Examples of using "Debí" in a sentence and their turkish translations:
Bilmeliydim bunu.
Onu söylememeliydim.
Onu yazmamalıydım.
Dün çalışmamalıydım.
Belki onu yapmamalıydım.
Ona bir not bırakmalıydım.
Daha fazla çalışmalıydım.
İlk olarak buraya gelmeliydim.
Parayı almalıydım.
Onu söylememeliydim.
Oturumu kapatmamalıydım.
Önce telefon etmem gerektiğini biliyorum.
Belki ona söylemeliydim.
Tabelaları okumalıydım.
Onu yapmamalıydım.
- Daha erken gelmeliydim.
- Daha önce gelmeliydim.
Zamanımı boşa harcamamalıydım.
Konferansa katılmalıydım.
Mary ile dans etmeliydim.
Önce Tom'la konuşmalıydım.
Bunu yapmamam gerektiğini biliyorum.
Daha eksiksiz olmalıydım.
Böyle bir şeyi satın almamalıydım.
- Keşke o kadar çok para harcamasaydım.
- Keşke bu kadar çok para harcamasaydım.
Bunu aylar önce yapmalıydım.
O kadar erken kalkmamalıydım.
Sana o sandvici yapmamalıydım.
Arabamı satmamalıydım.
O e-postayı göndermemeliydim.
Söylemem gereken şey budur.
Onu yapmanı istememeliydim.
Onu yapmamalıydım. Üzgünüm.
Oraya tek başıma gitmemeliydim.
Belki onu yapmamalıydım.
Dahil olmamalıydım.
Kulak misafiri olmamam gerektiğini biliyorum.
Bilgisayarımı almak için yüz dolar ödemek zorunda kaldım.
Tom'un kız arkadaşını asla öpmemeliydim.
Onu yememeliydim. Midem bulanıyor.
Tom'u görmeye gitmemeliydim.
O filmi izleyerek vaktimi boşa harcamamalıydım.
Buraya gelmemeliydim.
Bu konuda ailemle görüşmeliydim.
Daha kısa bir kullanıcı adı seçmeliydim.
- Bir torba patates kızartmasının hepsini yememeliydim.
- Patates çipsinin tüm torbasını yememeliydim.
Dün yatağa bu kadar geç gitmemeliydim.
- Bunu yapmamam gerektiğini biliyordum fakat yine de yaptım.
- Yapmamam gerektiğinin farkındaydım, ama yapmış bulundum.
Tek başıma gece geç saatlerde eve yürümemeliydim.
Daha erken gelmeliydim.
Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.
Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Dün geç yatmamalıydım.
Tom 2.30'a kadar burada olmadığında bir şeyin yanlış olduğunu bilmeliydim.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmamalıydım.
Son şişe birayı içmemeliydim.