Translation of "Grave" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Grave" in a sentence and their turkish translations:

¡Estoy grave!

Çok yoruldum!

TT: (Tono grave)

TT: (Pes ses çıkarıyor)

Más grave aún,

Daha da kötüsü,

Esto es grave.

Bu ciddidir.

Eso es grave.

O ciddi.

¿Es muy grave?

Gerçekten kötü mü?

- ¿Has tenido alguna enfermedad grave?
- ¿Ha padecido alguna enfermedad grave?

Hiç ciddi bir hastalık geçirdin mi?

Cometí un grave error.

Ciddi bir hata yaptım.

- ¿Es grave?
- ¿Es malo?

- Kötü mü?
- Bu kötü mü?
- Kötü müdür?

No es nada grave.

Bu ciddi bir şey değil.

La situación es grave.

Durum önemli.

¿Es grave esto, doctor?

Bu ciddi mi, doktor?

¿No suena eso grave?

Bu ciddi görünmüyor mu?

Esto es grave, Tom.

Bu ciddi, Tom.

Es una demencia bastante grave.

Tam gelişmiş bir bunama.

Sobre todo una, muy grave.

Bir tanesi çok ciddiydi.

Tom tuvo un grave accidente.

Tom büyük bir kaza geçirdi.

He descubierto un grave error.

Ciddi bir hata keşfettim.

Es una enfermedad muy grave.

Bu çok ciddi bir hastalıktır.

Ella cometió un grave error.

O, ciddi bir hata yaptı.

Y hay un problema más grave:

Bundan daha derin bir mesele var:

¿Jamás has tenido una enfermedad grave?

Senin hiç ciddi bir hastalığın olmadı değil mi?

El futbolista cometió un grave error.

Futbolcu büyük bir hata yaptı.

Es improbable que ocurra algo grave.

Ciddi bir şey olma ihtimali var.

TT: (De tono agudo a grave) Í.

TT: (önce tiz sonra pes) eeee

La situación es cada vez más grave.

Durum ciddileşiyor.

El niño luchaba contra una grave enfermedad.

Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.

¿Alguna vez has tenido alguna enfermedad grave?

Hiç ciddi bir hastalığa yakalandın mı?

La situación internacional se está poniendo grave.

Uluslararası durum önemli hâle geliyor.

Tom está enfermo, pero no es grave.

Tom hasta, ama ciddi değil.

¿Qué pasa si la situación es más grave?

peki ya durum daha ciddi ise

Están en grave riesgo de desarrollar enfermedades mentales,

akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

- Esto es muy grave.
- Esto es muy serio.

- Bu çok ciddi.
- Bu gerçekten ciddi.

El estado de mi amigo es muy grave.

Arkadaşımın durumu çok ciddi.

- No es un problema tan grave. Te preocupas demasiado.
- No es un problema tan grave. Usted se preocupa demasiado.

O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

A 48 pacientes con enfermedad coronaria moderada o grave

Orta veya şiddetli koroner hastalığı olan 48 hastaya

Cometí un grave error al elegir a mi esposa.

Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

Según el orden grave y la ubicación en los chamanes

Şamanlarda mezarı mertebesine ve konumuna göre

- Tom tiene un grave problema.
- Tom tiene un gran problema.

Tom'un büyük bir sorunu var.

El incremento de la delincuencia juvenil es un problema grave.

Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

Él padeció una grave enfermedad en el otoño de 1823.

1823 Sonbaharında ciddi bir hastalığı vardı.

- Tom tiene una voz profunda.
- Tom tiene una voz grave.

Tom'un pes bir sesi var.

Y en mi ausencia, los niños sufrían una negligencia tan grave

Yokluğumda çocuklar o kadar bakımsız kalmışlardı ki

«Ha estado enfermo.» «¿En serio? Espero que no sea nada grave.»

"O hastaydı." "Oh gerçekten mi, umarım ciddi bir şey değildir."

Afortunadamente, el fuego fue apagado antes de que fuera demasiado grave.

Neyse ki, yangın çok ciddi olmadan önce söndürüldü.

Tom estaba confinado en un hospital psiquiátrico debido a su grave locura.

Tom şiddetli delilik nedeniyle bir psikiyatri hastanesinde hapsedildi.

De hecho, mi paciente asmático grave está en mayor riesgo cuando está callado.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

MB: Ahora miren cómo las cuerdas vocales van de sonido agudo a grave.

MB: Ses tellerinin tizden pese doğru değişimine bakın.

- No tiene importancia.
- Nada grave.
- ¡No es para tanto!
- No es muy importante.

- O çok önemli değil.
- O önemli değil.

Tuve un dolor de cabeza grave ayer. Eso fue por qué estuve ausente.

Dün berbat bir baş ağrım vardı. Bulunmama nedenim oydu.

Sólo tienes que leer este artículo para ver qué tan grave fue el accidente.

Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.

Napoleón para la invasión de España, a pesar de sufrir una grave lesión en el camino.

yolda ciddi bir yaralanma geçirmesine rağmen İspanya'nın işgali için Napolyon'a katıldı .

Está haciendo una tormenta en un vaso de agua. Ese error mecanográfico no es tan grave como él dice.

O pireyi deve yapıyor. Bu yazım hatası gerçekten onun iddia ettiği kadar kötü değil.

Perder a la mayoría de sus elefantes ( posiblemente todos menos uno) es la única perdida grave para Hannibal en Trebia.

Fillerinin çoğunu kaybederek(büyük ihtimalle biri hariç hepsini) Hannibal için en büyük kayıp bu oluyor Trebia'da.

- Clonar personas implica un grave dilema ético.
- Clonar personas implica graves dilemas éticos.
- Clonar personas implica un enorme dilema ético.

İnsanları klonlamak ciddi etik sorunlara neden olur.

Parece que los aviones de la marina tuvieron un grave desatino con la navegación y bombardearon sus propias tropas por error.

Donanma jetlerinin navigasyonda önemli bir bozumu vardı ve onlar yanlışlıkla kendi askerlerini bombaladılar gibi görünüyor.