Translation of "Hacerlo" in Turkish

0.065 sec.

Examples of using "Hacerlo" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Puedes hacerlo!
- ¡Tú puedes hacerlo!
- Puedes hacerlo.
- Podéis hacerlo.

- Onu yapabilirsin!
- Onu yapabilirsiniz.

- Puedes hacerlo.
- Podéis hacerlo.

Onu yapabilirsiniz.

- ¡Puedes hacerlo!
- ¡Tú puedes hacerlo!

Sen, onu yapabilirsin!

- Yo sé cómo hacerlo.
- Sé como hacerlo.
- Sé hacerlo.

Onun nasıl yapılacağını biliyorum.

- Puedes hacerlo, ¿no?
- Puedes hacerlo, ¿verdad?
- Podéis hacerlo, ¿verdad?

Onu yapabilirsin, değil mi?

- Puedo hacerlo yo mismo.
- Puedo hacerlo solo.
- Puedo hacerlo sola.

Onu kendim yapabilirim.

- Puedo hacerlo solo.
- Puedo hacerlo sola.

- Onu tek başıma yapabilirim.
- Onu yalnız başıma yapabilirim.

- Solía hacerlo.
- Yo acostumbraba a hacerlo.

Onu yapardım.

- ¿Puedes hacerlo solo?
- ¿Podés hacerlo solo?

- Yalnız yönetebilir misin?
- Tek başına idare edebilir misin?

- Pienso que deberías hacerlo.
- Creo que deberíais hacerlo.
- Pienso que debería hacerlo.
- Creo que deberían hacerlo.

- Bence yapmalısın.
- Sanırım bunu yapmalısın.

Podemos hacerlo.

Biz bunu yapabiliriz.

Podrán hacerlo.

bunu yapabilecekler.

Intenta hacerlo.

Onu yapmaya çalış.

¿Puede hacerlo?

O onu yapabilir mi?

¿Quieres hacerlo?

- Bunu yapmak istiyor musun?
- Bunu yapmak ister misin?

¿Puedes hacerlo?

Onu yapabilir misin?

Quiero hacerlo.

Onu yapmak istiyorum.

Podéis hacerlo.

Onu yapabilirsiniz.

¡Puedes hacerlo!

Onu yapabilirsin!

Logré hacerlo.

Onu mükemmel bir şekilde yaptım.

Rehúso hacerlo.

Ben onu yapmayı reddediyorum.

Deberíamos hacerlo.

Bunu yapmalıyız.

Puedo hacerlo.

Onu yapabilirim.

- ¿Puedes hacerlo tú solo?
- ¿Puedes hacerlo solo?

Onu tek başına yapabilir misin?

- ¿Podrás hacerlo a tiempo?
- ¿Alcanzas a hacerlo?

Onu zamanında yapabilir misin?

- ¿Quieres hacerlo ahora?
- ¿Os apetece hacerlo ahora?

Bunu şimdi yapmak ister misin?

- Deberías hacerlo inmediatamente.
- Deberían hacerlo sin demora.

Bunu hemen yapmalısın.

- Tienes que hacerlo de inmediato.
- Tienes que hacerlo inmediatamente.
- Tienes que hacerlo ya.

Onu derhal yapmalısın.

- Ningún hombre pudo hacerlo.
- Ningún hombre podría hacerlo.

Hiç kimse onu yapamadı.

- Tienes que hacerlo inmediatamente.
- Tienes que hacerlo ya.

Hemen şimdi yapmalısın.

- No puedo hacerlo solo.
- No puedo hacerlo sola.

- Bunu yalnız yapamam.
- Bunu tek başıma yapamam.

- Ella no quería hacerlo.
- Ella no quiso hacerlo.

O bunu yapmak istemedi.

- Prefiero hacerlo por mi cuenta.
- Prefiero hacerlo solo.

Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.

- ¿Tengo que hacerlo ya?
- ¿Tengo que hacerlo ahora?

Ben şimdi bunu yapmak zorunda mıyım?

Si yo puedo hacerlo, también puedes hacerlo tú.

