Translation of "Oscuridad" in Turkish

0.031 sec.

Examples of using "Oscuridad" in a sentence and their turkish translations:

Oscuridad negrísima,

Kapkaranlık,

La oscuridad

Karanlık...

La oscuridad.

Karanlık.

- Le da miedo la oscuridad.
- Tiene miedo a la oscuridad.

O, karanlıktan korkuyor.

Brillan en la oscuridad.

Karanlıkta ışıyorlar.

Brillan en la oscuridad.

Karanlıkta ışıyorlar.

Brilla en la oscuridad.

O karanlıkta parlıyor.

- Yo le temo a la oscuridad.
- Le tengo miedo a la oscuridad.

- Ben karanlıktan korkuyorum.
- Karanlıktan korkarım.
- Karanlıktan korkuyorum.

Creo que en la oscuridad,

İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,

Al amparo de la oscuridad,

Gecenin karanlığında...

La oscuridad está por llegar.

Karanlık çökmek üzere.

El muchacho temía la oscuridad.

Çocuk karanlıktan korktu.

Ella desapareció en la oscuridad.

O, karanlıkta kayboldu.

¿Le temes a la oscuridad?

Karanlıktan korkar mısın?

La luz penetra la oscuridad.

Işık karanlığa nüfuz etmez.

Nos besamos en la oscuridad.

Karanlıkta öpüştük.

Tiene miedo a la oscuridad.

O, karanlıktan korkuyor.

- Tom le tiene miedo a la oscuridad.
- Tom tiene miedo de la oscuridad.

Tom karanlıktan korkar.

- El niño le teme a la oscuridad.
- Al niño le da miedo la oscuridad.

Delikanlı karanlıktan korkuyor.

- Ella tiene mucho miedo de la oscuridad.
- Ella tiene mucho miedo a la oscuridad.

O, karanlıktan çok korkar.

Es peligroso dormir en la oscuridad.

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

Que se mueve en la oscuridad.

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

Está perdido en la oscuridad total.

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

Son señales secretas en la oscuridad.

Karanlığın içinde... ...gizli sinyaller.

La oscuridad me asustaba un poco.

Karanlık biraz korkutucu.

Encendió una vela en la oscuridad.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

Ella estaba sola en la oscuridad.

- O, karanlıkta yalnızdı.
- O, karanlıkta tek başınaydı.

¿Los gatos ven en la oscuridad?

Kediler karanlıkta görür mü?

Había recortado la oscuridad, quitando el dolor

Seyircinin rahatı için karanlığı süslüyor, acıyı kesiyor

Debe esperar la protección de la oscuridad.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

Aquí, en la oscuridad, es prácticamente ciega.

Bu yükseklikte, karanlığın içinde resmen kördür.

Podemos levantar el velo de la oscuridad.

...karanlığın örtüsünü kaldırabiliyoruz.

Así como la oscuridad llegó con rapidez,

Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...

Debes conquistar tu miedo a la oscuridad.

Karanlık korkunuzu yenmelisiniz.

La oscuridad es la ausencia de luz.

Karanlık ışığın yokluğudur.

Vimos una débil luz en la oscuridad.

Karanlıkta loş bir ışık gördük.

Alguien llamó mi nombre en la oscuridad.

Karanlıkta biri adımı seslendi.

El niño tiene miedo de la oscuridad.

Küçük çocuk karanlıktan korkuyor.

Un gato puede ver en la oscuridad.

Bir kedi karanlıkta görebilir.

Él le tenía miedo a la oscuridad.

O, karanlıktan korkardı.

El niño tiene miedo a la oscuridad.

Çocuk karanlıktan korkar.

Al niño le da miedo la oscuridad.

Çocuk karanlıktan korkuyor.

Los búhos pueden ver en la oscuridad.

Baykuşlar karanlıkta görebilirler.

Él estaba buscando algo en la oscuridad.

Karanlıkta bir şey arıyordu.

Tenía miedo de perderme en la oscuridad.

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

Ella tiene mucho miedo de la oscuridad.

Karanlıktan çok korkar.

Los perros pueden ver en la oscuridad.

Köpekler karanlıkta görebilirler.

Los murciélagos suelen volar en la oscuridad.

- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.

Todos los colores acordarán en la oscuridad.

Karanlıkta bütün renkler birdir.

Tom le tiene miedo a la oscuridad.

Tom karanlıktan korkuyor.

Una luz roja brillaba en la oscuridad.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

Usando tecnología nueva, podemos ver en la oscuridad.

Yeni teknoloji sayesinde... ...karanlığın içine bakabiliyoruz.

