Translation of "Pelo" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pelo" in a sentence and their turkish translations:

- Él tiene el pelo largo.
- Tiene el pelo largo.
- Tiene pelo largo.

Onun uzun saçı var.

- Me gusta tu pelo.
- Me gusta vuestro pelo.
- Me gusta su pelo.

- Saçından hoşlanıyorum.
- Saçını seviyorum.

- Solo peinate el pelo.
- Solo péinate el pelo.

Sadece saçınızı fırçalayın.

- Tengo el pelo marrón.
- Tengo el pelo castaño.

Kahverengi saçım var.

- Tiene el pelo corto.
- Su pelo es corto.

Onun saçı kısa.

Es medio pelo.

Bu, vasattır.

- Tomás tiene el pelo largo.
- Tomás tiene pelo largo.

Tom'un uzun saçı var.

- Tom tiene pelo corto.
- Tom tiene el pelo corto.

Tom'un kısa saçı var.

- Ella tiene el pelo largo.
- Tiene el pelo largo.
- Ella tiene el cabello largo.
- Tiene pelo largo.
- Ella tiene pelo largo.

- O uzun saçlı.
- Onun saçı uzun.

- Tu pelo está demasiado largo.
- Tienes el pelo demasiado largo.

- Saçınız çok uzun.
- Saçın çok uzun.

- María tiene el pelo largo.
- Maria tiene el pelo largo.

Maria'nın uzun saçları var.

- Ella tiene el pelo largo.
- Tiene el pelo largo.
- Ella tiene el cabello largo.
- Tiene pelo largo.

O uzun saçlı.

Tienen el pelo negro.

Onların siyah saçı var.

Tu pelo es bonito.

Saçın güzel.

Tiene el pelo largo.

Onun saçı uzun.

Él tiene pelo graso.

Onun yağlı saçı var.

Tiene el pelo corto.

Onun saçı kısa.

Quiero soltarme el pelo.

- İçimi dökmek istiyorum.
- Rahatlamak istiyorum.
- Kafa dağıtmak istiyorum.
- Kurtlarımı dökmek istiyorum.
- Saçlarımı çözüp, salmak istiyorum.

Tenía el pelo gris.

Benim gri saçım vardı.

Mi pelo sigue mojado.

Saçım hâlâ nemli.

Tiene el pelo mojado.

Saçı ıslak.

Me peiné el pelo.

Saçımı fırçaladım.

Le cepillé el pelo.

Onun saçını taradım.

Tenía el pelo largo.

Uzun saçı vardı.

Tom tiene pelo lacio.

Tom'un düz saçı var.

Tom tiene pelo rizado.

Tom'un kıvırcık saçı var.

¿Debería cortarme el pelo?

Saçımı kesmem gerekiyor mu?

Su pelo era castaño.

- Koyu kahverengi saçları vardı.
- Saçı kahverengiydi.

Tengo el pelo rubio.

Benim sarı saçım var.

¡Déjame cortarte el pelo!

Senin saçlarını keseyim!

Tiene el pelo castaño.

- O kahverengi saçlı.
- Onun kahverengi saçı var.

¿Puedo tocar tu pelo?

Saçına dokunabilir miyim?

Tom tiene pelo ondulado.

Tom'un dalgalı saçları var.

Tom no tiene pelo.

Tom'un saçı yok.

La cogió del pelo.

O onu saçından yakaladı.

Tengo el pelo largo.

- Uzun saçım var.
- Benim uzun saçım var.

Él tenía pelo gris.

Gri saçları vardı.

Tiene el pelo rubio.

Onun sarı saçı var.

Tom tiene pelo corto.

Tom'un kısa saçı var.

Tengo el pelo negro.

Siyah saçlarım var.

Mi pelo es largo.

Benim saçım uzun.

Ana tiene el pelo castaño pero Magdalena tiene el pelo rubio.

Anna'nın saçı kahverengi fakat Magdalena'nınki sarı.

- Mary se está cepillando el pelo.
- Mary está cepillándose el pelo.

