Translation of "Improbable" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Improbable" in a sentence and their turkish translations:

Es muy improbable.

Çok olası değil.

Es tan improbable.

Pek mümkün değil.

Eso puede ser improbable.

O muhtemel olmayabilir.

Eso es improbable que ocurra.

O muhtemelen olmayacak.

Me enamoré en un lugar improbable.

Ben alışılmadık bir yere aşık oldum.

Los expertos dicen que es improbable.

Uzmanlar bunun mümkün olmadığını söylüyor.

Es improbable que ocurra algo grave.

Ciddi bir şey olma ihtimali var.

Es improbable que Tom esté deprimido.

Tom'un kederli olması mümkün değil.

Todos creen en la victoria, aunque sea improbable.

Herkes, bu olası olmasa bile zafere inanır.

Sé que es muy improbable que cualquiera pueda ayudarme.

Birinin bana yardım edebilmesinin pek olası olmadığını biliyorum.

Creo que es improbable que las plantas sientan dolor.

Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.

- Creo que es altamente improbable que podamos escapar de esta prisión.
- Creo que es muy improbable que podamos huir de esta cárcel.

Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.

Tu explicación no cuela; es demasiado improbable para ser cierta.

Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.

Yo sé que es muy improbable que cualquiera me conozca.

Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.

Parecía improbable que Tom no viniera al cumpleaños de Mary.

Tom'un Mary'nin doğum günü partisine gelmemesi olası görünmüyordu.

Creo que es altamente improbable que Tom vaya a jugar bolos.

Bence Tom'un bowlinge gideceği uzak ihtimal

Sé que es muy improbable que podamos vender todas estas cosas.

Bütün bu şeyleri satabileceğimizin oldukça olası olmadığını biliyorum.

Creo que es improbable que yo pase el test de conducir.

Sürücü sınavını geçebileceğimin mümkün olmadığını düşünüyorum.

Es muy improbable que alguna vez veas un caballo por aquí.

Buralarda bir at göreceğiniz pek olası değildir.

Creo que es improbable que Tom venga solo a la fiesta.

Sanırım Tom'un partiye yalnız gelmesi mümkün değil.

- Sé que es muy improbable que vayamos a ver alguna ballena hoy.
- Yo sé que es muy improbable que vayamos a ver algunas ballenas hoy.

Bugün balina görmemizin pek olası olmayacağını biliyorum.

Creo que es altamente improbable que puedas hacer eso por ti mismo.

Senin onu tek başına yapabilmenin pek olası olmadığını düşünüyorum.

Creo que es improbable que cualquier tienda venda este modelo a ese precio.

Herhangi bir mağazanın bu modeli o fiyata satacağının olası olmadığını düşünüyorum.

Creo que es altamente improbable que vuelva a ver mi motocicleta robada otra vez.

Ben, benim çalıntı motosikletimi tekrar görmemin pek olası olmadığını düşünüyorum.

Creo que es altamente improbable que alguna vez consigamos cualquier ayuda del gobierno nacional.

Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.

Creo que es improbable que una situación como esta vuelva a ocurrir alguna vez.

Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.

Creo que es improbable que la próxima versión de Windows salga antes del final de este mes.

Windows'un bir sonraki sürümünün bu ayın sonundan önce çıkmasının olası olmadığını düşünüyorum.

Pienso que es improbable que extraterrestres similares a los que vemos en las películas hayan visitado nuestro planeta alguna vez.

Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.

Sé que es muy improbable que tú alguna vez quisieras salir conmigo, pero aún así tengo que preguntar al menos una vez.

Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.

Creo que es muy improbable que Tom no fuera consciente de que no se le permitiría entrar al museo sin sus padres.

Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.