Translation of "Cielo" in Turkish

0.032 sec.

Examples of using "Cielo" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Ves el cielo?
- ¿Veis el cielo?
- ¿Ve el cielo?
- ¿Ven el cielo?

Gökyüzünü görüyor musun?

- Mira al cielo.
- Mira el cielo.

Gökyüzüne bak.

- El cielo parece enfadado.
- El cielo parece enojado.

Gökyüzü fırtınalı görünüyor.

- Él levantó los ojos al cielo.
- Él alzó los ojos al cielo.
- Él miró al cielo.
- Miró al cielo.

O, gökyüzüne baktı.

Bajo este cielo

Bu gökyüzü altında

Mira al cielo.

Gökyüzüne bak.

¿Existe el cielo?

Bir cennet var mı?

- El cielo está oscureciendo.
- El cielo se está oscureciendo.

Gökyüzü kararıyor.

- Las estrellas recubrían el cielo.
- Las estrellas bañaban el cielo.

Yıldızlar gökyüzünü kapladı.

El cielo es azul.

- Gök mavidir.
- Gökyüzü mavidir.

El cielo luce amenazante.

- Gökyüzü tehditkar görünüyor.
- Hava bozdu.

Él miraba el cielo.

O, gökyüzüne bakıyordu.

Él miró al cielo.

O, gökyüzüne baktı.

El cielo está despejado.

Gökyüzü açıktır.

El cielo estaba azul.

Gökyüzü maviydi.

El cielo estaba gris.

Gökyüzü griydi.

El cielo estaba rojo.

Gök kırmızıydı.

Ella miró al cielo.

Gökyüzüne baktı.

El cielo estaba oscuro.

Gökyüzü karanlıktı.

- ¡Por Dios!
- ¡Santo cielo!

Aman Allahım!

- Con vos puedo tocar el cielo.
- Contigo puedo tocar el cielo.

Sizinle gökyüzüne dokunabilirim.

- De repente, el cielo se oscureció.
- De pronto, el cielo se oscureció.

Birdenbire gökyüzü karardı.

- La cometa desapareció en el cielo.
- El milano desapareció en el cielo.

Uçurtma gökyüzünde gözden kayboldu.

El cielo no se despejará.

Hava açık olmayacak.

El cielo promete buen tiempo.

Gökyüzü güzel hava vaadediyor.

El cielo se está nublando.

Gökyüzü bulutlanıyor.

El cielo estaba totalmente oscuro.

Gökyüzü tamamen karanlıktı.

¿Había estrellas en el cielo?

Gökyüzünde hiç yıldız var mıydı?

El cielo se ha despejado.

Gökyüzü açıldı.

Súbitamente el cielo se cubrió.

Gökyüzü aniden bulutlandı.

El cielo se abrirá pronto.

Gökyüzü yakında açılacak.

Hoy el cielo está nublado.

Bugün gökyüzü bulutlu.

El cielo está cubierto hoy.

Gökyüzü bugün kapalı.

¿El cielo es azul? Sí.

Gökyüzü mavi mi? Evet.

El límite es el cielo.

Gökyüzü sınırdır.

Hay nubes en el cielo.

Gökyüzünde bulutlar var.

El relámpago alumbró el cielo.

Yıldırım gökyüzünü aydınlattı.

El cielo se está oscureciendo.

Gökyüzü kararıyor?

El cielo está limpio hoy.

Bugün gökyüzü açık.

El cielo empezó a oscurecerse.

Gökyüzü kararmaya başladı.

Tom estaba en el cielo.

- Tom cennette gibiydi.
- Tom mutluluktan havalara uçuyordu.
- Tom'un keyfine diyecek yoktu.

Estoy en el septimo cielo.

- İçim içime sığmıyor.
- Çok çok mutluyum.
- Sevinçten havalara uçuyorum.
- Cennette gibiyim.

El cielo está sombrío y gris - un cielo típico de la estación de lluvias.

Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.

- El cielo está despejado hoy, sin nubes.
- Hoy el cielo está azul y despejado.

Gök bugün mavi, bulutsuz.

(Canción Cameron Ernst - Bajo este cielo)

(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)

Todo es dorado bajo este cielo

Bu gökyüzü altında her şey altından

El cielo se llenó de luz.

Bütün gökyüzünü ışık kapladı.

Porque había tantas piedras del cielo

çünkü bir sürü gök taşı da vardı

El cielo está bajo sus pies

Cennet onların ayağının altındadır

Tierras vendidas oficialmente desde el cielo

Cennetten resmi olarak tapuların satıldığı

Las estrellas brillan en el cielo.

Gökyüzünde yıldızlar parlıyor.

Un águila vuela en el cielo.

Bir kartal gökyüzünde uçar.

El cielo está lleno de estrellas.

Gökyüzü yıldızlarla dolu.

El cielo está cubierto de nubes.

Gökyüzü bulutlarla kaplı.

Vi algo extraño en el cielo.

Gökyüzünde garip bir şey gördüm.

Había incontables estrellas en el cielo.

Gökte sayısız yıldız vardı.

El sol brilla en el cielo.

Güneş gökyüzünde parlıyor.

El cielo estaba lleno de estrellas.

Gökyüzü tamamen yıldızlarla doluydu.

Una nube flotó por el cielo.

Bir bulut gökyüzünde süzülüyordu.

El dinero no cae del cielo.

Para gökten düşmüyor.

Ella alzó la vista al cielo.

O gökyüzüne baktı.

El cielo del atardecer es rojo.

Hava kararırken gökyüzü kırmızıdır.

Sal y mira el cielo azul.

Dışarı çıkıp mavi göklere bak.

¿Había alguna estrella en el cielo?

Gökyüzünde hiç yıldız var mıydı?

Nubes flotaban en el cielo azul.

Bulutlar mavi gökte yüzüyor.

Las estrellas brillaban en el cielo.

Yıldızlar gökyüzünde parladı.

De repente, el cielo se oscureció.

Birdenbire gökyüzü karardı.

No hay nubes en el cielo.

Gökte hiç bulut yok.

En el cielo brillan muchas estrellas.

Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.

¿Por qué es azul el cielo?

Gökyüzü neden mavidir?

El pájaro está en el cielo.

Kuş göktedir.

La miel no cae del cielo.

Bal gökten damlamaz.

Los pájaros vuelan por el cielo.

Kuşlar gökyüzünde uçarlar.

Un cerdo no ve el cielo.

Bir domuz gökyüzünü hiç görmez.

El cielo es azul; el mar también es azul. El cielo y el mar son azules.

Gökyüzü mavidir, deniz de mavidir. Gökyüzü ve deniz mavidir.