Translation of "Brilla" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Brilla" in a sentence and their turkish translations:

Brilla en la oscuridad.

O karanlıkta parlıyor.

El techo brilla al sol.

Çatı güneşte parlıyordu.

El sol no brilla siempre.

Güneş her zaman parlamaz.

La Luna brilla de noche.

Ay geceleyin parıldar.

La luna brilla con fuerza.

Ay parlak parlıyor.

- El Sol también brilla de noche.
- El Sol también brilla por la noche.

Güneş geceleri de parlar.

El sol brilla en el cielo.

Güneş gökyüzünde parlıyor.

El sol brilla en mi cara.

Güneş yüzüme parlıyor.

Tu pelo brilla como el oro.

Senin saçın altın gibi parlıyor.

El sol no brilla de noche.

Güneş gece parlamaz.

El sol brilla durante el día.

Güneş gün boyunca parıldar.

- La luna está brillando.
- La luna brilla.

Ay parlıyor.

- El sol brilla.
- El sol está brillando.

Güneş parlıyor.

El Sol brilla detrás de las nubes.

Bulutların arkasından güneş parıldıyor.

La forma en que la roca brilla naranja

turuncuyla parlayan

La luna llena brilla en todo su esplendor.

Dolunay en parlak hâlinde.

Y ver si ese metal que brilla son los restos?

enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

Para demostrarlo, use este spray, que brilla bajo luz negra.

Bunu göstermek için bu, siyah ışık altında parlayan spreyi kullandım.

El Sol brilla durante el día, la Luna durante la noche.

Güneş gündüzün, ay ise geceleyin parlar.

El sol no brilla solo en las ventanas de tu padre.

Güneş sadece senin babanın pencerelerinde parlamaz.

- No es oro todo lo que reluce.
- No todo lo que brilla es oro.
- No todo lo que reluce es oro.
- Todo lo que brilla no es oro.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.

A medida que la luna brilla más, los supersentidos se vuelven menos potentes.

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

Y allí ya ves una luz que brilla en lo que depara el futuro.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

- No es oro todo lo que reluce.
- No todo lo que brilla es oro.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.
- Her sakallıyı deden sanma.

Bien, ¿cuál es nuestra mejor opción para bajar al cañón y ver si ese metal que brilla son los restos?

Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?