Examples of using "Cara" in a sentence and their turkish translations:
- Yüzünüzü yıkayın.
- Yüzünü yıka.
Birlikte şarkılar söyledik,
Yüz yüze oturduk.
aslında yüz yüze gelmezler.
Doğrudan yüzüne söylemiş.
Yüz.
İki adam yüz yüze görüştüler.
şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik
- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- Yöneticilerle karşılıklı oturduk.
Yüzü bembeyaz olmuştu.
Sonunda yüz yüze görüştüler.
Onunla yüz yüze konuşmak istiyorum.
Tom Mary ile yüz yüze konuşmak istedi.
Yüzünüzü temiz silin.
- Cesaretli ol!
- Metin ol!
Onun yüzünü gördün mü?
İyi görünüyorsun.
Yüzün kızarmış.
Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
Ben anne ve babamın katili ile karşı karşıyaydım.
Yüz yüze etkileşimlerinizi sınırlayın diyebilirim.
- Ben bir yüzü asla unutmam.
- Bir yüzü asla unutmam.
ve o da çok pahalı.
Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
Yorgunluk kendini onun yüzünde gösterdi.
Yüzün kirli.
Adalet pahalıdır.
Yüzünü yıkaman gerekir.
Hayat pahalı.
Onun yüzü beyazdı.
Yüzümü kuruladım.
Uykulu görünüyorsun.
Yuvarlak bir yüzü var.
Et pahalı.
Yüzünüz solgun.
Mutlu bir yüz ifadesi takın.
Yüzünü gizleme.
Yüzü kırmızıydı.
Çocuksu bir yüzün var.
O utanmaz.
Akşam yemeği pahalıydı.
O çanta pahalı görünüyor.
İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.
O yüzyüze görüşmeleri sevmediğimi biliyor.
İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.
Bu dağa tırmanarak,tehlikeyle yüzyüze kalacaksınız.
Onun yüzü çamurla kaplıydı.
Yüzünü ve ellerini yıka.
Ne güzel bir yüzü var!
Yüzünde düşünceli bir görünüm vardı.
Onun komik bir yüzü var.
- Suratına bakınca kaybolduğu anlaşılıyor.
- Yüzünden kaybolduğu belli oluyor.
Onun güzel bir yüzü var.
Bu kamera çok pahalıdır.
Tom yüzünü ovuşturdu.
- Bu onun yüzünden okunuyor.
- Yüzünden okunuyor.
Niye suratını öyle yapıyorsun?
Ben senin gerçek yüzünü görmek istiyorum.
Kravat çok pahalı.
Onun yuvarlak bir yüzü var.
Onun kirli bir yüzü var.
Onun çok güzel bir yüzü var.
Onun yüzüne düşkün değilim.
Tom yüzünü yıkadı.
Tom pahalı bir gitar satın aldı.
Onlar tam aynı yüze sahipler.
Şu motosiklet pahalı değil.
- O pasta iyi görünüyor.
- Bu kek güzel gözüküyor.
Git ve yüzünü temizle!
O kravat çok pahalı.
- Yaptıklarının bedelini ödemek zorundaydı.
- Bedelini ödemek zorundaydı.
Ixtli'nin güzel bir yüzü var.
Yemek çok pahalı.
Her sabah yüzümü yıkarım.
Onunla hiç karşılaşmadım.
Benimle yüz yüze konuşamayacak kadar korkaksınız.
Hayat gittikçe pahalılaşıyor.
Mutlu görünmeye çalış.
Rüzgâr yüzüme vursun
Maalesef sizler yüzünüzden bekledi,
İtibarını kaybetmek aşağılanmak anlamına gelir.
Onun yüzünden ter damlıyor.
Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
Yüzünüzü bir havlu ile kurulayın.
O, onun yüzüne bakamadı.
Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.
O, yüzüme baktı.