Examples of using "Escasez" in a sentence and their turkish translations:
Çok büyük bir eksiklik var.
ilaç eksikliği yaşayan yerleri gösteriyor.
Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- çaresizce ihtiyaç duyduğu, ancak yetersiz kalan bir nitelik.
Paranın sonu sevginin sonudur.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
1994'te Japonya'da su ve pirinç kıtlığı oldu.
Bir yerden sonra hammadde sıkıntısı çekmeye başlayacağız
İş yokluğu yüzünden, personelin yarısı işten çıkartıldı.
Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.
Bu ülkede petrol sıkıntımız yok.
Bu şehirde ciddi bir su sıkıntısı var, yani biz bazen banyo olmaktan vazgeçmeliyiz.