Mary saçını fırçalıyor.

¿Te has secado alguna vez el pelo con un secador de pelo?

Sen hiç saç kurutma makinesi ile saçını kuruttun mu?

- ¿De qué color es tu pelo?
- ¿De qué color tienes el pelo?

Saçın ne renk?

- ¿De qué color es tu pelo?
- ¿Cuál es su color de pelo?

Onun saçı ne renk?

- Mi pelo es rubio.
- Mi cabello es rubio.
- Tengo el pelo güero.

- Saçım sarı.
- Saçlarım sarı.

Así es, tiene mucho pelo.

Doğru! Çok fazla saç.

Eso es pelo de lobo.

Bu kurt kürkü.

Tenía el pelo castaño oscuro.

Koyu kahverengi saçları vardı.

Tom quiere teñirse el pelo.

Tom saçını boyamak istiyor.

Me he cortado el pelo.

Saçımı kestirdim.

Me estás tomando el pelo.

- Benimle dalga geçiyorsun.
- Benimle kafa buluyorsun.

¿Te has cortado el pelo?

Sen saçını kestin mi?

Tom se tiñó el pelo.

Tom saçını boyadı.

Tu pelo volverá a crecer.

- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.

Me estoy cepillando el pelo.

Saçımı fırçalıyorum.

¡Deja de tirarme el pelo!

- Saçımı çekmeyi bırak.
- Saçımı çekmekten vazgeç!

Se sabe cepillar el pelo.

O, saçını nasıl tarayacağını biliyor.

Me gusta teñirme el pelo.

Saçımı boyamayı seviyorum.

Ella tiene el pelo rubio.

Onun sarı saçı var.

¿Quién te cortó el pelo?

Saçını kim kesti?

Ella me trenzó el pelo.

Saçımı ördü.

Ella me cepilló el pelo.

- Saçlarımı taradı.
- O benim saçlarımı taradı.

Tom tiene el pelo negro.

Tom'un siyah saçı var.

Tengo que arreglarme el pelo.

Saçımı düzenlemek zorundayım.

Tom tiene pelo castaño ondulado.

Tom'un dalgalı kahverengi saçı var.

Tom tiene el pelo rojo.

Tom'un kırmızı saçı var.

Su pelo volvió a crecer.

- Saçı geri büyüdü.
- Onun saçı tekrar uzadı.

Mi gato está mudando pelo.

Kedim tüy döküyor.

Necesito un corte de pelo.

Saçımı kestirmem lazım.

¿Te has teñido el pelo?

Saçını mı boyattın?

Mi pelo es demasiado largo.

Saçım çok uzun.

Eres una babosa con pelo.

Sen kıllı bir sümüklüböceksin.

¡Mi pelo está muy mugriento!

Saçım çok kirli!

Quítame la cinta del pelo.

Saçımdan kurdeleyi çıkarın.

Tiene el pelo muy corto.

Onun saçı çok kısa.

Tu pelo huele de maravilla.

Saçınız harika kokuyor.

Tengo el pelo muy largo.

Çok uzun saçım var.

¡Qué pelo tan largo tienes!

Ne uzun saçın var!

Ella tiene el pelo largo.

- Onun saçlı uzun.
- Onun saçı uzun.

Mi pelo ha crecido mucho.

Saçım çok uzadı.

Tom tiene el pelo castaño.

Tom'un kahverengi saçı var.

Tom se cortó el pelo.

Tom saçını kestirdi.

Tom se peinó el pelo.

Tom saçını taradı.

Tengo que lavarme el pelo.

Saçımı yıkamalıyım.

- ¿Puedo tomar tu secador de pelo prestado?
- ¿Puedo coger tu secador de pelo?

Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?

- María prefiere teñirse el pelo de rubio.
- Mary prefiere pintarse el pelo güero.

Mary saçlarını sarıya boyamayı tercih eder.

- Me corto el pelo cada mes.
- Me corto el pelo todos los meses.

Her ay saçlarımı kestiriyorum.