Bunu ben yapabilirsem, sen de yapabilirsin.

- Tom es capaz de hacerlo.
- Tom puede hacerlo.

Tom onu yapabilir.

- ¿Tengo que hacerlo otra vez?
- ¿Debo hacerlo de nuevo?
- ¿Tengo que hacerlo de nuevo?

Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?

- ¿Por qué no queréis hacerlo?
- ¿Por qué no quieres hacerlo?
- ¿Por qué no quieren hacerlo?
- ¿Por qué no quiere hacerlo?

Neden bunu yapmak istemiyorsun?

Y podría hacerlo.

Bunu yapabilirdim.

Debemos hacerlo mejor.

Daha iyisini yapmalıyız.

Tiene que hacerlo.

Şansını denemek zorunda.

Porque al hacerlo

Çünkü böyle yaparak

Quiere hacerlo juntos

Beraber yapmak istiyor üstelik

¡No puedo hacerlo!

yapmıyor!

¿Alcanzas a hacerlo?

Onu zamanında yapabilir misin?

Es imposible hacerlo.

Onu yapmak imkânsız.

Él podría hacerlo.

O onu yapabilirdi.

Tienes que hacerlo.

Bunu yapmalısın.

Creo poder hacerlo.

Sanırım onu yapabiliriz.

Debería hacerlo ya.

Onu şimdi yapmalıyım.

No puede hacerlo.

O onu yapamaz.

¿Ella puede hacerlo?

O bunu yapabilir mi?

No podemos hacerlo.

Onu yapamayız.

No puedo hacerlo.

Ben onu yapamam.

¿Cómo podemos hacerlo?

Onu nasıl yapabiliriz?

No pueden hacerlo.

Onu yapamazlar.

Nadie pudo hacerlo.

Hiç kimse onu yapamadı.

Tuve que hacerlo.

Onu yapmak zorunda kaldım.

¡Tenemos que hacerlo!

Öyle yapmalıyız.

Eso podemos hacerlo.

Biz bunu yapabiliriz.

¿Sabés cómo hacerlo?

- Bunun nasıl yapılacağını biliyor musun?
- Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?

No puedes hacerlo.

Onu yapamazsın.

Espero poder hacerlo.

Umarım bunu yapabilirim.

Prefiero hacerlo solo.

Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.

No sé hacerlo.

Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Sabemos cómo hacerlo.

Olayı çözdük.

Tengo que hacerlo.

Onu yapmak zorundayım.

¿Sabes cómo hacerlo?

Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?

Voy a hacerlo.

Onu yapacağım.

No quiero hacerlo.

Onu yapmak istemiyorum.

Tom puede hacerlo.

- Tom onu yapabilir.
- Tom bunu yapabilir.

Tenemos que hacerlo.

Onu yapmak zorundayız.

¿Ya podemos hacerlo?

Bu şimdi yapılabilir mi?

Preferiría no hacerlo.

Onu yapmamayı tercih ederim.

Anímelo a hacerlo.

Onu bunu yapmaya teşvik et.

Hay que hacerlo.

O yapılmak zorunda.

Nunca podría hacerlo.

Onu asla yapamadım.

¿Fue difícil hacerlo?

Yapmak zor oldu mu?

Él puede hacerlo.

O bunu yapabilir.

Cualquiera puede hacerlo.

Bunu herhangi biri yapabilir.

Me agrada hacerlo.

Bunu yapmayı seviyorum.

¿Tenía que hacerlo?

Bunu yapmam gerekiyor muydu?

Tom decidió hacerlo.

Tom onu yapmaya karar verdi.

Ahora puedo hacerlo.

Bunu artık yapabiliyorum.

¿Preferirías no hacerlo?

Bunu yapmayı tercih etmez misin?

¿Necesito hacerlo ahora?

Onu şimdi mi yapmam gerekiyor?

¿Quieres hacerlo hoy?

Bunu bugün yapmak ister misin?

¿Preferirías hacerlo hoy?

Bunu bugün yapmayı tercih eder misiniz?

Sé cómo hacerlo.

Nasıl yapacağımı biliyorum.