La noche traerá la protección de la oscuridad.

Gecenin gelmesiyle karanlıktan faydalanacaklar.

Son llamadas de larga distancia en la oscuridad.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Los valles profundos se sumergen en la oscuridad.

...derin vadiler karanlığa gömülüyor.

Ni mientas en la oscuridad ni sueñes negro

ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

Él fue tanteando su camino en la oscuridad.

Karanlıkta yolunu hissetti.

El niño le tenía miedo a la oscuridad.

Çocuk karanlıktan korkardı.

Los gatos también pueden ver en la oscuridad.

Kediler karanlıkta da görebilirler.

Tom vio a María desaparecer en la oscuridad.

Tom, Mary'nin karanlıkta kayboluşunu izledi.

¿Cómo pudo él ver algo en tanta oscuridad?

Böyle karanlıkta nasıl bir şey görebiliyordu?

¡Conducir en la oscuridad se siente como volar!

Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.

Él salió de la oscuridad hacia la luz.

Karanlıktan çıkarak ışığa çıktı.

Sus ojos se acostumbraron lentamente a la oscuridad.

Gözleri yavaş yavaş karanlığa alıştı.

Y si vives toda tu vida en la oscuridad,

Bütün hayatınızı karanlıkta geçirseniz

Ahora... no hay duda. La oscuridad trae una oportunidad.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

Y revela lo que se esconde en la oscuridad.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

La oscuridad es su única protección de los depredadores.

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

Los ojos del cocodrilo funcionan bien en la oscuridad.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

Noté que los gatos pueden ver en la oscuridad.

Kedilerin karanlıkta görebildiğini fark ettim.

¡Quedate conmigo papá! Le tengo miedo a la oscuridad.

Baba benimle kal! Karanlıktan korkarım.

Ella no pudo superar su miedo a la oscuridad.

Karanlık korkusunu yenemedi.

Nuestros ojos requieren tiempo para adaptarse a la oscuridad.

Gözlerimizin karanlığa alışması zaman alır.

A veces los niños tienen miedo de la oscuridad.

Çocuklar bazen karanlıktan korkarlar.

Tom estaba sentado en la oscuridad, fumándose un cigarro.

- Tom sigara içerek karanlıkta oturuyordu.
- Tom karanlıkta oturuyordu, puro içiyordu.

Rápido, apaga la lámpara, quiero esconderme en la oscuridad.

Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.

No estoy acostumbrado a hacer eso en la oscuridad.

Onu karanlıkta yapmaya alışık değilim.

Pero, ahora, con tecnología nueva, podemos ver en esta oscuridad

Ama artık, yeni teknoloji sayesinde bu karanlığın içine bakabiliyoruz.

La noche polar no es una oscuridad que consume todo.

Kutuplarda gece zifiri karanlığa boğulmaz.

Es más difícil encontrar oscuridad y calma a la noche.

...gecenin karanlığıyla sessizliğine erişmek daha da zorlaşıyor.

Los chillidos en la oscuridad alertan a todos del peligro.

Karanlıktaki feryatlar herkese tehlikeyi bildiriyor.

Luego, de la oscuridad vino alrededor del 2000 Jabalineros ibéricos.

Sonra, karanlığın içinden yaklaşık 2000 İberyalı ciritçi çıktı.

Puso los huevos atrás, en la oscuridad. Era imposible verlos.

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

Se apagó la luz y nos quedamos en la oscuridad.

Işık söndü ve biz karanlıkta kaldık.

Los gatos tienen la capacidad de ver en la oscuridad.

Kedilerin karanlıkta görme yetileri vardır.

Mis ojos aún no se habían habituado a la oscuridad.

Gözlerim henüz karanlığa alışamadı.

El niño temía que le dejaran solo en la oscuridad.

Çocuk karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyordu.

Una vez más, la carretera se sumergió en la oscuridad.

- Bir kez daha yol karanlığa gömüldü.
- Yol bir kez daha yol karanlığa daldı.

Las nubes se reúnen y sumergen la sabana en la oscuridad.

Bulut geliyor ve savan bir kez daha karanlığa gömülüyor.

Aún más al norte, la oscuridad se mantiene un poco más.

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

Las llamadas de animales ocultos que se comunican en la oscuridad.

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

Apenas usa los ojos, pero huele su camino en la oscuridad.

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Debería ser más seguro ahora, bajo el manto de la oscuridad.

Karanlık çöktüğü için bu vakitler daha güvenli olsa gerek.

Pese a la oscuridad, no pueden darse el lujo de dormir.

Karanlığa rağmen... ...uyumayı göze alamazlar.