üç aylığına kalacağım.

- Él fue a París por primera vez.
- Fue a París por primera vez.

Paris'e ilk kez gitti.

- ¿Qué tal tu primera noche en París?
- ¿Qué tal vuestra primera noche en París?

- Paris'teki ilk gecen nasıldı?
- Paris'teki ilk geceniz nasıldı?

- Él irá el próximo mes a París.
- Irá a París el mes que viene.

Gelecek ay Paris'e gidecek.

París es la capital de Francia.

- Paris, Fransa'nın başkentidir.
- Paris, Fransa'nın başşehridir.
- Paris, Fransa'nın başkenti.

¿Qué está de moda en París?

Paris'te moda nedir?

Ella fue desde Londres a París.

O, Londra'dan Paris'e gitti.

Él acaba de volver de París.

O, Paris'ten henüz döndü.

La capital de Francia es París.

Fransa'nın başkenti Paris'tir.

Mañana iré a París en coche.

Yarın arabayla Paris'e gideceğim.

Mañana iré en coche a París.

Yarın Paris'e arabayla gideceğim.

Dorothy debería estudiar arte en París.

Doroty Paris'te sanat çalışmak zorundaydı.

Todavía quedan 50 kilómetros hasta París.

Paris'e elli kilometre uzakta bulunuyor.

Está a 50 kilómetros de París.

Paris'e 50 kilometre var.

La policía le siguió hasta París.

Polisler onu Paris'e kadar izledi.