Translation of "Desarrollo" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Desarrollo" in a sentence and their turkish translations:

Recursos de desarrollo personal,

ayrıca kişisel gelişim, finansal eğitim

Afecta su aprendizaje y desarrollo.

bu onların öğrenmelerini ve gelişimlerini etkiliyor.

Y contribuir al desarrollo nacional.

ve adil bir toplum olması gerektiği.

Él es experto en desarrollo sustentable.

O, sürdürülebilir kalkınma konusunda bir uzmandır.

La idea central detrás de este desarrollo

Bu gelişmenin arkasındaki ana fikir

Han logrado un desarrollo económico tan espectacular,

ekonomik kalkınmada çok iyi performans göstermesinin temel nedeni

Que continuarán a contribuir al desarrollo sostenible.

katkı sağlamaya devam edecek yeni nesil uygulamalar geliştireceğiz.

Aquí el virus muestra su desarrollo aquí

işte virüs burada gelişimini gösteriyor

Con el dinero hacemos labores de desarrollo

Bu para sayesinde yollar ve köprüler için

Había un principio, un desarrollo y un final,

Başlangıcı, ortası ve sonu vardı.

Que liderará y conducirá el desarrollo del país.

ve çok yetenekli genç nüfusumuz olacak.

Para el desarrollo de una civilización verdaderamente avanzada.

gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

—Terminé con un acuerdo de desarrollo en Disney—.

İsteğim Disney'de geliştirme anlaşmasıyla neticelendi.

Él contribuyó bastante al desarrollo de la economía.

O, ekonominin gelişimine çok katkıda bulundu.

Y empecemos a plantearnos el desarrollo global del niño,

ve başlarız, çocuğun tüm gelişimini düşünerek başlarız-

Con respecto al desarrollo de las primeras civilizaciones agrarias,

batı kanadının etkili olduğunu düşünmüştük;

Pero tal vez el desarrollo de la vida compleja

ama karmaşık hayatın gelişimi için

De acuerdo con las teorías del desarrollo social humano,

İnsan sosyal gelişim teorilerine göre

Enseño a directores de desarrollo en todo tipo de equipos

Tüm gruplardaki gelişime açık direktörlere

Así que no podemos culpar solo al cerebro en desarrollo.

Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.

El desarrollo de la civilización tecnológica es una tercera barrera.

Teknolojik medeniyetin gelişimi üçüncü engel.

¿Qué es más importante, desarrollo económico o protección medio ambiental?

Hangisi daha önemlidir, ekonomik büyüme mi yoksa çevrenin korunması mı?

Juega un papel crucial en el desarrollo de la política.

Bu, politikanın gelişiminde önemli bir rol oynar.

No tenemos que elegir entre la educación y el desarrollo social.

Akademi ve sosyal gelişim arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

Donde dejemos de considerar el desarrollo de la personalidad del niño

ilişki merkezli sınıflar yaratarak

Y que ese desarrollo será un curso universitario en las universidades

ve bu oluşumun üniversitelerde lisans dersi olarak verilmesi,

La NASA se embarcó en años de investigación y desarrollo pioneros.

NASA yıllarca araştırma ve geliştirmeye öncülük etti.

- China es un mercado emergente.
- China es un mercado en desarrollo.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

Inmediatamente establece una compañía de desarrollo de software y hardware llamada Next

Hemen kendine Next adında yazılım ve donanım geliştirme şirketini kuruyor

La creatividad es un aspecto importante para el desarrollo del ser humano.

Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

Bell Labs, que fue el laboratorio de Investigación y desarrollo de AT&T,

AT&T'nin AR-GE laboratuvarı Bell Labs,

El 98% de las personas que pasan hambre viven en países en desarrollo.

Aç insanların % 98'i gelişmekte olan ülkelerde yaşar.

- Desarrollar conciencia política toma tiempo.
- El desarrollo de la conciencia política requiere tiempo.

Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.

Incluso después de 5 años de desarrollo y pruebas, todavía estaba plagado de defectos.

5 yıllık geliştirme ve testten sonra bile, hala kusurlarla doluydu.

Un niño en pleno desarrollo que no tiene mucha energía quizás necesita cuidados médicos.

Büyümekte olan enerjisi olmayan bir çocuğun belki de ilaçlara ihtiyacı vardır.

Japón garantizó a países en desarrollo un paquete de ayuda por 2 mil millones.

Japonya gelişmekte olan ülkelere 2 milyar yenlik bir yardım paketini taahhüt etti.

La escasez de ingenieros es el mayor cuello de botella para el desarrollo de nuestra compañía.

Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.

Von Braun había encabezado el desarrollo del mortífero cohete V2 de la Alemania nazi durante la Segunda

Von Braun, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın ölümcül V2 roketinin geliştirilmesine öncülük etmişti

La población urbana de la mayoría de los países en vías de desarrollo está incrementando muy velozmente.

Çoğu gelişmekte olan ülkelerde kentsel nüfus çok hızlı artıyor.

- Una campaña nacional por el ahorro de la energía está en desarrollo.
- Una campaña nacional para el ahorro de energía está en marcha.

Enerji tasarrufu için ulusal bir kampanya sürüyor.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

Toda persona, como miembro de la sociedad, tiene derecho a la seguridad social, y a obtener, mediante el esfuerzo nacional y la cooperación internacional, habida cuenta de la organización y los recursos de cada Estado, la satisfacción de los derechos económicos, sociales y culturales, indispensables a su dignidad y al libre desarrollo de su personalidad.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

El 26 de septiembre es el Día Europeo del Lenguaje. El Consejo de Europa quiere agudizar la atención en el patrimonio multilingüe de Europa, promover el desarrollo del multilingüismo y alentar a los ciudadanos a aprender idiomas. Tatoeba, como un medio para el aprendizaje de fácil acceso y como una comunidad activa, promueve un método muy práctico para el estudio y la apreciación de las lenguas.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.